Davutoğlu TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na bilgi verdi
TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na bilgi verdi
Abone olEski Başbakan Ahmet Davutoğlu, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili TBMM Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu’na bilgi verdi.
Gülen ile görüşmesini anlatan Davutoğlu, "Türkiye'ye getirilerek kontrol alınmasının gerekli olduğu kanaatine vardık" dedi. Davutoğlu, Rus uçağını düşüren pilotun FETÖ üyesi olmadığının, TSK tarafından kendisine ilettiğini de ifade etti.
"GÜLEN'İ KONTROL ALTINA ALACAKTIK"
Davutoğlu, Fethullah Gülen ile yaptığı görüşmenin
gerekçesini anlatırken "2013 BM Genel Kurulu toplantısına
seyahatim öncesinde Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile
yaptığımız değerlendirmede, bu yapının gittikçe artan bir şekilde
Türkiye karşıtı çevrelerce kullanılmaya müsait hale gelmesi
hasebiyle, Gülen’in daha önce yapılan çağrılar çerçevesinde
Türkiye’ye getirilerek kontrol altına alınmasının gerekli olduğu
kanaatine vardık" ifadelerini kullandı.
FİDAN'IN İFADEYE ÇAĞRILMASI
MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasıyla Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ilgili kanaatinin somut şüpheye dönüştüğünü dile getiren Davutoğlu, "Bu olay, o döneme kadar daha çok dini cemaat ve sivil toplum hareketi olma nitelikleriyle öne çıkan bu yapının gerçek niteliği ve hedefleri konusundaki soru işaretlerini pekiştirdi" şeklinde konuştu.
"RUS UÇAĞINI DÜŞÜREN PİLOT FETÖ ÜYESİ DEĞİL"
Rus uçağının düşürülmesiyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan Davutoğlu, uçağı düşüren pilotun FETÖ üyesi olmadığının kendisine iletildiğini dile getirdi.
Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Talimatını verdiğim angajman kuralları Rusya dahil hiçbir
ülkeyi hedef almamıştır, ancak aynı angajman kuralları hangi
ülkeden olursa olsun savaş şartlarındaki bir ülkeden hava sahamızı
ihlal eden bütün hava araçlarını kapsamıştır.
Bu olayda uçağı düşüren pilotun FETÖ/PDY ile
irtibatlı olup olmadığı hususuna gelince, angajman kuralları
konusunda talimat veren bir Başbakanın, Genelkurmay Başkanı ya da
Hava Kuvvetleri Komutanı'nın, bu angajman kurallarının hangi
askerimiz tarafından nerede ve ne zaman uygulanacağı konusunu
öngörmesi mümkün değildir.
Pilot ya da TSK mensubunun örgüt bağlantısı varsa tetkik edilmesi gerektiğini söyledim. Genelkurmay Başkanımız daha sonraki görüşmemizde pilotun geçmişini ve ilişkilerini araştırdıklarını ve somut bir irtibat tespit edilemediğini bildirmiştir."
"GÖREVDEN AYRILMADAN ÖNCE RİSKLERİ PAYLAŞTIM"
Davutoğlu, başbakanlıktan ayrılmadan önce Genelkurmay Başkanı
ile yaptığı görüşmede cuntalaşma faaliyetlerinin doğurabileceği
riskleri anlattığını aktardı.
Davutoğlu, şöyle dedi: "2015 Bahar ayı başlarında
girdiğimizde Genelkurmay Başkanımıza 2016 YAŞ’ı için yürütülen
çalışmaların hızlandırılması talimatını vermiştim. Başbakanlık
görevinden ayrılmadan önceki son görüşmemizde de Genelkurmay
Başkanımızla devletimizin bekası ve ülkemizin güvenliği konusundaki
kanaatlerimi ve etrafımızdaki ateş çemberi ile ilgili kaygılarımı
paylaşmıştım. Bu ateş çemberi içinde TSK’nın etkin ve milli kurum
niteliği ile mevcudiyetinin en önemli teminatlarımızdan biri
olduğunu, ordumuzun içinde paralel yapı ya da başka niteliklerle
ortaya çıkacak her türlü cuntalaşma faaliyetinin doğurabileceği
riskleri, Osmanlı Devleti’nin son dönemlerinde yaşanan İttihat
Terakki ve Halaskaran-ı Zabıtan kutuplaşmasının Balkanları
kaybetmemizdeki etkisine de atıfta bulunarak paylaştım.”
