Anasayfa /  Güncel

Erdal Eren kimdir? Erdal Eren Kaç yaşında ve neden idam edildi?

Erdal Eren kimdir? 12 Eylül 1980 darbesi sonrası daha 17 yaşında olmasına rağmen yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren, ölümünün 38. yılında anılıyor. Twitter'da trend olan Erdal Eren hakkında internette bilgi aranıyor. Vatandaşlar Erdal Eren kimdir, doğum tarihi ne zaman, kaç yaşında idam edildi, neden idam edildi gibi sorulara yanıt arıyor. Biz de bu konuyu sizler için araştırdık ve haberimize ekledik. Peki Erdal Eren kimdir? Doğum tarihi ne zaman? Erdal Eren kaç yaşındaydı? İşte detaylar...

Abone ol
Abone ol 13 Aralık 2018 13:16

Erdal Eren kimdir? Birçok ilde düzenlenecek etkinliklerle anılacak olan Erdal Eren internette de araştırılıyor. Twitter'da trend olmasının sebebini araştıran vatandaşlar konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istiyor. Peki Erdal Eren kimdir? Doğum tarihi ne zaman? Kaç yaşında idam edildi? Neden idam edildi? Detaylar haberimizde...



 

ERDAL EREN KİMDİR?

12 Eylül 1980 darbesi sonrası henüz 17 yaşında olmasına karşın yaşı büyütülerek idam edilen Erdal Eren, ölümünün 38. yılında pek çok kentte düzenlenecek etkinliklerle anılacak. Erdal Eren'in Karşıyaka Mezarlığı’ndaki gömütü başında düzenlenecek anma etkinliği saat 12.00'da başlayacak. İzmir'de saat 18.00'de basın açıklaması yapılacak. İstanbul'de ise Erdal Eren Sivil Toplum Merkezi'nde anma etkinliği gerçekleştirilecek.

TWİTTER'DA GÜNDEM OLDU

Erdal Eren, sosyal medya uygulaması Twitter'da da gündem oldu. Sabah saatlerinden itibaren #ErdalEren hashtagı TT listesinde üst sıralara yükseldi.

ERDAL EREN KİMDİR?

Erdal Eren, 25 Eylül 1964 tarihinde Giresun'da dünyaya geldi. 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkum edilen Eren, Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Ankara Yapı Meslek Lisesi öğrencisiydi. Yurtsever Devrimci Gençlik Derneği üyesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğrencisi Sinan Suner, 30 Ocak 1980 tarihinde Milliyetçi Hareket Parti’li Bakan Cengiz Gökçek’in koruması Süleyman Ezendemir tarafından vurularak öldürüldü.

Erdal Eren, Suner’in öldürülmesini protesto etmek için 2 Şubat 1980 tarihinde gerçekleştirilen gösteride gözaltına alınan 24 kişiden biriydi. Gösteri esnasında çıkan çatışmada ölen er Zekeriya Önge’yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı ve yargılanarak 19 Mart 1980 tarihinde idama mahkûm edildi. Milli Güvenlik Konseyi tarafından onaylanan karar, 13 Aralık 1980′de Ankara Merkez Kapalı Ceza ve Tutukevi’nde idam edildi.

Erdal Eren idam edilmeden 16 saat önce kendisini ziyaret eden gazeteciler Savaş Ay ve Emin Çölaşan’a, “avukatıyla görüştürülmediğini, 18 yaşının altında olmasına rağmen idam edilmek istendiğini, yaşının 18′den küçük olduğunu tespit edecek olan kemik testi yapılması talebinin kabul edilmediğini, vurduğu söylenen jandarma erine çok uzaktan ateş açtığını ama otopside yakın atışla öldüğünün kanıtlandığını, kendisini ibret olsun diye asacaklarını ve ölümden korkmadığını söyledi. İdam kararı verilen Erdal Eren’in 17 olan yaşı bir gün içinde 18 olarak büyütüldü ve sonrasında hemen idam edildi.

Ağabeyi Erkan Eren, Erdal’ın Mamak Askeri Cezaevi’nde tutuklu kaldığı dönemde gördüğü ağır işkencenin izlerine tanık olduğunu dile getirdi. Erdal Eren’in idam edildiği tarihte yaşının 18′den küçük olduğunu belirten Erkan Eren, infazı radyodan öğrendiklerini ve Erdal Eren’in kimsesizler mezarına gömülmek istendiğini söyledi.

ERDAL EREN'İN AİLESİNE YAZDIĞI MEKTUP!

Erdal, annesi, babası ve kardeşlerini yürekten sevgi ve saygı ile selamlayarak satırlarına şöyle devam etmiştir:

Sizlere bugüne kadar pek sağlıklı yazamadım. Ayrıca konuşma olanağımız da pek olmadı. Dışarıdayken de birbirimizi anlayabilecek şekilde konuşamadık. Bu konuda sizlere karşı büyük ölçüde hatalı davrandım. Ancak, bunu size saygı duymadığım şeklinde yorumlamamanızı isterim.

Sizlere anlatacağım, sizlerle konuşacağım çok şey var, ancak, olanak yok.

Şu anda ne durumda olacağınızı tahmin ediyorum. Ama çok açıkça söylüyorum ki, benim moralim çok iyi ve ölümden korkmuyorum.

Böyle düşünmem, böyle davranmam halka olan inancımdan ileri gelmektedir. Ölümden korkmadığımı söylemem, yaşamak istemediğim, yaşamaktan bıktığım şeklinde anlaşılmamalı. Elbette hayatta olmayı ve mücadele etmeyi arzulardım.

Biliyorsunuz bana bu ceza, işlediğim iddia edilen suçtan verilmedi. Asıl amaçlanan, böyle bir olayla gözdağı vermek ve engellemektir. Sizin de bildiğiniz gibi, hukuk kurallarını çiğneyerek bu cezayı verdiler.

Cezaevinde yapılanları – neler olduğunu ileride ayrıntılı bir şekilde öğrenirsiniz sanırım – insanlık dışı zulümdü. O kadar aşağılık, o kadar acımasız şeyler gördüm ki, bugünlerde yaşamak bir işkence haline geldi. İşte bu durumda ölüm korkulacak bir şey değil, şiddetle arzulanan bir olay, bir kurtuluş haline geldi. Böyle bir durumda insanın intihar ederek yaşamına son vermesi işten bile değil. Ancak ben bu durumda irademi kullanarak, ne pahasına olursa olsun yaşamımı sürdürdüm. Hem de ileride bir gün öldürüleceğimi bile bile. Sizlere bunları anlatmamın nedeni, yaşamaktan bıktığım ya da meselenin önemini, ciddiyetini kavrayamadığım gibi yanlış bir düşünceye kapılmamanız içindir. Bütün bu yapılanlar, başımdan geçenler kinimi bir kat daha arttırdı, azmimi bir kat daha körükledi. Mesele benim açımdan kısaca böyle, ancak sizin için daha zor olduğunu biliyorum.

Anne, baba ve evlat arasındaki sevgi çok güçlüdür, kolay kolay kaybolmaz. Evlat acısının da sizin için ne derece etkili olacağını biliyorum. Ama ne kadar zor olsa da bu tür duygusal yönleri bir tarafa bırakmanızı istiyorum. Sizin binlerce evladınız var.

Zavallı ve çaresiz biriymişim gibi ardımdan ağlamanız beni yaralar. Hepinize özgür ve mutlu bir yaşam diliyorum.


Yorumlar