Alçı'dan Hakan'a olay yanıt: Bravo! Mubirliğini bir kez daha tescilledin
Hürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Nagehan Alçı'nın Muharrem İnce'nin konuk olduğu programda, göstermiş olduğu gazetecilik performansını yerden yere vurmuş Hakan'a, Alçı'dan sert bir yanıt gelmişti. Bu kez Hakan, dünkü köşe yazısında Alçı'ya "Ne oldu sizin şu Bank Asya işi?" diye sorunca bugün Alçı, "Görüyorum ki polislere hafiyelik ve savcılara muhbirlik işini iyice benimsemişsin. " diyerek sert tepki gösterdi.
Abone olHürriyet Gazetesi yazarı Ahmet Hakan, Nagehan Alçı'nın Muharrem İnce'nin konuk olduğu programda, göstermiş olduğu gazetecilik performansını yerden yere vurmuş Hakan'a, Alçı'dan sert bir yanıt gelmişti. Bu kez Hakan, dünkü köşe yazısında Alçı'ya "Ne oldu sizin şu Bank Asya işi?" diye sorunca bugün Alçı, "Görüyorum ki polislere hafiyelik ve savcılara muhbirlik işini iyice benimsemişsin. " diyerek sert tepki gösterdi.
Habertürk yazarı Nagehan Alçı ile
Hürriyet yazarı Ahmet Hakan arasındaki tartışma büyüyor. Alçı,
bugünkü köşesinde Hakan'ın Barış Atay'ı hedef göstermesinin
ardından oyuncunun gözaltına alındığı olayı hatırlattı ve "Bu
yaptığını tarif etmek için çok daha ağır sıfatlar var ama erkek
egemen kültürün çirkin kelimelerini kullanmak istemiyorum"
dedi.
Alçı, "İşte Erdoğan'ın diploması" başlığı ile kaleme aldığı köşe
yazısında Hakan'a çok sert eleştiriler yöneltti. Alçı'nın yazısının
ilgili kısmı şöyle:
BRAVO! MUHBİRLİĞİNİ BİR KEZ DAHA TESCİLLEDİN!
GÖRÜYORUM ki polislere hafiyelik ve savcılara muhbirlik işini iyice
benimsemişsin. Kanal D'den sonra Hürriyet'ten de gönderilme ve
hapse atılma korkusuyla karakterine son derece uygun bir meslek
olan jurnalcilik limanına demir atmışsın. Bana düşmanlık etmeni
doğal karşılıyorum. Hiç kızmıyorum.
Fakaat… Sen en yakınlarını, gazeteci dostlarını bile tutuklanmaları
için köşenden polise jurnal etmiş bir insansın. Kendini kurtarmak
için yaptın böyle bir ispiyonculuğu. Bu, sadece benim değil senin
en yakın çalışma arkadaşlarının da tespit ettiği bir gerçek.
Benim cumartesi günkü yazımda tek bir hakaret, tek bir iftira yok.
Hepsi örnekleriyle ispatlanmış gerçekler. 1 Mayıs 2018'deki "28
Şubat'ın sivil ayağı operasyonu mu geliyor?" başlıklı yazındaki şu
satırların, tıpkı Barış Atay'ı içeri attırmak için yazdığın polis
muhbiri yazısının bir kopyası:
"Seçim öncesi büyük, kapsamlı bir 28 Şubat sivil ayak operasyonu
geliyor. Bu öyle bir operasyon olacak ki… Hiç akla gelmeyen isimler
bu operasyonda gözaltına alınacak. Gündem sarsılacak. Herkes
şaşıracak."
28 Şubat davasında tutuklanmak istenen gazetecilerin isim isim
yazıldığı bir dönemde polislere ve savcılara zemin hazırlamak,
olası gözaltıları meşrulaştırmak için bu yazıyı kasten
yayınlıyorsun ve bu insanlar senin en yakın arkadaşların. Niye
yapıyorsun bu muhbirliği? Sırf yeni egemenlerine yaranmak ve şahsi
menfaatlerin için.