DAVUTOĞLU KOMİSYONA GÖNDERDİĞİ METİNDE ŞU İFADELERİ KULLANDI:
"Örgütün bünyesine katmaya çalıştığı insanları kademeli bir şekilde sempatizan, üye ve militan haline getirmesi hastalıklı bir zihniyetin sonucudur. Bu zihniyet İslam inancını son derece yanlış bir bilgi kaynağı anlayışı ile tahrif etmekte ve Mesihçi bir temelde insan aklını devre dışı bırakan yeni bir zihniyet inşa etmektedir.
"MESİHÇİ ZİHNİYET"
Adanmışlık iddiasıyla şartlanmış bireyler gerektiğinde tek bir hedef doğrultusunda harekete geçirilebilecek birer robot gibi bürokrasiye yerleştirilmeye başlanmıştır. 17-25 Aralık sonrasında yapılan soruşturmalar neticesinde ortaya çıkan somut gerçekler göstermektedir ki, bunun için giriş sınavlarının sorularının çalınması, gerekli görülen yerlerdeki mevcut kişilerin tasfiyesi için kumpas kurulması, dini yasakların askıya alınması dahil her türlü gayriahlaki yöntem başta çerçevesini çizdiğimiz seçilmişliğe/adanmışlığa dayalı Mesihçi zihniyet ile meşru kılınmıştır.
"ŞANTAJ DOSYALARI OLUŞTURULDU"
17-25 Aralık operasyonları, Gülen ve takipçilerinin, bürokrasi içinde ‘otonom’ bir yapı kurarak bağımsız hareket ettiğini, mensup oldukları yapının öncelikleri ve hedefleri çerçevesinde bürokrasi, iş dünyası, medya ve siyaset üzerinde tahakküm kurmayı sağlayacak yerlere sızdığını, yasadışı dinlemeler gerçekleştirdiğini, şantaj dosyaları oluşturduğunu ve seçilmiş hükümete darbe teşebbüsünde bulunmaya cüret edebildiğini gösterdi.
FETÖ, Türkiye’nin yürüttüğü aktif ve etkin dış politikadan ve kardeş halkların demokrasi arayışları sürecinde iktidara gelen siyasi hareketlerin Türkiye’ye muzahir olmasından rahatsız olan uluslararası aktörlerle işbirliği içinde hükümetlerimize karşı yürütülen kampanyalara dahil olmaya başlamıştı. Bu yapının, içerde istikrarsızlık unsuru olma işaretleri verirken, dışarıda da Türkiye aleyhine yürütülen kampanyalara dahil olması, en üst düzeyde bir tedbir düşünülmesini gerekli kılmıştı.
"GÜLEN'E MESAJLARI DOĞRUDAN İLETMEK İSTEDİM"
Sayın Başbakanımızla yaptığımız bu değerlendirme neticesinde ve talimatı doğrultusunda, BM Genel Kurulu’na katılmak üzere ABD’de bulunduğum sırada, Gülen’le bir görüşme gerçekleştirdim. Gülen ile Eylül 2013’te gerçekleştirdiğim görüşme kişisel bir tercih sonucunda veya bir yakınlık gösterisi mahiyetinde şahsi bir ziyaret olmayıp Başbakanımız Sayın Erdoğan’ın bilgisi ve izni doğrultusunda, 7 Şubat sonrasında, söz konusu yapı mensuplarının o döneme kadar düşündüğümüz bir sivil topum örgütü olmanın ötesinde, devlet iradesinden bağımsız ve devlet hiyerarşisi dışında bir yapılanma içerisinde olduğu kanaatimizin oluşması üzerine, muhatabına somut mesajları doğrudan iletmek amacına matuftu.
"ZAMAN KAZANMAYA ÇALIŞIR İNTİBASI"
Bu görüşmede Sayın Başbakanımızla gerçekleştirdiğimiz istişare çerçevesinde açık bir şekilde gerekli uyarılarda bulundum. Ülkemize dönüşümde bu görüşmeyi ve edindiğim intibayı Sayın Başbakanımıza aktardım. Bu çerçevede, kendisini samimi görmediğimi, zaman kazanmaya çalışır bir intiba verdiğini ve bu kritik süreçte dikkatli olmamız gerektiğini ifade ettim. Bu görüşme sonrasında, Gülen’in hükümetimize ve ülkemize yönelik operasyonların içinde olduğuna ve bu tutumundan vazgeçme niyetinde olmadığına yönelik kanaatimiz pekişti.
