Anasayfa /  Sağlık

En güzel ve anlamlı erkek bebek isimleri

Her anne-baba çocuğunuza en güzel ismi koymak ister. Biz de sizler için en yeni ve modern erkek bebek isimleri ve anlamlarını sizler için bir araya getirdik.

Abone ol
Abone ol 08 Kasım 2017 09:58

En güzel ve anlamlı erkek çocuk isimleri 2017! Her anne ve baba çocuklarına en güzel ve anlamlı isimleri vermek ister ve haklı olarak da çocuğuna koyacağı ismin anlamını öğrenmek istiyor ve koymak istedikleri isimlerin anlamını araştırıyor. Çocuklara koyduğumuz veya koyacağımız isimlerin anlamlarının, dinimize, örf ve âdetimize uygun olup olmadığını öğrenmek, uygun değilse, değiştirmek gerekir. Böylece isimlerin anlamlarını bilmek faydalı olur. Biz de en güzel ve anlamlı erkek çocuk isimleri haberimizde bebeğine isim arayışında olan ebeveynlere fikir verebilecek birbirinden güzel ve anlamlı isimlere yer verdik.



A

Acun: Sonsuz uzay içindeki gök varlıklarının tümü, dünya, evren

Afşar: Eli çabuk, çabuk iş gören, Oğuz Han'ın oğullarından birinin adı, Türkmenlerin bir boyunun adı.

Ağa: Büyük kardeş, ağabey, köy ve kasabalarda büyük toprak sahibi olan varlıklı kimse

Ağca: Rengi beyaza yakın, beyazca akça,

Aka: Büyük, saygıdeğer kimse,ağa

Akabey: Varlıklı kimse, ağa ve bey

Akad: Mezopotamya'da kurulmuş çok eski bir devlet, temiz ad, iyi ad

Akalp: Ak yiğit, ak er, temiz yiğit

Akan: Akıp gitmekte olan

Akarca: Akıp giden su, akan su, akarsu

Akarsel: Akıp giden sel.

Akata: Temiz ata, namuslu ata, lekesiz ata

Akay: Parlak ay, aydınlık, ışık ay, dolunay adam, erkek, kuzey Türklerinde erkek çocuklarından büyüğe verilen ad, ağa

Akba: Sazlık, bataklık, ağba

Akbaran: Ak güç

Akbatu: Temiz ve güçlü

Akbatur: Namuslu ve yiğit

Akcan: Temiz can

Akdemir: Dövme demir

Akdeniz: Ülkemizin güneyindeki deniz

Aker: Namuslu yiğit

Akergin: Ak ve olgun

Akgüç: Namuslu ve güçlü

Akgün: Aydınlık gün, mutlu gün

Akhan: Ak soylu han

Akın: Düşman ülkelerine yapılan saldırı

Akınalp: Akın yiğidi

Akıner: Ekın eri, akın yapan er

Akkor: Işık saçan aklığa varıncaya değin ısıtılmış olan, beyaz kor, beyaz ateş

Akköz: Ak renkte göz, ak kor

Akman: Lekesiz, temiz kimse, temiz ak, güzel, ak alımlı

Akmeriç: "Ak gibi Meriç" duru sulu meriç

Aköz: Özü ak, temiz,

Akpolat: Ak çelik, Manas Destanı'nda geçen bir ad

Aksan: Temiz, lekesiz ün

Aksel: Beyaz sel

Akşit: Işıklı yüz, aydınlık yüz, Güneş, gün yüzlü, kutlu, uğurlu

Aktan: Aydınlık sabah vakti, avlu, evin önündeki açıklık

Aktaş: Beyaz taş, kireçtaşı

Akün: Iyi ad, temiz ad, temiz ün

Alatan: Güneş'in doğuşundan önceki vakit

Alaz: Yanan ve ışık veren nesnelerin türlü biçimlerde de uzanan dili, yalaz, yalım alev

Alçın: Al, kırmızı, kırmızıya çalan küçük bir kuş

Algan: Ele geçiren, alan, kentleri, ülkeleri ele geçiren

Algın: Sevdalı, tutkun, aşık, güçlü, dolgun, keskin,güzel

Alhan: Al renkli prens

Alkan: Kızıl kan

Alkım: Yağmur sonu gökte beliren renkli görüntü, gökkuşağı

Alkın: Korkusuz, yiğit, kızıl kın

Ali: Yüce, yüksek, ulu. Hazret-i Muhammed aleyhisselamın damadı, dördüncü halife.