Bu yaptığını tarif etmek için çok daha ağır sıfatlar var ama erkek
egemen kültürün çirkin kelimelerini kullanmak istemiyorum. Hele
daha 2 ay öncesine kadar bir dakika yanından ayrılmadığın eski
patronun Aydın Doğan'a yönelik bu yaptığın "28 Şubat ihbarcılığı"
inanılmaz bir ihanet! 1 Mayıs'taki yazın ortada duruyor…
Şahsi nefretin yüzünden Barış Atay'ı tutuklatmak için ihbar
ettiğine tüm Türkiye şahit oldu. En yakınların bile "Bu yazı
neticesinde Atay'ın gözaltına alınacağını bilerek yazdı" dediler.
İşte sen böyle bir insansın… Tıpkı 17-25 Aralık FETÖ darbe
teşebbüsünde Erdoğan'ı hapse atmak isteyen FETÖ'cülere alenen
tetikçilik yaptığın gibi şimdi de yaranmak istediğin yeni güçlere
tetikçilik başvurusunda bulunuyorsun. Çünkü çok korkuyorsun ve bu
korku yüzünden yazdıklarını bile inkâr ediyorsun.
27 Ağustos 2015'teki yazında FETÖ yalanlarını referans yaparak
Erdoğan'a alenen "Hırsız" diye hakaret etmedin mi? Erdoğan'ı
destekleyen yazarlara da "Hırsız goygoycuları" demedin mi? Yazı çok
açık. Senin tıynetinde biri olsam 17-25 Aralık FETÖ darbe
teşebbüsünün en hararetli tetikçilerinden biri olan senin secereni
çıkarırım ama senin gibi bir muhbir için bile Türkiye'nin
normalleşmesini istiyorum. O yüzden yapmayacağım.
Halbuki sen elinde hiçbir güç yokken bile şahsi çıkarların için en
yakınlarını hapse attırmaya kalkan birisin. Bir de gücün olsa
Stalin kadar zalim olursun herhalde. Ama bu millet senin gibilere
hiçbir zaman izin vermeyecek.
BANK ASYA AÇIKLAMASI
Ayrıca Alçı, bir yazısında "Nagehan! Ne oldu sizin şu Bank Asya
işi" diye soran Hakan'a cevap olarak şu satırları kaleme aldı:
DEFALARCA yazdım. 2013'ün şubat ayında Bank Asya'dan kredi aldık ve
halen TMSF'ye kuruşu kuruşuna ve vadesini bir gün bile geçirmeden
ödüyoruz. Tıpkı Akbank, Garanti Bankası ve İş Bankası'ndan da kredi
çektiğimiz ve kuruşu kuruşuna ödediğimiz gibi.
Bu kredileri şeffaf biçimde herkese söyleyen benim, çünkü
saklayacak bir şeyim yok. Bütün Türk ve dünya bankalarında
kredibilitesi yani itibarı yüksek insan olmak gurur duyulacak bir
şeydir. En yakın dostlarını ihbar etmek gibi utanç duyulacak bir
şey değildir.
Şubat 2013'te Türkiye Cumhuriyeti'nin neredeyse tüm kurumlarının o
bankada parası vardı. Devlet nezdinde hukuken meşru bir bankaydı
çünkü.
Üst düzey yargı yetkililerine sorup öğrendim: O meşru dönemde bu
bankada hesabı var, kredi çekmiş diye yargılanan tek bir kişi yok.
Muhbir şahıs, "Bank Asya'nın önünden geçen tutuklanıyor" diyerek
aslında FETÖ kara propagandasına hizmet ediyor. 17-25 Aralık FETÖ
darbe teşebbüsünden sonra bu banka batar gibi olunca, Fethullah
Gülen'in açık talimatı üzerine 25 bin TL ve üstü para yatıranların
örgüt üyesi ya da örgüt sempatizanı olduğuna dair karine teşkil
ettiği düşünülüyor ve yargıya konu olan kısım bu. Peki ya Bank
Asya'ya TMSF el koyarken ve örgüt gazetelerine hukuken kayyum
atanırken yani 2015- 16 döneminde bile FETÖ'nün yanında saf tutan
sen? Esas sen bir izah et bakalım bu FETÖ yandaşlığını…