"MAALESEF KARŞILIK BULMADI"
Bu görüşme dışında, kendisiyle başka hiçbir görüşmem olmamıştır. Bu görüşme ile, bu yapının, ülkemize ve milletimize karşı kullanılmasına engel olmak üzere gösterdiğimiz samimi çaba, maalesef, karşılık bulmamıştır. Nitekim bu görüşme sonrasında, bu yapının şahsıma, yürüttüğümüz dış politikaya, Sayın Başbakanımızın şahsına ve liderliğini yürüttüğü AK Parti iktidarına, ülkemize ve milletimize yönelik saldırıları artarak devam etmiştir. Nitekim bu görüşmeden 3 ay sonra 17-27 Aralık, dört ay sonra da MİT Tırları operasyonu düzenlenmiştir.
RUS UÇAĞININ DÜŞÜRÜLMESİ
24 Kasım 2015 günü, 64. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni kurmak üzere Sayın Cumhurbaşkanımız ile saat 11.00’de randevumun olduğu gündür. Bakanlar Kurulu listesini tekmil edip görüşme için yol hazırlığı yapmakta olduğum bir sırada takriben 09.45 sularında Genelkurmay Başkanımız telefonla arayarak, Yayladağı sınırına yakın bir bölgede Bayırbucak Türkmenlerine dönük hava saldırısı yapan bir uçağın, yapılan bütün uyarılara rağmen hava sahamızı tehlikeli bir şekilde ihlal ettiğini ve devriye görevi yürüten uçaklarımızın angajman kuralları gereği uçağı düşürmek zorunda kaldığını bildirmiştir. Kendisine uçağın kimliğinden emin olup olmadıklarını sorduğumda ise uçağın kimlik bildirmeksizin sınır ihlali yaptığını, ancak Rus uçağı olma ihtimalinin bulunduğunu söyledi. Kendisine Dışişleri Bakanımız ve MİT Müsteşarımız ile derhal bir araya gelerek durum hakkında kesin bir rapor hazırlamaları, başta Rusya olmak üzere yapılacak diplomatik ve askeri temasları planlamaları ve Sayın Cumhurbaşkanımıza bilgi arz etmeleri talimatlarını verdim. Ayrıca Sayın Cumhurbaşkanımız ile görüşeceğimi ve konuyu kendisiyle istişare edeceğimizi, o vakte kadar uçağın aidiyeti ile ilgili açıklama yapılmamasını, eğer Rus uçağı olduğu kesinleşirse Rusya Federasyonu yönetiminin bunu ilk olarak Hükümetimizden duyması gerektiğini söyledim.
Talimatını verdiğim angajman kuralları Rusya dahil hiçbir ülkeyi hedef almamıştır, ancak aynı angajman kuralları hangi ülkeden olursa olsun savaş şartlarındaki bir ülkeden hava sahamızı ihlal eden bütün hava araçlarını kapsamıştır.
Bu olayda uçağı düşüren pilotun FETÖ/PDY ile irtibatlı olup olmadığı hususuna gelince, angajman kuralları konusunda talimat veren bir Başbakanın, Genelkurmay Başkanı ya da Hava Kuvvetleri komutanının, bu angajman kurallarının hangi askerimiz tarafından nerede ve ne zaman uygulanacağı konusunu öngörmesi mümkün değildir, çünkü ihlalin nasıl ve ne zaman gerçekleşeceği bilinemez.
Esasen angajman kurallarına ilişkin talimatın tarafımdan verildiğine ilişkin açıklamayı yapma nedenlerinden birisi de Sayın Genelkurmay Başkanımızın haklı bir gerekçe ve kaygı ile uçağın düşürülmesine ilişkin spekülasyonların görev yapmakta olan TSK mensuplarının angajman kurallarını yerine getirirken tereddüt göstermeleri sonucunu doğurabileceğini iletmesidir. Kendisine angajman kurallarını siyasi iradenin belirlediğini, bu kuralları uygulayan hiçbir TSK mensubunun tereddüt duymaması gerektiğini, gereken açıklamanın tarafımdan yapılacağını, ancak bu pilotun ya da süreç içinde görev yapmış diğer TSK mensuplarından herhangi birinin herhangi bir örgüt bağlantısı varsa bunun da hemen tetkik edilmesi gerektiğini söyledim. Nitekim Sayın Genelkurmay Başkanımız daha sonraki görüşmemizde pilotun geçmişini ve ilişkilerini araştırdıklarını ve somut bir irtibat tespit edilemediğini bildirmiştir."