Alp: Yiğitler yiğidi yiğit, kahraman, bahadır, yürekli, babayiğit

Alpagut: Mal mülk sahibi, çiftlik sahibi, kurt seçkin yiğit

Alpağan: Yiğit

Alparslan: Yiğit arslan, kahraman aslan

Alpay: Yiğit Ay, yiğit ve Ay gibi güzel

Alpdemir: Yiğit ve demir gibi

Alpdoğan: Yiğit ve doğan kuşu gibi, yiğit ve yırtıcı, yiğit doğmuş olan, yiğit doğan

Alper: Yiğit er, yiğit kişi, babayiğit, yiğit erkek

Alperen: Yiğit ve ermiş kişi

Alphan: Yiğit han

Alpkan: Yiğit, yiğit kanlı, soyca yiğit olan

Alsan: Ünlen, san, al tanın

Altan: Kızıl şafak, kızıl tan, altın, Tatar hanlarına verilen bir unvan

Altaner: Kızıl tan eri, kızıl şafak yiğidi, altın renkli şafak

Altay: Altın, yüce dağ, Tiyanşan Dağları, Asya'da bir Türk budunu

Altuğ: Al renkli tuğ, kızıl tuğ, kızıl tuğlu

Altunç: Kızıl tunç

Altuner: Çok değerli kimse, altın yiğit

Anı: Yaşanmış olgulardan belleğin sakladığı her türlü iz, bir olguyu anımsatan şey, hatıra

Anıl: Sakin,ağır, amaç, her zaman an

Aral: Asya'da bir göl, iki şey arası iki şey arasındaki göl ya da deniz, sıra dağlar

Aran: Ova, kuytu, yer, sıcak yer, kışlak

Aras: Doğu Anadolu'da bir ırmak, Erzurum'a bağlı bir bucak, bulunulmuş mal

Arat: Yürekli kişi, yüreklilik

Arca: Çam, çam ağacı, temiz

Arda: Sonra gelen, öndekinden sonra, yere dikilen nişan değneği, ardıl Meriç Irmağı'nın Edirne yöresinde sağdan aldığı en önemli kolun adı, Arda Çayı, Uygur yazıtlarında da ad olarak geçer.

Arhan: Temiz han, temiz yönetici, yiğit han.

Arı: Katışık olmayan, temiz, çiçeklerden bal yapan, iğnesiyle sokan böcek,

Arıca: Temizce arı gibi

Arıcan: Temiz kimse

Arıkan: Saf kan, temiz kan, soylu kan

Arman: Dürüst ve temiz kişi

Arın: Temiz arı, saf, katışıksız, tertemiz ol, arılaş

Arınç: Erinç, huzur, barış

Arkan: Arı kan, temiz kan, soylu kan

Arkın: Arkada, geride olan, ağır, yavaş, sakin dingin

Arkut: Temiz ve uğurlu arı ve kutlu

Armağan: Birine karşılıksız olarak verilen ödül

Arman: İstek, amaç, dürüst, temiz insan, arı insan

Arslan: Aslan

Artun: Kendine güvenen, onurlu, ağırbaşlı

Aşkın: Çok, fazla, üstün, üzüm bağ ve asmalarında yeni göğeren dallar, dalların ucundaki yapraksız, meyvesiz uzantılar

Ata: Baba, dede,soyun büyüğü.

Atabey: Saygıdeğer kimse, Seçuklular döneminde bir ünvan

Atacan: Hoşgörüsü olan kimse, babacan

Atahan: Büyük yönetici, ata durumundaki han

Atak: Atılgan yiğit, yürekli

Atakan: Atalardan gelen kan

Atalay: Benim atam

Ataman: Ata, ata kişi, başkan bağbuğ

Atıl: İleri doğru fırla

Atılgan: Güçlüklerden ve tehlikelerden yılmayarak daima ileriye atılan, girişken, tez canlı

Ayaz: Duru ve dingin havada çıkan kuru soğuk, bulutsuz ve Ay ışıklı gecede Çıkan soğuk

Aybars: Ay gibi güzel, pars gibi yırtıcı, (Hun İmparatoru Attila'nın amcasının adı)

Ayberk: Ay kadar güzel olan

Aybora: Ay kadar güzel, fırtına kadar yıkıcı, Ay ve fırtına

Aydın: Okumuş, bilgili görgülü ve aydınlık kimse, ışıklı, parlak, kutlu, uğurlu, aydınlık, Ay ışığı bulunan gece, Ege Bölgesi'nde bir il

Ayhan: Oğuz Han'ın oğlu

Aymete: Ay ve Hun İmparatoru Mete'den oluşmuş bir ad

Aypolat: Ay gibi güzel ve polat gibi sağlam

Aytun: Ay ve gece, Aylı gece

Aytuna: Ay gibi güzel ve Tuna Irmağı gibi görkemli

Aytunca: Ay gibi güzel ve Tunca Irmağı gibi görkemli

Aytunç: Ay gibi güzel ve tunç gibi sağlam

Azrak: Çok az bulunur, değerli

Âbidin : İbadet edenler kulluk yapanlar.

