Anasayfa /  Yaşam

Gastronominin başkenti İstanbul olacak

Türkiye’den ve yurtdışından markaları, dünyaca ünlü şefleri ve uluslararası gurme medyasını bir araya getiren Gastro Entertainment Istanbul CarrefourSA ana sponsorluğu ile ziyaretçilerine kapılarını açtı.Volkswagen Arena’da 16 - 17...

Abone ol
Abone ol 16 Eylül 2017 15:06

Türkiye’den ve yurtdışından markaları, dünyaca ünlü şefleri ve uluslararası gurme medyasını bir araya getiren Gastro Entertainment Istanbul CarrefourSA ana sponsorluğu ile ziyaretçilerine kapılarını açtı.

Volkswagen Arena’da 16 - 17 Eylül tarihleri arasında birçok lezzet noktasını ve gastronomiye dair her şeyi içinde barındıran Gastro Entertainment Istanbul, aynı zamanda Türk mutfağının değerlerini ve Anadolu mutfağını dünyaya tanıtmayı hedefliyor. Gastro Entertainment Istanbul ile birlikte aynı zamanda sürdürülebilir turizmin yükselen kolu olan gastronomiyi kalkındırmak ve lezzetli keşifler için dünyanın gözünü Türkiye’ye çevirmek hedefleniyor. “İstanbul Bir Gastronomi Başkenti” sloganıyla yola çıkan etkinliğin ana sponsorluğunu da Türkiye organize perakende sektörünün öncü markalarından CarrefourSA üstlendi.

Misafirlerini etkinlik çerçevesinde Lezzet Sokağı’nda CarrefourSA sebze meyveden coğrafi işaretli ürünlere, balıktan şarküteriye, ekmek çeşitlerinden zeytine, organik ve glütensiz ürünlerden soğuk sıcak içeceklere ve hatta soslara kadar geniş bir yelpazedeki ürün gamıyla buluşturdu.

“Coğrafi zenginliğimizi gelecek kuşaklara miras bırakmalıyız”

CarrefourSA Gıda Kategori Direktörü Ayşin Işıkgece de yapmış olduğu açılış konuşmasında, Türkiye’nin gıda ve tarımda çok zengin bir ülke olduğunu, bu yüzden de sahip olunan bu zenginliğe sahip çıkılması gerektiğine değindi. Ayşin Işıkgece öncelikli olarak etkinliğin ana sponsoru olmaktaki hedeflerinin bu olduğunu da vurgulayarak, “Türkiye çok büyük bir zenginliğin içinde olan bir ülke. Kuzeyden güneye doğudan batıya çok değerli bir mirasın üzerinde yaşadığımızı görüyoruz. Hem deniz bakımından hem de tarım bakımından çok kıymetli bir yere sahibiz. Yalnız bu zenginliğin aynı zamanda bitip tükendiğini bu zenginliğe o yüzden sahip çıkmamız gerektiğinin de farkındayız. Bu zenginlik gelecek kuşaklara da bırakılması gereken bir miras. Dolayısıyla bizler de bu lokal ürünleri hak ettiği yere taşımada sorumluluk üstlenmek istiyoruz" dedi.

“Sahip olunan değerler yok oluyor” diyerek de önlem alınması gerektiğine de dikkat çeken Işıkgece, “Bunların yok olması demek Türk mutfağındaki eski değerlerin ve kültürünün içindekilerin yavaş yavaş yok olması anlamına geliyor. Bu çok büyük bir tehlike. Böyle bir kültürden vazgeçmemiz gerekiyor. Onun için lokal değerleri koruyup bunların sürdürebilir olması elimizden geleni yapmalıyız. Örneğin 3 taraflı denizle kaplı bir ülke olarak hala daha balık tüketimimiz çok az. Balığımızı tüketicilerimize daha iyi nasıl aktarabiliriz, hem çalışan hem de tüketici bilincini nasıl arttırabiliriz diye bakıyoruz. Buna paralel olarak coğrafi işaretli ürünlere nasıl sahip çıkarız diye çalışıyoruz. 2500 tane coğrafi işaretli ürünümüz ülkemizde mevcut bu yüzden çok şanslıyız aslında. Bu ürünlerin kıymetini bilip o bölgelerde ekonomi oluşturmamız, o bölgelerdeki değeri gelecek kuşaklara aktarıyor olmamız lazım. Hem turizm hem mutfak kültürümüzün tanıtılması açısından da çok önemli bir gelir noktamız olacaktır” diye konuştu.

“Arıların sonu dünyanın sonu demek”

CarrefourSA olarak sürdürebilir ve yerli tarım için her zaman projeler geliştirdiklerini söyleyen Işıkgece yapmış oldukları bu çalışmalardan da bahsederek, “Yerli tohumların küçük üreticilerin elinde değer bulduğu ve bu değerlerin pazar bulduğu yüzde yüz yerli tohumlarla ilgili özel bir projemiz var. Bunun dışında arılarla ilgili özel bir yeni projemiz var. Çünkü arının sonun dünyanın sonu demektir. Arı tozlaşması sayesinde yediğimiz taze ürünlerin üçte biri ortaya çıkıyor. Arının bitmesi demek açlığın başlaması ve dünyanın sonu demek. Dolayısıyla arıları da içine alacak şekilde sözleşmeli arıcılık modeliyle hem doğru balın adresi olabilmek için hem de arıcılığı ve balcılığı destekleyici ve verimi arttırıcı ürünleri ortaya koymak adına özel bir proje yapıyoruz. Bunların hiçbiri bizim için ticari bir imtina değil hepsi bir değer ve pırlanta. Bu pırlantayı gelecek kuşaklara aktarmak için uğraşıyoruz. O nedenle buradayız” diyerek sözlerini tamamladı.

Yorumlar