AHMET DAVUTOĞLU'NA YÖNELTİLEN 25 SORU
1) Bakanlık ve Başbakanlık yaptığınız süre içerisinde FETÖ
örgütlenmesi hakkında resmi veya gayri resmi herhangi bir istihbarî
bilgi aldınız mı? Aldıysanız bu bilgilerin niteliği, içeriği ve
kapsamı ile bu bilgiler çerçevesindeki girişim ve çalışmalarınız
hakkında bilgi verebilir misiniz?
2) Bakan ya da Başbakan olarak görev yaptığınız süre zarfında FETÖ
yapılanmasına karşı, çalıştığınız Cumhurbaşkanları, Başbakanlar ya
da Genelkurmay Başkanlarıyla herhangi bir değerlendirmeniz oldu mu?
Bu değerlendirmeler kapsamında FETÖ’yle yürütülen mücadeleler
hakkında bilgi verebilir misiniz?
3) 15 Temmuz 2016 gecesi neredeydiniz, darbe girişiminden nasıl
haberiniz oldu, darbe girişimi ile ilgili neler yaptınız?
Darbecilerden size yönelik bir tehdit ya da saldırı oldu mu?
4) Örgütün henüz bir cemaat, hizmet vb. isimlere anıldığı legal
faaliyetler döneminde söz konusu örgütle herhangi bir ilişkiniz
oldu mu? Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisi ve izni
dahilinde Fetullah Gülen ile bir görüşme yaptığınızdan
bahsedilmektedir. Bu konuya açıklık getirebilir misiniz?
5) Örgütün Türkiye ve dünya çapındaki nihai gayesi hakkındaki
kanaatiniz nedir?
6) Örgütün diğer ülkelerdeki faaliyetlerinin sınırlandırılabilmesi
ve Türkiye aleyhine çalışmalarının etkisiz kılınabilmesi için
alınabilecek tedbirler hakkındaki önerileriniz nelerdir?
7) Rus uçağının düşürülmesi hadisesinin Türkiye-Rusya ilişkilerini
sabote etmek üzere FETÖ bağlantılı kadrolarca düzenlenmiş
manipülatif bir vaka olduğu yönündeki iddialar hakkındaki
kanaatiniz nedir?
8) Darbe girişimi öncesinde örgütün bu veya buna benzer bir
teşebbüste bulunabileceğine dair bir kanaat, duyum, bilgi veya
şüpheniz var mıydı? 17-25 Aralık öncesi FETÖ tehlikesinin bu
boyutlara varabileceğini değerlendirmiş miydiniz?
9) Darbe girişimini tam olarak nerede ve nasıl öğrendiniz? Girişim
hakkında bilgi almak ya da telkinde bulunmak için kimleri aradınız
ve neler konuştunuz?
10) Darbe girişiminin arkasındaki dış güç ve aktörler ile darbe
girişiminin asıl hedef ve gayesi hakkındaki kanaatleriniz
nelerdir?
11) Dışişleri Bakanı olduğunuz dönemde makamınızın dinlenmesine
ilişkin değerlendirmeniz nedir?
12) Darbe öncesi tehlike konusunda Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar
ile görüştünüz mü? Başbakanlığınız süresince bürokratları FETÖ
konusunda uyardığınız ve yapı hakkında detaylı bilgi istediğiniz
basına yansıdı. Uyardığınız bürokratlardan yapı hakkında tatmin
edici kapsam ve nitelikte bilgiler geldi mi?
13) Başbakanlığınız döneminde FETÖ ile mücadele konusunda bir
özeleştiriniz var mı?
14) Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık yapmış bir devlet adamı
olarak, 15 Temmuz darbe girişimini anlatmak için yurtdışında
temaslarda bulundunuz mu? Ne tür girişimlerde bulundunuz?
15) FETÖ/PDY’nin 40 yıla dayanan bir geçmişi var. Bu örgütün
kurumsallaşması ve finansal olarak süratle büyümesi ise 90’lı
yıllarda gerçekleşmiştir. 1979 yılında kurulan Kaynak Holding ve
1996 yılında kurulan Bank Asya, 90’lı ve 2000’li yıllarda örgüt
sermayesi ile hızla büyümüştür. Sonuç itibariyle; küçük şirketler,
devasa holdingler haline gelmiştir. Devlet aklı, himmet paraları
ile örgüte böyle devasa finansal güç oluşturulmasını nasıl tespit
edememiştir? Tespit edebildiyse, gereğinin yapılması konusunda
nerede sorun yaşanmıştır?
