19 yıl sonra o günü anlattı : PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın yakalandığı anlar...
Terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 19 yıl geçti. Peki Öcalan nasıl yakalanmıştı?Türkiye'ye nasıl getirilmişti? İşte sürece tanıklık eden dönemin Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı İşgüzar yaşananları anlattı.
Abone olTerör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ın Kenya'da yakalanıp Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 19 yıl geçti.
Öcalan'ın Türkiye'ye getiriliş sürecine tanıklık eden dönemin Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı İşgüzar, yaşananları anlattı: "Öcalan'ı Kenya'dan Hollanda'ya götürmek üzere Yunanistan'ın Hollanda'dan uçak kiraladığı bilgisi MİT'e gelince onlar da aynı model, aynı renkteki bir uçağı göndererek Öcalan'ı Türkiye'ye getirmek için bir çalışma yaparlar. Ben de istenilen uçağın Cavit Çağlar Bey'den alınabileceği bilgisini verdim. Operasyon yapılmadan birkaç saat öncesi Kenya'ya gidildi. Hollanda'dan Öcalan'ı kaçırmak için gelen uçak havadayken bizim uçağımız ondan iki saat önce meydana indi. Öcalan havaalanına girdiğinde, bineceği uçağın, Hollanda'dan gelen uçak olduğunu zannediyor. Takım elbiseli, gayet mutlu bir şekilde uçağa yöneliyor. Uçağın kapısı açılıyor ve 60 saniye içinde paketleniyor. Uçağa alındığında kapılar kapanıyor."
Terör örgütü PKK'nın kurucusu, terörist elebaşı Abdullah Öcalan'ın, uzun yıllar korunduğu Suriye'nin ardından kaçmak zorunda kaldığı Yunanistan, Rusya ve İtalya'dan sonra saklandığı Kenya'da düzenlenen operasyonla 60 saniyede uçağa alınıp Türkiye'ye getirilmesinin üzerinden 19 yıl geçti.
Terör örgütü PKK'nın kurucusu ve elebaşı Öcalan'ın, Türkiye'ye getirilmesinde Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) personelinin dışında görev alan birkaç isimden biri olan dönemin Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Hasan İşgüzar, AA muhabirine, operasyonun ayrıntılarını anlattı. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. İşgüzar, teröristbaşı Öcalan'ın Türkiye'ye getirildiği süreçte "Sivil Havacılık"tan sorumlu olduğunu söyledi.
Elebaşı Abdullah Öcalan'ı almaya gidecek uçağın Türkiye'den kalkması ve daha sonra Türkiye'ye inecek olması nedeniyle kendisinin bu operasyona dahil edildiğini anlatan İşgüzar, Öcalan'ın uçakla getirilmesi için gereken belgeleri sağlamak üzere bir görev üstlendiğini söyledi.
'CAVİT ÇAĞLAR'IN UÇAĞI KİRALANDI'
MİT'teki operasyonla ilgili görevlilerin kendisine gelip konuyu
anlattıklarını dile getiren İşgüzar, şöyle devam etti:
"Abdullah Öcalan'ı Kenya'dan Hollanda'ya götürmek üzere Yunanistan'ın Hollanda'dan uçak kiraladığı bilgisi MİT'e gelince onlar da aynı model, aynı renkteki bir uçağı göndererek Öcalan'ı Türkiye'ye getirmek için bir çalışma yaparlar. Türkiye'deki resmi ya da özel bütün uçakların kayıtları Sivil Havacılık Genel Müdürlüğündedir. MİT'in istediği şekildeki bir uçak o dönem sadece iş adamı Cavit Çağlar'da vardı. Ben de istenilen uçağın Cavit Çağlar Bey'den alınabileceği bilgisini verdim."
İşgüzar, MİT personelinin de Çağlar ile anlaşarak uçağı
kiraladığını ancak Çağlar'ın operasyondan bilgisinin olmadığını
söyledi.
'2 PİLOT, 4-5 MİT PERSONELİ'
Daha sonra söz konusu uçağın, Yunanistan'ın Öcalan için ayarladığı
uçağa bire bir benzemesi için boyanıp, kuyruk işareti konduğunu
anlatan İşgüzar, hazırlıkların ardından uçağın Türkiye'den
havalandığını aktardı. İlk etapta Çağlar'ın pilotlarına da "Mısır'a
gidilecek" şeklinde bilgi verildiğini anlatan İşgüzar, uçakta iki
pilot ve 4-5 MİT personeli dışında kimsenin bulunmadığını
vurguladı.
Bu arada uçağa, Türkmenistan uçağı gibi işlem yapıldığı ve yolcu bilgileri için de "muz tüccarları" ifadesinin kullanıldığını paylaşan İşgüzar, "Hangi uçak olursa olsun personelle birlikte uçacak isimlerin Sivil Havacılık Genel Müdürlüğüne bildirilmesi gerekir. Özel uçakla bir yere gideceksiniz, isimler mutlaka yazılı olarak bildirilir. Uçuş rotası çizilir. Onun dışında gitme şansınız yok. Dolayısıyla o dönemde bizden istenen her türlü hizmeti sunduk" şeklinde konuştu.
