HAYATIN BÜTÜNÜNE BAKMAK: BARDAK GÜZEL AMA HA!

Hayata pozitif bakmak, olaylara olumlu yaklaşmak, zor şartlar altındayken dahi gülümsemek. Bunların ne kadar önemli olduğunun artık hepimiz farkındayız. Ama sadece bilmek yetmiyor tabi.  Ortaçgil bir şarkısında der ki “anlamak, çözmeye yetmez.” Ne kadar da haklı! Uygulamaya gelince nedense başaranlarımızın sayısı o kadar azalıyor ki. Oysa ki ben bu öğretiyi yani olumlu düşünmeyi, kendimizi sevmeyi ve enerjimizi hep pozitife yönlendirmeyi yaşam içinde bir ders olarak çalışmamız gerektiğini düşünüyorum. Tabi bu sadece benim düşüncem değil. Psikologlar, nefes terapistleri olumlu bakmanın ve özşefkat geliştirmenin tekrar edilerek geliştirilebilecek bir tutum olduğunu söylüyorlar. Bir enerjimizi ne kadar yüksek tutarsak düşüncelerimiz de o ölçüde hep kendi adımıza iyilikler çağıracak.

Hastaysak eğer, "iyileşeceğim" diye geçirmek içimizden; "her geçen gün çok daha iyi olacağım" diye düşünmek. "Neden hastalandım, acaba sonunda daha kötü şeylerde mi beni bekliyor?" tarzındaki olumsuz düşüncelerden, endişelerden bir an önce kurtulmak.

Sabah uyandığımızda, gözlerimizi açtığımızda sağlıklıysak buna şükretmesini bilmek; neşeyle kalkmak yatağımızdan, aynada kendimize gülümsemek. İçimizden "bugün harika bir gün olacak" diye geçirmek, öyle niyet etmek. Size nasılsınız diyenlere "iyiyim" yerine "mükemmelim" diyebilmek ne kadar güzeldir, öyle değil mi?

Ünlü tiyatrocu Ali Poyrazoğlu''nun bir köşe yazısında yaptığı sevgi tanımını çok beğendim ben. Diyor ki; "Sevgi oktanı en yüksek, fiyatı en ucuz enerji kaynağıdır. Bagajınıza daha çok sevgi yükleyin." O halde hiç durmadan yüklemeye başlayalım, ne dersiniz?

 “Büyükbabamla yaşadığım o sihirli an, büyükannem öldükten hemen sonra oldu. yanına gittim. Acı çektiğini biliyordum ama ne hâlde olduğundan emin değildim. 65 yıllık eşi olmasının yanı sıra şoförüydü de. Dedim ki: ‘Büyükbaba, nasıl gidiyor?’  Cevap verdi: ’Biliyor musun, 4 dolara şehrin her yerine servis tutabilirmişiz.’ dedim ki:  ‘oooo süpermiş!’ dedi ki: ‘geçen gün markete gittim, kasiyer kadına gidip dedim ki:’ elimde bir alınacaklar listesi var. bulmama yardım edebilir misiniz? Karım geçenlerde cennete taşındı da’.

Ben de dedim ki:

“Büyükbaba, bardağın yarısının dolu olduğunu görmeyi ben seninle başarıyorum.” Arkasına yaslandı ve gözlerime bakıp dedi ki:

‘Bardak da güzel ama ha!’”

 “Bardağın dolu tarafını görmek” diye bir beylik bir laf vardır. Nereden alıntı yaptığımı hatırlayamıyorum ama “bardak da güzel ama ha!” cümlesi hayatımdaki en anlamlı cümlelerden biri gibi geliyor bana. Sadece bardağın dolu tarafını görmek yetmez, bardağın bütününü ve o bardaktaki güzelliği görmek gerekir.

Zihninizi boşalttın ve hayatı bir bütün olarak görmeye çalışın. Şu anda o bütünün çatlayan bir parçasında gibiyiz. Bu konuda söylenecek pek de bir şey kalmadı gibi geliyor bana. Salgın üzerine çokça konuşuldu, ekonomi üzerine, insan psikolojisi üzerine… Ben televizyonu kapattım. Güzel olan her şeye yoğunlaşmaya çalışıyorum.

Ama yine de paniğe kapıldığım elbette oluyor. Paniğe kapılıyoruz. O zamanlarda ben kendime hatırlatıyorum. Belki size de iyi gelir.

“Bardak da güzel ama”

Yorumlar