Anasayfa /  Sağlık

Erken doğum tedavisi nasıl yapılır? Erken doğum tedavisi nedir?

Erken doğum tedavisi ile ilgili anne adaylar birçok konuyu merak ediyor. Erken doğum tedavisi nasıl yapılır? Erken doğum tedavisi nedir? gibi sorular ile ilgili tüm bilgileri Prof. Dr Ali Ergün açıkladı.

Abone ol
Abone ol 01 Haziran 2020 15:45

Erken doğum tedavisi ile ilgili anne adaylar birçok konuyu merak ediyor. Erken doğum tedavisi nasıl yapılır? Erken doğum tedavisi nedir? gibi sorular ile ilgili tüm bilgileri Prof. Dr Ali Ergün açıkladı.

İşte Prof. Dr. Ali Ergün'ün konu ile ilgili yaptığı açıklamalar:

Gebelik süresi, son adet tarihinin ilk gününden başlayarak hesaplanır, 9 ay 10 gün, 40 hafta veya 280 gün olarak belirlenir. Miadında doğumların %80’i, 39-41 hafta arası, %10’ar da 37-38 ve 40-42. Gebelik haftaları arasında olur.

Gebeliğin, 20- 37. Haftasından önceki doğumlara erken doğum denir. Tüm doğumların yaklaşık yüzde 10’unu oluşturur.  Gebeliğin 20-28. Haftasında doğanlara ağır preterm(erken) doğum denirken, 34-37 hafta arası olanlara geç preterm doğum denir. Geç preterm doğumlarda NICU(neonatal intensiv care unit, yeni doğan yoğun bakım ünitesi)’ya gitme oranı daha azdır. Erken doğumlar bebek ölümlerinin birinci nedenini oluşturur. Ayrıca spastik bebeklerin büyük bölümü de bilindiğinin aksine doğumda oksijensiz kalmadan değil erken doğumdur.

Erken doğumda bebeğin maruz kaldığı problemler şunlardır;

  • Akciğerlerde sürfaktan(akciğerin oksijen alışverişini yapabilmesi için yüzey gerilimini sağlar) yapımı tamamlanmayan olgularda, RDS(respiratuar distress sendrom)

  • İntrakranial kanama(beyin kanaması), yaşayan bebeklerde uzun dönemde spastisite olabilir.

  • NEC(nekrotizan enterokolit, barsaklarda doku ölümü ile giden iltihabi durum)

  • Retina(gözdibi) sorunları, görme kusuru ve körlük yapabilir.

Erken doğumun öngörü ve teşhisinde klasik yaklaşım olan hastaların şikayeti+vaginal muayene+NST ile teşhis yöntemi uygulanırsa, bu yöntemle erken doğum düşündüğümüz olguların  en az yarısı erken doğum yapmayacak vakalardır, yani %50 yanlış pozitif olur. Bu da yüksek oranda yan etkileri olan gereksiz tokoliz(rahim kasılmalarını durdurma) yapılmasına neden olur.  Ayrıca bu yöntemle erken doğum tanısı koyduğumuz olguların çoğunda, geç tanı nedeniyle,  tanı koyduğumuzda yapacak bir şey kalmamıştır. Erken doğumun erken tanısında en önemli üç kriter; hastanın öyküsü, vaginal ultrason ve fetal fibronektin testidir. Erken doğumda doğru ve etkili yönetim yapılabilirse bebeklerin ölme oranı yarıya iner ve yaşayanların sorunsuz olma oranı iki kat artar. Burada hedef;

  1. Erken doğumu öngörmek, şikayeti olan veya olmayan gebelerde yüksek risk faktörlerinin varlığı, vaginal muayene ile rahim boynu uzunluğunun ölçülmesi, erken doğumda ortaya çıkabilen fibronektin testinin yapılması.