Adnan : Üstün insan.

Affan : Çirkin şeylerden kaçınan, iffetli, namuslu.

Âgah : Bilgili, basiretli, haberdar, uyanık.

Âhi : Arkadaş, dost, cömert, yiğit.

Ahmed : Çok övülmüş, beğenilmiş.

Alican : Cana yakın, kanı sıcak, candan.

Âlişan : Şan ve şerefi yüce olan.

Alişir : Aslan Ali.

Alpaslan : Korkusuz, yiğit, güçlü, kuvvetli.

Alper : Cesur asker, yiğit asker.

Alperen : Hem din adamı hem komutan olan yiğit.

Altemur : Demirin korlaşmış kırmızı hali.

Âmir : İmâr eden.

Ammâr : Bir yeri bakımlı hale getiren.

Aşkın : Aşmış, ileri, üstün, seçkin.

Ata : Baba, dede, yaşlı, tecrübeli, bilgili.

Atalay : Tanınmış, ünlü.

Atâullah : Allah’ın hediyesi, ihsanı, lütfu.

Avşar : İşi hemen yapan.

Aykan : Kanı parlak ve canlı.

Aykut : Armağan, mükafat, ödül.

Aytekin : Ay gibi tek ve biricik olan, çok değerli.

Ayvaz : Koca, eş.



Bahadır: Yiğit, batur

Balamir: M.Ö. 475 yıllarında Don Irmağı'nı geçerek Rusya'yı alan, Tuna kıyılarına dek dayanan bir Türk hükümdarı

Balkır: Işıl ışıl parıldar, ışık saçar

Baran: Durağanlığı harekete çeviren etken, direnci kıran ya da Direnç doğuran özellik, güç, ulu, yüksek

Baranalp: Güçlü yiğit

Baransel: Güçle ilgili, güçlü sel

Barçın: Süslü ipekli kumaş

Barın: Güç, baran; Moğol döneminde Orta Asyada'ki büyük Türk boylarından birinin adı

Barış: Savaştan ya da dargınlıktan sonra, iki yanın uzlaşması, anlaşması

Barkın: Görmek, gezmek ereğiyle yolculuklar yapan kimse, gezgin

Barlas: İyi savaşa, savaşçı yiğit

Bartu: En eski Türk hanlarından birinin adı

Bartunç: Güçlü tunç

Başar: Gereken biçimde bitir, yapacağın işte başarıya ulaş

Başaran: Yapacağı işte başarıya ulaşan, işi gereken biçimde bitiren Ereğine ulaşan

Başer: Başta gelen kimse, başta gelen er

Başhan: Hanların başı

Batı: Güneş'in battığı yön

Batıbek: Batı beyi

Batıhan: Batının sultanı, hanı

Batu: Güçlü, yiğit, alp, güneşin battığı yön

Batuhan: Bkz. Batuğhan

Batur: Alp, yiğit, yürekli, bahadır

Baturalp: Yürekli yiğit, yiğitler yiğidi

Baturay: Hem yiğit hem Ay gibi olan

Baybars: Eskiden Türklerin besledikleri bir tür küçük kaplan; çok zengin ve kaplan gibi yiğit Türk Memluk İmparatorluğu'nun dördüncü sultanının adı

Baybora: Hem zengin hem fırtına gibi

Bayhan: Zengin han

Baykal: Yaban atı, Moğolistan'da büyük bir göl, deniz

Baykam: Sağaltman, sağlığa kavuşturan kimse

Baykan: Soylu kimse, zengin ve soylu

Baysal: Kavgası dövüşü olmayan ortamın hali, dirlik düzenlik bolluk durumu

Baysan: Varlıklı ve ünlü

Bediz: Açık, belli, görünen. 2.Süs

Beha: Ender, zor bulunan

Behir: Deniz

Beker: Güçlü, kuvvetli

Bekir: Sabah erken kalkan.