Havalanan uçağın, Antalya üzerinden çıkarak Akdeniz, Güney
Kıbrıs Rum Kesimi hava sahasında yaklaşık 18 dakika uçulduktan
sonra Mısır ve Uganda'ya gideceği şeklinde rota çizildiğini aktaran
İşgüzar, şunları anlattı:
"Direkt Kenya'ya gidilmemesinin sebebi, Hollanda'dan da aynı tip,
aynı renk uçak gideceği için Kenya'daki havaalanı küçük bir yer,
orada herhangi bir yabancı uçak dikkati çeker diye 10 gün Uganda'da
beklendi. Uganda'da muz tüccarı gibi davranıldı. Operasyon
yapılmadan birkaç saat öncesi Kenya'ya gidildi. Kenya'da hiç
kalınmadı. Hollanda'dan Öcalan'ı kaçırmak için gelen uçak
havadayken bizim uçağımız ondan iki saat önce meydana
indi."
Kenya'daki Yunanistan Büyükelçiliğinde saklanan Abdullah Öcalan'ın,
Hollanda'dan gelmesi planlanan uçağa binmek üzere korumaların yer
aldığı bir konvoyla yola çıktığını söyleyen İşgüzar, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"En önde Kenya koruma aracı vardı, arkasında ise Yunanistan
Büyükelçiliğinin koruma aracı. Abdullah Öcalan'ın içinde bulunduğu
araç üçüncü sırada, arkasından da Öcalan'ı gayri resmi koruyan
kendi örgüt elemanları ile bir de yine korumaların olduğu araç
vardı. Havaalanına gelirken Kenya polisi, Öcalan'ın aracı geçtikten
sonra yolu keserek arkadan gelen konvoya başka bir yerden yol
veriyor. O da yaklaşık 15-20 dakika kazandırıyor. Öcalan
havaalanına girdiğinde, bineceği uçağın, Hollanda'dan gelen uçak
olduğunu zannediyor. Takım elbiseli, gayet mutlu bir şekilde uçağa
yöneliyor. Uçağın kapısı açılıyor ve 60 saniye içinde paketleniyor.
Uçağa alındığında kapılar kapanıyor. Uçak havalanırken diğer
konvoy, daha havaalanına yeni giriyordu."
KRİTİK 18 DAKİKA
İşgüzar, Türkiye'ye gelirken 18 dakikaya yakın bir süre uçağın,
Güney Kıbrıs Rum yönetimi üzerinden geçmesi gerektiğini ve bu
süreçte, Rum yönetiminin hava sahası üzerinde yaşananları da şöyle
anlattı:
"Havadaki rotalar o kadar kesindir ki 'Başka bir rotadan gideyim'
diyemezsiniz. Her uçağın da mutlaka, hava sahasına girdiği ülkeye
kendi işaretini, kimliğini bildirmesi lazım. Uluslararası kuraldır.
Rum yönetimi 'Kuyruk işaretinizi bildirin' diyor, biz bir işaret
bildiriyoruz, 'Öyle bir uçak kayıtlarımızda yok' diyorlar. Pilotlar
da 'Yanlış anlaşıldı bir dakika' deyip farklı bir işaret
bildiriyor. Yine Rum kesiminden böyle bir bilgi olmadığı
söyleniyor, 'Lisanımız yetersiz' denilerek rol yapılmaya
başlanıyor. 'İkinci pilot İngilizce olarak söylesin' deniyor. Rum
hava sahasından geçilirken 18 dakika boyunca böyle bir yol
izleniyor. Uçak, Türk hava sahasına girdikten sonra
rahatlıyoruz."
Türk hava sahasına giren uçağın Bandırma'daki
askeri üsse yöneldiğini söyleyen İşgüzar, ancak sis nedeniyle
uçağın inemediğini ifade etti.
İşgüzar, şöyle devam etti:
"Uçak, başka havalimanına inmeyecekti, çünkü öyle bir uçak
kayıtlarımızda yoktu. Sisin dağılmasını beklerken yakıt azaldığı
için zorunlu olarak Atatürk Havalimanı'na inip yakıt ikmali yapması
gerekti. Atatürk Havalimanı'ndan iniş izni isteniyor ama izin
verilmiyor. O arada bana ulaştılar. Ben de, FIC denilen sistem
vardır, Sivil Havacılık Genel Müdürü emriyle herhangi bir uçak
kaldırılabilir veya izin verilmez. FIC'den Atatürk Havalimanı'na bu
uçağın hiçbir soru sorulmadan indirilmesi talimatını verdim. Uçak,
salimen inişini yaptı. Askeri meydanın bulunduğu, gözün görmediği
bir yere çekildi. Burada uçağın kapıları açılmadan yakıt ikmali
yapıldı. Daha sonra sis dağılınca Bandırma'daki askeri üsse doğru
uçak havalandı."
İşgüzar, dönemin Genelkurmay Başkanı'nın Bandırma'daki askeri üssün komutanını arayarak, "Bir paketin geldiğini ve bizzat giderek alması talimatı verdiğini" de söyledi. Hasan İşgüzar, Öcalan'ın daha sonra İmralı Adası'na götürüldüğü bilgisini verdi. Terörist elebaşı Öcalan, 1999'dan bu yana İmralı Adası'ndaki cezaevinde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çekiyor.
Hurriyet