16) Akademisyen ve devlet adamı niteliklerinizle FETÖ yapılanmasını
nasıl değerlendirirsiniz? FETÖ’yü, siyasi tarihimiz ve dini
geleneğimiz açısından nasıl bir çerçeveye oturtursunuz?
17) FETÖ’nün elebaşı Fetullah GÜLEN’in, “fert” olarak kişilerin ve
“gruplar” olarak toplumun dinî duygularına hitap ederek onları ikna
ettiği, bir müddet sonra, bu samimi duyguları, şahsının veya
cemaatin / örgütün menfaatleri doğrultusunda kullandığı müşahade
edilmiştir. Din eğitimi ve dinin topluma anlatımında eksiklik
ve/veya yetersizlikler olduğu, bu eksiklik ve/veya yetersizliklerin
ortaya çıkardığı boşluğun, cemaat ve/veya tarikatlar tarafından
doldurulduğu iddia edilmektedir. Bu konuda neler
söyleyebilirsiniz?
18) FETÖ’nün elebaşı Fetullah GÜLEN’in, 1970’li yılların başından
itibaren örgütlenmeye başladığı bilinmektedir. Örgütün ortaya
çıkışı ve özellikle 1970’li yılardaki niyeti ve kuruluş maksadı
sizce farklı mıydı? Kanaatinize göre örgüt, devleti ele geçirme
hedefini ve darbeci kimliğini sonradan mı edinmiştir?
19) Komisyonumuz tarafından dinlenen Genelkurmay Başkanlarının
tamamı, bu yapıya ilişkin uyarılarda bulunduklarını, ancak
hükümetlerden destek alamadıkları anlamına gelen ifadeler
kullandılar. Siyasetin bu yapıya göz yumduğunu iddia değilse de ima
eden bu görüşe yönelik düşünceleriniz nedir?
20) Türkiye’deki güvenlik ve istihbarat hizmetlerinin MİT,
Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel
Komutanlığı arasında bölüşülmüş olması ve dağınık bir görünüm arz
etmesinin muhtelif hizmet aksaklıklarına sebep olduğu iddia
edilmektedir.
- Genelkurmay Başkanlığı, MİT’ten istihbarat alamadığını,
- MİT, asker kişiler hakkında istihbarat toplanmasının kendi
mevzuatı açısından mümkün olmadığını,
- Genelkurmay Başkanlığı ise Emniyet ve Jandarma'dan istihbarat
temin etmenin güçlüklerini gündeme getirmektedir.
- Ayrıca bazı üst düzey bürokratlarca Komisyonumuza verilen
beyanlarda kurumsal taassup ya da yetersiz eşgüdüm ve işbirliği
sebebiyle kurumların ellerindeki istihbarî bilgileri zaman zaman
başka kurumlarla paylaşmaktan imtina ettikleri ifade
edilmiştir.
- Tecrübeleriniz ışığında güvenlik ve istihbarat alanındaki cari
kurumsal düzenin eksiklik ve zafiyetleri nelerdir? Bu zafiyetler
nasıl giderilebilir? Kurumsal yeniden yapılanma kapsamında güvenlik
ve istihbarat kurum ve kuruluşlarının görev ve teşkilatları ile bu
kurumlar arasındaki ilişkiler hakkındaki tavsiyeleriniz
nelerdir?
21) FETÖ mensuplarının, başta emniyet teşkilatı, yargı ve orduya
ait kadrolar olmak üzere, bütün kamu kurumlarına sinsice sızdığı ve
15 Temmuz öncesinde bazı birimlerde söz sahibi olduğu
değerlendirilmektedir. İnanç, ibadet ve vicdan özgürlüğü önündeki
bazı engeller sebebiyle, insanların dinî inançlarının icaplarını
yerine getiremedikleri, kendilerini gizledikleri, bu sebeple kamu
kurumlarına ancak takiyye yaparak girebildikleri ve halk nazarında
da bu tür bir usulün takip edilmesinin belli ölçülerde kabul
gördüğü, bu durumun FETÖ’nün devlete sızmasını kolaylaştırdığı
ileri sürülmektedir. Bu konudaki düşünceleriniz nelerdir?