Bektürk: Türk geleneklerine güçlü bir şekilde bağlı olan

Bener: Kendisinin koruyucu olduğuna inanan kişi

Beran: Koç başı

Berdan: Eşitliği sağlayan kimse

Berge: İz

Bergin: Güçlü, kuvvetli

Berhan: Sağlam, güçlü kan 2.Güçlü komutan

Berk: Sert, sağlam, katı 2.Yıldırım

Berkal: Sağlam, güçlü, sert ol

Berkan: Parıldayış, şakıma

Berkant: Bozulamaz yemin 2.Sağlam, güçlü 3. Orta Asya'da sıradağlar

Berkay: Güçlü ve ay gibi

Berke: Kamçı, kırbaç

Berker: Güçlü, sağlam erkek

Berkin: Çok kuvvetli 2.Pekiştirilmiş

Berkkan: Geçmişi sağlam olan kimse

Berkman: Kişiliği sağlam olan kimse

Berksan: Adı, sanı sağlam bilinen

Berksay: Sert kaya

Berktan: Tanyeri gibi güzel ve güçlü

Bertan: Tan yeri gibi güzel ve güçlü kimse

Bilal: Suyla ıslatan; ıslaklık

Bilan: Değerli taşlarla süslenmiş kılıç kemeri

Bilge: Bilgi dağarcığı ile yücelmiş kimse. 2.Göktürk hakanı

Bilgealp: Bilgili ve cesur kişi

Bilgekağan: Bilgili ve savaşçı kişi

Birant: Yemin, tek ant

Bircan: Yekvücut

Birkan: Aynı kandan, aynı soydan olan

Birol: Bir tane olan

Boğaçhan: Efsaneleşmiş Türk kahramanı. dede Korkut Öykülerinde adı geçen yiğit

Bolat: Çelik gibi sert

Bora: Yağmur getiren fırtınalı sert rüzgar

Borahan: Sert hakan

Boran: Rüzgar şimsek ve gökgürültüsü ile ortaya çıkan sağanak yağışlı hava olayı

Buğra: Erkek deve

Buğrahan: İlk İslam devletlerini kuran Türk hükümdarlarından bazılarına verilen ad

Bulut: Havadaki su buharının yükselip yoğunlaşmasıyla oluşan su damlacıkları birikintisi

Burak: Hazret-i Muhammed aleyhisselamın Miraç'da bindiği atın ismi

Burhan: Bir şeyi ispat etme aracı, kanıt

Burkay: Buruk ay

Büke: Pehlivan 2.Bilgili, zeki kişi 3. Ejderha

Babacan : Cana yakın, güvenilir, anlayışlı.

Baha : Değer, kıymet, zariflik, üstünlük.

Bahadır : Yiğit, cesur, kahraman.

Battal : Kahraman, cesur, çok büyük.

Batu : Güçlü, kudretli.

Bedir : Dolunay. Ayın ondördü gibi güzel.

Behcet : Sevinç, güler yüzlü, şirin.

Behlül : Çok gülen, hayır sahibi, cömert.

Behnan : İyi huylu, güler yüzlü, herkesçe sevilen.

Behram : Merih yıldızı.

Behzat : Soyu güzel, doğuştan asil.

Bekir : İlk çocuk. Genç, taze.

Bektaş : Akran, eş.

Bera : Fazilet, meziyet sahibi.

Berkan : Şakıyan, parıldayan.

Berkin : Güçlü, sağlam.

Beşer : İnsan.

Beşir : Müjdeleyen. Güler yüzlü.

Bilal : Su.

Bilgehan : Derin bilgi sahibi hakan.

Bişr : Güler yüzlü.

Buğra : Erkek deve, hindi, aslan.

Burak : Peygamber efendimizin Miracda bindiği at.

Burhan : Delil, sağlam delil, hakkı bâtıldan ayıran.

Bülent : Yüksek, yüce, uzun.



Calp: Güçlü

Can: İnsanın kendi varlığı, yaşam, birey kişi, ruh, güç kuvvet

Canberk: Sert kişi, sağlam kişi, canı sağlam

Caner: Yürekten sevilecek kimse

Cankat: "Cana can kat katmak"tan buyruk, ailemize can katasın

Cankut: Kutlu kimse, uğurlu can

Canpolat: Canı polat gibi sağlam, canlı, çelik gibi kimsel

Cantekin: Biricik can, can şehzade

Ceyhun: Orta Asya'da bir ırmak

Coşku: Olağanüstü bir biçimde kendini gösteren duygu yükselmesi, heyecan

Cafer : Çay, dere, küçük akarsu.

