Dünya Süt Günü

Prof. Dr. Artık, İstinye Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu Sağlıklı Adımlar Kulübü'nün 21 Mayıs Dünya Süt Günü dolayısıyla üniversitenin konferans salonunda düzenlediği "Süt İçelim Harekete Geçelim" panelinde yaptığı konuşmada, Türkiye’de geçen yıl üretilen 20,7 milyon ton sütün 9,1 milyon tonunun sanayide işlendiğini bildirdi.

Kayıt dışı olarak pazarlanan sütün toplam üretimin yüzde 56’sına karşılık geldiğini ifade eden Artık, "Süt üretimimiz son 5 yılda yüzde 14, son 10 yılda ise yaklaşık yüzde 70 arttı. Dünyanın toplam süt üretimi 826 milyon ton. Türkiye 20,7 milyon ton süt üretimiyle dünyanın en büyük 8’inci ve Avrupa’nın en büyük süt üreticisi konumunda." diye konuştu.

Avrupa Birliği (AB) ile üyelik görüşmelerinde kendisinin de hazır bulunduğunu aktaran Artık, "Bizi AB’ye alırlar, almazlar, önemli değil ama biz mevzuatımızı AB’ye uyumlaştırdığımız sürece bizim gıda kalitemiz artar. AB üyesi değiliz ama AB mevzuatını o kadar iyi anladık ki bir projeyle başvurduk AB’ye... AB üyelerinden gelen kişilerin kontrolünde AB’ye süt ihracat projesi yaptık." ifadelerini kullandı.

Sütte görülen mikroorganizma sayısı ne kadar azalırsa kalitenin o kadar artacağını belirten Artık, "AB ile uyum çalışmaları kapsamında çeşitli çalışmalar yaptık. Bir mililitre sütte 5 milyon adet mikroorganizma varken çalışmaların sonucunda 100 bin adede geriledi." dedi. 

- "Türkiye’de kişi başına düşen süt ve süt mamulü tüketimi 231 kilogram " 

Prof. Dr. Nevzat Artık, dünyada sütle ilgili genel kıyaslamaların içme sütü üzerinden yapıldığını ifade ederek, "İsrail’de 54 kilogram süt tüketiliyor. Asya’da ortalama 33 kilogram süt tüketiliyor. Avrupa’nın genel ortalaması yaklaşık 60 kilogram. Kanada’da ortalama 57 kilogram süt tüketiyorlar. Ülkemizde 36 kilogram içme sütü tüketiyoruz. Her zaman ‘çocuklar süt içsin’ denilir. Sütü sadece çocuklar değil, herkes içmeli." şeklinde konuştu.

Türkiye’de kişi başına düşen süt ve süt mamulü tüketiminin 231 kilogram olduğunu belirten Artık, şunları kaydetti:

"Kişi başına yılda 36 kilogram olan içme sütü rakamı düşük. Kişi başı peynir tüketimimiz 15,2 kilogram. AB ülkelerinde bu rakam yaklaşık 18 kilogram. Yoğurt tüketimimiz yıllık yaklaşık 30 kilogram. Kişi başı ayran tüketimi 15,6 kilogram. Kişi başı tereyağı tüketimimiz yıllık 1,5 kilogram seviyesinde. İthalatımızda tereyağı önemli bir yer tutuyor. Tereyağı üretiminde biraz gerideyiz."

- "Ürünler hiç beklemeden öğrencilerimize ulaşıyor"

Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Artık, Türkiye’de süt tüketimini artırmak için çalıştıklarını ifade ederek, şunları kaydetti: 

"Sütün en büyük maliyeti yem. Süt ve yem fiyatlarına süt/yem paritesi adıyla bir parametre, katsayı belirliyoruz. Yem arttıkça sütün de artması lazım. 2012’den beri devam eden okul sütü projemiz... Bütün Avrupa ülkeleri ilgiyle izliyorlar. 

Bu sene ikinci dönem 6 milyon öğrenciye süt verildi. Toplam kutu sütü miktarı 255 milyon adet. Toplam süt miktarı 50 bin ton. ‘Elinde kalmış sütleri verdiler’ eleştirisi yersiz. Bakanlıkta ihale yapılır. Bölge bölge farklı firmalar kazanıyor. Firma logosu olmayan, ‘Süt İçiyorum’ logosu olan her bölgeye hangi firmanın süt verdiği bilinen ve takip edilen bir süreç... Ürünler hiç beklemeden öğrencilerimize ulaşıyor." 

- "Sektörde kayıtlı istihdam sayısı 485 bin 340 seviyesinde" 

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik de Türkiye’de gıda üretimi yapan 42 bin 520 işletmenin bulunduğunu ifade ederek, "Sektörde kayıtlı istihdam sayısı 485 bin 340 seviyesinde. Bu rakamın aslında tarımla birlikte 5 milyonu bulduğunu düşünüyoruz. Gıda sektörünün ciro büyüklüğü 348 milyar lira seviyesinde." dedi. 

Türk gıda sektörünün 6 milyar dolar dış ticaret fazlası verdiğini ifade eden Menlik, iklim değişikliğinin Türkiye tarımını da etkileyeceğini, 2070’den sonra Türkiye’nin önemli bir bölümünde tarım yapılamayacağını iddia etti.

Menlik, bir ekmeğin üretilebilmesi için bin 608 litre su harcandığını belirterek, "Bir kilogram kuzu eti için 10 bin 412 litre su harcanıyor. Onun için diyoruz ki bilerek tüketelim, düşünerek konuşalım." dedi.

- "Ucuz baklavaya mesafeli yaklaşın" önerisi 

Onkolog Doç. Dr. Yavuz Dizdar ise bir gıdanın korunması için ambalajın gerekli olduğunu vurgulayarak, tüketicilerin, pastörize ve doğal haline en yakın gıda mamullerini tercih etmesinin son derece makul bir talep olduğunu söyledi.

Dizdar, toplantının ardından gazetecilere yaptığı açıklamada da, vatandaşların ucuz baklavaya mesafeli yaklaşması gerektiğini söyledi.