22) MİT’in 1990’lı yılların başından itibaren sivilleştirilmesinin
özellikle askerî istihbaratın toplanmasında zafiyete sebep olduğu
yönünde iddialar ileri sürülmektedir. Komisyonumuza beyanda bulunan
bazı eski genelkurmay başkanları MİT’in askerî yönetici ve
personelden tamamen arındırılmasının sakıncalarından söz etmiştir.
MİT’te tekrar askerî yönetici istihdam edilmesi, örneğin MİT
Müsteşar Yardımcısının bir asker olması önerisi hakkındaki
kanaatiniz nedir?
23) Yetkili makamlarda bulunduğunuz süre boyunca FETÖ’nün kayıt
dışı para kaynakları ve transferleri hakkında şüpheleriniz oldu mu?
Bu konunun araştırılması talimatı verdiniz mi? Ne tür bilgiler elde
ettiniz?
24) Darbe girişimleri, bürokratik makamların siyasi veya ideolojik
gayelerle sistematik olarak ele geçirilmesine yönelik faaliyetler,
kamu yetki ve otoritesinin usulsüz ve hukuksuz bir şekilde gasp
edilmesi ve siyaset ile kamu hayatına yönelik diğer gayrimeşru
müdahale teşebbüslerinin tekerrür etmesini önlemek bakımından,
bilgi, gözlem ve tecrübeleriniz ışığında; hukuk, eğitim, din-devlet
ilişkileri, güvenlik ve istihbarat gibi alanlarda alınması gereken
tedbirler ile kurumsal yeniden yapılanma önerileriniz nelerdir?
25) Komisyonumuzun çalışma alanı ile ilgili başkaca tespit ve
önerileriniz var mıdır?
ABDULLAH GÜL'E SORULAN 27 SORU
1) Bakanlık, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığınız süresi
içerisinde FETÖ örgütlenmesi hakkında resmi veya gayri resmi
herhangi bir istihbarî bilgi aldınız mı? Aldıysanız bu bilgilerin
niteliği, içeriği ve kapsamı hakkında bilgi verebilir misiniz?
2) Görevde olduğunuz süre içerisindeki Milli Güvenlik Kurulu
toplantılarına, özellikle 17-25 Aralık öncesinde, asker veya sivil
üyeler tarafından “Fetullah” ön adıyla başlayan illegal bir yapıya
dair herhangi bir husus (takibat, soruşturma veya bu yönde bir izin
talebi vs.) gündeme getirildi mi? Getirildiyse sizin ve diğer
üyelerin tavrı ne oldu?
3) Gazeteci Fehmi Koru, 17 Aralık darbe girişiminin hemen
sonrasında sizinle ve dönemin Başbakanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan
ile görüşerek, konuyla ilgili olarak Fetullah Gülen’le görüşmek
üzere Amerika’ya gitti. Bu yönde bir talep sizden mi geldi, yoksa
kendisi mi size teklifte bulundu?
4) FETÖ ile Türkiye’ye karşı terör faaliyetleri yürüten örgütler
hakkındaki ilişki hakkında bilginiz var mı, işbirliği iddiaları
hakkındaki kanaatiniz nedir?
5) Müttefiklerle ilişkiler bağlamında ABD ve AB’nin FETÖ hakkındaki
tutumlarını değerlendirebilir misiniz? Bu darbe girişiminin dış
ayağına yönelik bir bilginiz ve değerlendirmeniz var mı?
6) Bakanlık, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevleriniz sırasında
daha sonra Fetullah Gülen cemaatine / FETÖ’ye mensup olduğunu
anladığınız kişilerle çalıştınız mı?
7) 2004 yılında zamanın Dışişleri Bakanı olarak dönemin ABD
Büyükelçisi Faruk Loğoğlu eliyle Amerikalı yetkililere bir mektup
gönderdiğiniz ve mektupta Fetullah Gülen’i eğitimci sıfatıyla
methettiğiniz şeklindeki iddialara açıklık getirir misiniz?
8) 7 Şubat 2012 tarihli MİT Müsteşarı’nın ifade vermeye çağrılması
hadisesinde MİT Müsteşarına ifade vermeye gitmesinde bir sakınca
olmadığını telkin ettiğiniz şeklindeki iddialara açıklık getirir
misiniz? 7 Şubat hadisesinde söz konusu yapının niyeti hakkında bir
kanaat edinmiş miydiniz, söz konusu hadiseyi o tarihte nasıl
değerlendirdiniz, bugün nasıl değerlendiriyorsunuz?