Câbir : Cebreden, zorlayan, galip gelen.

Can: Ruh. Aziz, sevgili. Gönül.

Candar : Silahlı asker.

Caner : Can dostu.

Canib : Yan, taraf, yön.

Cârullah : Allah’a yakın olan, Allah dostu.

Celâl : Azamet, şeref, kemal ve ikram sahibi.

Çelebi : Efendi, görgülü ve ince insan.

Cem : Hükümdar, şah.

Cemal : Yüz güzelliği

Cemaleddin : Dinin güzeli, dinin cemali.

Cemali : Yüzü güzel olan, güzellik sahibi.

Cenab : Büyük, şerefli

Cerrah : Ameliyat yapan, operatör.

Cevat : Çok cömert, eli açık, çok ihsan eden.

Cevdet : Güzel, kusursuz, cömert, olgun.

Cevheri : Cevher sahibi.

Cezmi : Azimli, kararlı.

Cihad : Din uğrunda düşmanla ve nefsi ile savaşan.

Cihangir : Cihanın büyük bir bölümünü ele geçiren.

Civan : Genç, taze, delikanlı.

Cihanşah : Dünyanın padişahı.

Cübeyr : Küçük kahraman, küçük yiğit.

Cüneyt : Küçük asker, askercik.

Ç 

Çaba: Bir işte iyi bir sonuca ulaşmak için harcanan güç

Çağ: Başı ve sonu belli olan ve bir özellik taşıyan, kimi zaman birkaç

Çağan: Mutlu gün, bayram

Çağatay: Cengiz Han'ın oğlu

Çağdaş: Aynı zamanda yaşayan, çağımıza uygun, çağımıza yaraşır

Çağlar: Çağıl çağıl akar, çağıldar, çağlayarak akar

Çağlayan: Bir akarsuyun yükseklerden köpürerek düştüğü yer, çavlan

Çağman: Çağdaş kimse, çağın insanı

Çağrı: Birini bir yere çağırma işi, çağırma, yırtıcı bir kuş

Çakır: Doğan ya da atmacaya benzeyen bir avcı kuş, ela gözlü kimse

Çelik: Su verilip sertleştirilen demir, polat

Çetin: İstenilen yola getirilmesi, elde edilmesi zor, güç olan, Kolay olmayan, sert, sarp

Çetinalp: Zorlu ve yiğit, sert yiğit

Çevik: Kolaylıkla, çabuklukla davranan, hareketleri hızlı, canlı

Çınar: Boyu otuz metreyi bulan, uzun yıllar yaşayan, geniş yapraklı ağaç 



Dalan: Dal gibi olan, dal gibi ince yapılı

Demir: Yeraltından çıkarılan, türlü iştekullanılan dayanıklı bir maden, bu madenden yapılmış olan

Demiralp: Demir gibi sağlam yiğit

Demiray: Demir gibi sağlam ve Ay gibi güzel

Demircan: Demir gibi sağlam kimse

Demirkan: Sağlam ve güçlü kan

Deniz: Yeryüzünün büyük bölümünü kaplayan çok geniş ve tuzlu su

Denizhan: Ünlü Oğuz Destanı'na göre, Oğuz Han'ın altı çocuğundan En küçüğü,

Deren: Tırmık da denilen bir tarım aracı; ekini biçip toplayan, derleyen

Derin: Dibi, yüzeyin ya da ağzından uzak olan, çok içten gelen ve içe işleyen kendi türünde son derecesine ulaşmış, derinliği olan

Devrim: Kısa zaman içinde gerçekleştirilen ve olumlu yönde önemli niteliksel Değişimlere yol açan haraket

Dikmen: Koni biçiminde sivri tepe, dağların en yüksek yeri, doruk, dik, Yerdeki orman, yayla, dikilerek oluşturulan ağaçlık, çam ve başka Ağaçların gövdeleri, dik olan yer

Dilmen: Dil bilen kimse, dilci

Dinç: Sağlık durumu iyi, güçlü, gücü yerinde, canlı

Dinçalp: Güçlü yiğit, güçlü ve yiğit

Dinçer: Güçlü er, güçlü kimse

Dinçtürk: Sağlıklı, sağlam Türk, güçlü Türk

Diren: Karşı koy, dayan, harmanda sapları yaymaya yarayan, uzun çatallı, ağaçtan yapılmış bir tarım aracı