  2. Erken doğum olasılığı yüksek olan gebelerde, bebeklerde akciğer gelişmesini artıran, betametazon iğnesi yapılır. Betametazon ayrıca, beyin kanaması ve NEC riskini de azaltır. Tam olarak etkili olabilmesi için yaptıktan sonra doğumun en az 48 saat geciktirilmesi gerekir. Bu arada erken doğumu ötelemek için tokolitik tedavi(rahim kasılmalarını durdurma) başlanır. Tokolitik tedavide amaç, betametazon için 48 saat süre kazanmaktır. Daha uzun süreli tedaviler yapılmaz. Eğer daha uzun süreli yapıldı ve başarılı olduğu düşünülüyorsa burada teşhis yanlıştır ve gereksiz yere tedaviyi sürdürmenin anlamı yoktur. Tokolitik tedavilerin anne ve bebek için ciddi yan etkileri olabilir ve “ne olur ne olmaz” diyerek gereksiz tedavi verilmemelidir.  Yanlış bir uygulama olarak çoğul gebelerde ve/veya önceden erken doğum yapmışlarda, bel-kasık ağrıları olanlarda “ne olur ne olmaz tedbir alalım” diye bu iğne yapılmaktadır. İğnenin etki süresi bir hafta için geçerlidir ve bu sürede doğum olmaz da takip eden süre içinde erken doğum olursa yeni bir iğne yapmak gerekir. Ancak bu tedaviyi birden fazla yaparsak bebekte beyin hücrelerinde apopitoz(hücre ölümü) riski artar ve bu tedaviyi sadece tek doz yapma şansımız olduğu için “ne olur ne olmaz” tedavisi yapılmamalıdır.

  3. Doğumun NICU(yoğun bakım ünitesi) olan bir hastanede yapılması bebeklerin şansını artırır. Bu nedenle anne karnında sevk çok değerlidir. Bebek doğduktan sonra, küvöz içinde bile olsa, bebeğin transportu bebek için ağır bir travma oluşturur.

  4. Doğum şekli 1500 gramdan daha küçüklerde(32 haftadan önce) sezaryen şeklinde diğerlerinde tıbbi duruma göre vaginal doğuma karar verilebilir.

Erken doğumların küçük bir bölümünde sebep rahim ağzı yetersizliğidir. Önceden genellikle ikinci üç aylık, genellikle ağrısız, düşük ve/veya erken doğum yapmış olmak bu grubu düşündürür. Böyle gebelerde, rahim boynu ölçümü de yapılarak, gebeliğin 14. Haftasından sonra serklaj(rahim ağzına dikiş koymak) iyi bir çözüm olabilir.  Bazen de bu olgular ağrısız kanama ile gelebilir veya bizim US ile muayenemizle rahim ağzında açıklık veya kısalmayı tespit edip acil serklaj yaparız. İyi ellerde ve doğru teknikle, bu olgular çok geç dönemde yakalansa bile %60 oranında başarı şansı vardır. Bu küçük grup dışında her erken doğum veya düşük tehdidi olan gebelerde serklaj yapılmaz ve yapılsa da erken doğum engellenemediği gibi anne için ciddi riskler doğurabilir. Bir diğer yanlış uygulama ise çoğul gebelerde rahim ağzına dikiş konmasıdır. Çoğul gebeliklerde düşük ve erken doğum riskinin artması tek kişilik olan rahim içinde birden çok kişi olmasıdır. Rahim ağzına dikiş koymak içerideki kişi sayısını azaltmaz. Çoğul gebeliklerde serklaj yapılması tam tersine erken doğum riskini 2.5 kat artırır. Kısacası gerçek rahim kasılmaları olduğunda dikiş kasılmaları önleyemez ve tam tersine rahim boynunu kesebilir, rahim içi iltihap riski artabilir ve hatta anne ölüm riskini artırır.

Erken doğumda erken tanı ve tedavi büyük önem taşır. Ülkemiz için düşünürsek, yılda 1 300 000 olan doğumların, %10’u, yani 130 000’i erken doğum olmaktadır ve bireysel değil kitlesel bir sorundur. Ancak her geçen yılda prematür bebeklerin yaşama oranı artarken yaşayanların sorunlu olma oranı azalmaktadır.

Son olarak yaygın olarak bilinen, sadece tarihi değeri olan, erken doğumu önlemek/azaltmak için yatak sitirahati yapmanın hiçbir kanıtlanmış yararı yoktur. Tam tersine, damar tıkanıklığı, akciğer veya beyine pıhtı atması, aşırı kilo alımı ve nihayet strese bağlı olarak erken doğum riskleri artar. “Ben annem beni 9 ay sırtının üstüne yatarak doğurmuş” dediğinizi duyar gibiyim. Anneniz yatmasa da erken doğum yapmayacaktı, bence bunu bilmeniz yeterlidir.

Sevgi ve saygılarımla.

 

 

Prof. Dr. Ali ERGÜN

Perinatoloji Uzmanı

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı

Yorumlar