9) İptal edilen 2010 KPSS sınavının araştırılması için Devlet
Denetleme Kurumunu görevlendirdiniz. Bu çalışma neticesinde FETÖ’yü
gösteren işaretler gördünüz mü?
10) 29 Eylül 2015 tarihli NTV Canlı Yayınında paralel yapıya karşı
önlem alınması için uyarılarda bulunduğunuzu söylediniz. Hangi
sebeple bu uyarıda bulunma ihtiyacı hissettiniz, siz görevdeyken
örgüte karşı hangi önlemleri aldınız? Aynı programda “Öyle şeyler
vardır ki devlet idaresinde her düşündüğünüzü aleni de
konuşamazsınız. Demin de söylediğim gibi bunların neticeleri
vardır” şeklindeki açıklamalarınızda “konuşamadığınız” hususlar
nelerdi, bugün içinde bulunduğumuz sürecin işaretlerini almış
mıydınız?
11) Darbe girişimini ilk kez nerede ve nasıl duydunuz? Darbe
girişimi ile ilgili olarak kimlerle hangi temaslarda
bulundunuz?
12) Darbe girişimi hakkında ön duyum, bilgi, kanaat, sezgi veya
şüpheniz var mıydı?
13) 17-25 Aralık sonrası örgütle mücadelede gerekli hassasiyet ve
gayretin gösterildiğini düşünüyor musunuz?
14) FETÖ/PDY’nin 40 yıla dayanan bir geçmişi var. Bu örgütün
kurumsallaşması ve finansal olarak süratle büyümesi ise 90’lı
yıllarda gerçekleşmiştir. 1979 yılında kurulan Kaynak Holding ve
1996 yılında kurulan Bank Asya, 90’lı ve 2000’li yıllarda örgüt
sermayesi ile hızla büyümüştür. Sonuç itibariyle; küçük şirketler,
devasa holdingler haline gelmiştir. Devlet aklı, himmet paraları
ile örgüte böyle devasa finansal güç oluşturulmasını nasıl tespit
edememiştir? Tespit edebildiyse, gereğinin yapılması konusunda
nerede sorun yaşanmıştır?
15) Görev süreniz içerisinde, FETÖ/PDY örgütünü güvenlik açısından
tehdit olarak gören herhangi bir rapor ya da bilgi size sunuldu mu?
Olduysa, bu örgütle mücadele kapsamında herhangi bir girişiminiz
oldu mu?
16) Refahyol ve AK Parti hükümetleri döneminde MGK
toplantılarındaki bilgilendirme sunumları FETÖ ile mi yoksa genel
irticai faaliyetlerle mi ilgiliydi?
17) 15 Temmuz FETÖ darbe ve işgal girişiminin sizce en önemli
hedefi neydi?
18) Görev yaptığınız dönemlerde YAŞ’ta askerler gündemle ilgili
önceden bilgilendirme ve onay alıyorlar mıydı? İrticai sebeplerle
disiplinsizlik adı altında TSK’dan uzaklaştırılan subay ve
astsubayların dosyalarını önceden inceleme imkânınız oluyor muydu?
Dosyaların içeriğine hâkim olabiliyor muydunuz? Atılanlar
içerisinde o zamanki adıyla “Fetullah Gülen Cemaati mensupları” var
mıydı?
19) FETÖ’nün elebaşı Fetullah GÜLEN’in, “fert” olarak kişilerin ve
“gruplar” olarak toplumun dinî duygularına hitap ederek onları ikna
ettiği, bir müddet sonra bu samimi duyguları, şahsının veya
cemaatin / örgütün menfaatleri doğrultusunda kullandığı müşahade
edilmiştir. Din eğitimi ve dinin topluma anlatımında eksiklik
ve/veya yetersizlikler olduğu, bu eksiklik ve/veya yetersizliklerin
ortaya çıkardığı boşluğun, cemaat ve/veya tarikatlar tarafından
doldurulduğu iddia edilmektedir. Bu konuda neler
söyleyebilirsiniz?
20) FETÖ’nün elebaşı Fetullah GÜLEN’in, 1970’li yılların başından
itibaren örgütlenmeye başladığı bilinmektedir. Örgütün ortaya
çıkışı ve özellikle 1970’li yılardaki niyeti ve kuruluş maksadı
sizce farklı mıydı? Kanaatinize göre örgüt, devleti ele geçirme
hedefini ve darbeci kimliğini sonradan mı edinmiştir?