Dirlik: Düzen içinde mutlu yaşam, mutluluk, sevinç, iyi geçinme, erinç

Doğa: Kendiliğinden var olan, canlı, ve cansız nesnelerden oluşan, Kendini sürekli olarak değiştiren varlığın tümü, tabiat

Doğan: Küçük kuşlarla beslenen, ava alıştırılarak kuş avında kullanılan, Akdoğan, çakırdoğan, aladoğan gibi türleri olan bir kuş, şahin

Doğanalp: Şahin ve yiğit yiğit kimse

Doğanay: Ayın ilk günlerinde Ay, yeni Ay (ayın ilk günleri doğan çocuklara verilir

Doğu: Güneş'in doğduğu yönden

Doğuer: Doğu yiğidi

Doğuş: Doğma, doğma biçimi, yaradılış

Dolun: Dolgun, dolarak biçimi yuvarlaklaşmış, ayın ondördü

Dolunay: Yuvarlaklaşmış ay, dolgunlaşmış Ay, Ay'ın on dördü Çok güzel kimse, Ay gibi kimse

Dora: Doruk

Doruk: Dağların, tepelerin en yüksek noktası, tepe

Durukan: Temiz kan, saf kan

Dâhi : Üstün zekalı, son derece zeki, anlayışlı.

Dâi : Dua eden, duacı, hak dine çağıran.

Dânâ : Çok bilen, bilgili.

Daniş : Bilgi, bilme, biliş, ilim.

Danişmend : Bilgili, âlim.

Dâver : Doğru ve insaflı olan, âdil hükümdar.

Derviş : Allah için alçak gönüllüğü kabul eden.

Dilhan : İçten, gönülden söyleyen.

Dilaver : Yiğit, yürekli, erkek.

Doğan : Atılgan ve yiğit.

Dülger : Marangoz.



Ediz: Değerli, ulu, yüce, yüksek

Efe: Özellikle Batı Anadolu yiğidi, yiğit, zeybek, ağa, ağabey, kabadayı

Efekan: Yiğit bir soydan gelen

Ege: Ulu, büyük, Türkiye ile Yunanistan arasındaki denizin adı

Egemen: Yönetimini kendi gücüyle, dışardan denetime bağlı kalmadan Sürdüren, üstün, sözünü, geçiren

Ekin: Tahılın tohum olarak tarlaya atıldığı andan başlayarak harman Oluncaya değin aldığı duruma verilen ad

Emre: Dost, arkadaş, sevdalı, tutkun, ünlü, Türk ozanı Yunus'un adlarından biri

Engin: Yüksek olmayan, düzey bakımından düşük, denizin, karasularından Uzakta bulunan geniş bölümü, ucu bucağı görünmeyecek denli geniş

Eralkan: Al kanlı yiğit

Eralp: Yiğit erkek, yiğit kimse, yiğitler yiğidi,

Eraltay: Altay dağlarından gelmiş yiğit

Eray: Ay gibi yiğit

Erberk: Sağlam, yiğit, sert yiğit

Erbuğ: Yiğitler başı, komutan

Erdağ: Dağ gibi er, dağ gibi yiğit

Erdem: İyiliksever, acıma, alçakgönüllülük gibi övgüye değer niteliklerin genel adı

Erdin: Ereğine ulaştın; Allah yolunda ermiş duruma geldin, olgunlaştın Yetiştin

Erdinç: Dinç yiğit

Erek: Ulaşılmak istenen, ardından koşulan şey, amaç, erişilmek İstenen sonuç

Erez: Buğday ve arpa tarlalarında yetişen deliceotu da denilen bir bitki

Ergin: Olmuş, olgunlaşmış yetişmiş

Ergün: Erken doğan güneş, yumuşak, uysal, sulu sepken, sulu kar

Erim: Bir şeyin erişebileceği uzaklık, muştu, iyi bir şeye işaret olan durum, sevgi

Erinç: Mutluluk içinde yaşama, dirlik

Eriz: Yiğidiz, erkeğiz, er izi, er yolu

Erk: Yaptırma gücü, güç sözü geçerlilik

Erke: İşe çevrilebilen güç,

Erkmen: Güçlü kimse, güçlü erkek, sözü geçen kimse

Erkut: Uğur getiren yiğit, uğurlu yiğit

Erman: Er kişi, yiğit kişi

Erol: Yiğit ol, erkek ol, er ol

Ersan: Yiğit ünlü, er sanlı

Ersin: "yiğitsin" "erkeksin" erişsin, ulaşsın, gelişsin, yetişsin, olgunlaşsın

Ertan: Güneş'in doğma zamanından az önce, şafaktan önce

Ertaylan: Yiğit ve uzun boylu kimse

Ertekin: Yiğit ve tek, yiğit ve biricik, biricik yiğit, yiğit prens.

Erten: Erkek tenli

Ertürk: Yiğit Türk, erkek Türk

Eryiğit: Yiğit erkek

Esen: Hiçbir sayrılığı, hiçbir sakatlığı olmayan, sağlık ve mutluluk içinde olan sağlıklı

Esener: Sağlıklı yiğit

Esentürk: Sağlıklı Türk

Eser: Yel, sert esen yel; esme işini yapar, esinti olur yel olur

Esmen: Esen yel gibi kimse

Eti: M.Ö. 1900-1200 yılları arasında Anadolu'da büyük bir Uygarlık kurmuş olan Orta Asyalı bir ulus

Evre: Bir olayda birbiri ardınca gelen değişik durumların Her biri, alınan yol aşama

Evren: Var olan her şey, bütün varlıkların oluşturduğu bütün, kainat, dünya

Evrim: Ağır ağır ve kendiliğinden olan değişim, kendiliğinden gelişme

Ezgü: İyi kimse

Ecehan : Hanların başı.

Ecmel : En güzel, en yakışıklı.

Ecvet : En cömert, varını yoğunu dağıtan. En iyi olan.

Ede : Ata, büyük kardeş, ağabey.

Edhem : Kara donlu, yağız at.

Efe : Batı anadolu yiğidi, zeybek.

Efken : Atıcı, yıkıcı.

Eflah : Tamamiyle kurtulan, en çok talihe kavuşan.

Ekmel : En olgun, mükemmel.

Ekrem : Çok cömert, iyiliksever, keremi lütfu çok olan.

Elvan : Renkli, renk renk.

Emced : Çok şerefli, ve haysiyet sahibi.

Emir : Bir kavmin, şehrin başı, reisi.

Emre : Aşık, dost, abi. Beylerbeyi.

Enes : İnsan.

Engin : Uçsuz bucaksız deniz.

Enver : Çok nurlu, çok ışıklı, çok parlak, çok güzel.

Ercümend : Muhterem, şerefli, itibarlı.

Erdem : Fazilet.

Ergün : Sert başlı, oynak ve hızlı giden at.

Erhan : Yiğit hakan.

Erkam : Rakamlar, isimler.

Erkan : Esaslar, direkler, reisler.

Erkin : Bağımsız hareket eden.

Erman : Arzusu, isteği olan.

Erol: Sözünde duran er.

Ertuğrul : Temiz, yürekli, doğru insan.

Esat : Çok uğurlu ve mutlu.

Esed : Aslan, gazanfer, cesur.

Esved : Siyah, esmer.

Eşref : En çok şerefli, itibarı en çok yüksek olan.

Etem : Kusursuz, noksansız.

Evran : Baht, büyük yılan.

Eymen : Daha uğurlu, çok talihli, hayırlı. Sağ taraftaki.

Eyüp : Tevbe eden, hatalarına pişman olan.

Ezrak : Mavi, gök renkli. Su gibi saf ve temiz olan.



Fatih: Fetheden

Ferdi: Bireysel, tek başına.

Ferhan: Sevinç, neşe. İyi haber karşısında verilen ödül. Güçlükleri aşıp bir yeri ele geçirme.

Feridun: Tek başına, eşsiz.

Ferit: Sıralanmış inci taneleri. Tek başına. Emsalsiz.

Feyyaz: Berekeli, gür, verimli. Eli açık.

Fırat: Bir nehir adı. Türkiye'den geçip Basra'ya dökülür.

Furkan: İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki herşeyi gösteren.

Fazlı : İyilik, fazilet, erdem, lütuf.

Fahreddin : Dinin büyüğü, dinde övülmeye layık.

Fâlih : İsteğine kavuşan, başaran. Çiftçi.

Faris : Yiğit, mert, binici, at yetiştiricisi.

Faruk : Hak ile bâtılı ayıran.

Fasih : Güzel, düzgün ve açık konuşan.

Fatih : Fetheden, zapteden, aşan.

Fatin: Zeki, anlayışlı.

Faysal : Kesin hüküm vereni. Keskin kılıç.

Fazlullah : Allahü teâlânın lütfu. Üstün ve değerli

Feda : Kurban olma, gözden çıkarma.

Fedai : Canını esirgemeyen, can vermeye hazır.