21) Türkiye’deki güvenlik ve istihbarat hizmetlerinin MİT,
Genelkurmay Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ile Jandarma Genel
Komutanlığı arasında bölüşülmüş olması ve dağınık bir görünüm arz
etmesinin muhtelif hizmet aksaklıklarına sebep olduğu iddia
edilmektedir.
- Genelkurmay Başkanlığı, MİT’ten istihbarat alamadığını,
- MİT, asker kişiler hakkında istihbarat toplanmasının kendi
mevzuatı açısından mümkün olmadığını,
- Genelkurmay Başkanlığı ise Emniyet ve Jandarma’dan istihbarat
temin etmenin güçlüklerini gündeme getirmektedir.
- Ayrıca bazı üst düzey bürokratlarca Komisyonumuza verilen
beyanlarda kurumsal taassup ya da yetersiz eşgüdüm ve işbirliği
sebebiyle kurumların ellerindeki istihbarî bilgileri zaman zaman
başka kurumlarla paylaşmaktan imtina ettikleri ifade edilmiştir.
Tecrübeleriniz ışığında güvenlik ve istihbarat alanındaki cari
kurumsal düzenin eksiklik ve zafiyetleri nelerdir? Bu zafiyetler
nasıl giderilebilir? Kurumsal yeniden yapılanma kapsamında güvenlik
ve istihbarat kurum ve kuruluşlarının görev ve teşkilatları ile bu
kurumlar arasındaki ilişkiler hakkındaki tavsiyeleriniz
nelerdir?
22) FETÖ mensuplarının, başta emniyet teşkilatı, yargı ve orduya
ait kadrolar olmak üzere,
bütün kamu kurumlarına sinsice sızdığı ve 15 Temmuz öncesinde bazı
birimlerde söz sahibi olduğu değerlendirilmektedir. İnanç, ibadet
ve vicdan özgürlüğü önündeki bazı engeller sebebiyle, insanların
dinî inançlarının icaplarını yerine getiremedikleri,
kendilerini
gizledikleri, bu sebeple kamu kurumlarına ancak takiyye yaparak
girebildikleri ve halk nazarında da bu tür bir usulün takip
edilmesinin belli ölçülerde kabul gördüğü, bu durumun FETÖ’nün
devlete sızmasını kolaylaştırdığı ileri sürülmektedir. Bu konudaki
düşünceleriniz nelerdir?
23) MİT’in 1990’lı yılların başından itibaren sivilleştirilmesinin
özellikle askerî istihbaratın toplanmasında zafiyete sebep olduğu
yönünde iddialar ileri sürülmektedir. Komisyonumuza beyanda bulunan
bazı eski Genelkurmay Başkanları MİT’in askerî yönetici ve
personelden tamamen arındırılmasının sakıncalarından söz etmiştir.
MİT’te tekrar askerî yönetici istihdam edilmesi, örneğin MİT
Müsteşar Yardımcısının bir asker olması önerisi hakkındaki
kanaatiniz nedir?
24) Yetkili makamlarda bulunduğunuz süre boyunca FETÖ’nün kayıt
dışı para kaynakları ve transferleri hakkında şüpheleriniz oldu mu?
Bu konunun araştırılması talimatı verdiniz mi? Ne tür bilgiler elde
ettiniz?
25) Bakan, Başbakan ve Cumhurbaşkanı olarak görev yaptığınız süre
zarfında FETÖ yapılanmasına karşı, birlikte çalıştığınız
Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan ya da Genelkurmay Başkanlarıyla
herhangi bir değerlendirmeniz oldu mu?
26) Darbe girişimleri, bürokratik makamların siyasi veya ideolojik
gayelerle sistematik olarak ele geçirilmesine yönelik faaliyetler,
kamu yetki ve otoritesinin usulsüz ve hukuksuz bir şekilde gasp
edilmesi ve siyaset ile kamu hayatına yönelik diğer gayrimeşru
müdahale teşebbüslerinin tekerrür etmesini önlemek bakımından,
bilgi, gözlem ve tecrübeleriniz ışığında; hukuk, eğitim, din-devlet
ilişkileri, güvenlik ve istihbarat gibi alanlarda alınması gereken
tedbirler ile kurumsal yeniden yapılanma önerileriniz nelerdir?
27) Komisyonumuzun çalışma alanıyla ilgili başkaca tespit ve
önerileriniz var mıdır?
NTV