Feramuz : Şanlı, şerefli, ün kazanmış.

Feramuş : Hatırdan çıkan, unutulan.

Ferhan : Sevinçli, neşeli, ferahlı, şen, memnun.

Ferhat : Sevinç, neşe sahibi.

Feridüddin : Dinin en üstünü.

Feridun : Tek, eşi ve benzeri olmayan, kıymetli cevher.

Ferman : Emir. Padişahların tarafından verilen emir.

Ferruh : Uğurlu, mübarek, yüzü nurlu, aydın.

Fettah : Fetheden, her türlü müşkülleri kolaylaştıran.

Feyyâz : Feyz, bereket ve bolluk veren.

Feyzullah : Allahü teâlânın feyzi.

Fuat : Kalb, gönül.

Furkan : İyi ile kötü, doğru ile yanlış arasındaki farkı gösteren.

Fuzuli : Fazla, anlamsız, yersiz.



Gediz : Su birikintisi, gölcük, Ege Bölgesi'nde bir akarsu; adını bu akarsudan alan bir ilçe

Gencer: Delikanlı, genç yiğit bkz. Gençer

Genç: Yaşı ilerlememiş olan, yaşlı olmayan, canlı, dinç

Gençalp: Genç yiğit

Gençer: Delikanlı, genç yiğit

Geray: Açık maviye yakın, gök rengindeki Ay

Giray: Uygun, yaraşır, eski Kırım hanlarının ünvanı

Girgin: Herkesle çabucak ahbaplık, yakınlık kurabilen, sokulgan kimse

Gökalp: Gök gözlü yiğit

Gökay: Mavi Ay; gökyüzündeki ay

Gökberk: Mavi ve gözlü ve sert

Gökdeniz: Mavi deniz

Göker: Gökyüzünün yiğidi, gök yüzlü erkek, mavi gözlü kimse

Gökhan: Oğuz Han'ın oğlu

Gökmen: Mavi gözlü ve sarışın kimse

Göksagun: Mavi gözlü hekim

Göksel: Gökyüzüyle ilgili

Göktan: Mavi şafak, mavi tan

Göktuna: Mavi Tuna

Göktunç: Mavi gözlü ve tunç gibi

Göktürk: 552-745 yılları arasında Orta Asya'da hüküm süren, Bumin Han'ca kurulmuş olan Türk devleti ve bu devletin halkından olan kimse

Gönen: Mutlu ol, sevin

Gönenç: Varlık, bolluk, mutluluk, sevinç

Görkem: Gösteriş, görünüş, gürbüz, iyi gelişmiş, göz alıcı ve gösterişli olma hali, göz alıcılık, gösterişlilik

Görkmen: Alımlı, yakışıklı yiğit, görkemli erkek

Güçlü: Dayanıklı, zorlu, gücü olan, kuvvetli, sözü geçer

Güçlüer: Dayanıklı, zorlu yiğit, güçlü yiğit, sözü geçer yiğit

Güçlütürk: Dayanıklı, zorlu Türk, kuvvetli Türk

Gültekin: Tek gül, biricik gül, gül gibi güzel ve tek, gül şehzadesi

Gün: Güneş'in yeryüzüne saçtığı ışık, gündüz, güneş

Günal: Kırmızı Güneş, al Güneş

Günalp: Güneş gibi ve yiğit

Günay: Güneş ve ay, güneş gören yer, güney

Günberk: Güneş gibi yakıcı ve sert

Gündoğan: (Güneş doğarken doğan çocuklara konulan adlardan) Doğan güneş, doğan gün

Gazanfer : Yiğit, aslan gibi cesur.

Gazi : Savaştan sağ dönen.

Gevheri : Pırlanta gibi temiz insan.

Gıyas : Yardım eden.

Giray: Kırım hanı.

Gürbüz : Toplu, güçlü dinç erkek.



Hakan: Eskiden Türk imparatorlarına verilen unvan. Kağan

Hansoy: Han soylu, bey soyundan gelen

Heper: Bütünüyle yiğit, hep yiğit, her zaman yiğit

Hınçal: Öcünü onda koyma, öcünü al, öç al

Habbab : Seven, sevgili, dost.

Habil : Yumuşak ve temiz huylu.

Hacib : Kapıcı, kapıcı başı.

Hafi : Güler yüzlü, çok ikramcı, gizli.

Hafid : Torun.

Hakan : Türk hükümdarı.

Hakem : Hüküm veren.

Haki : Hikaye eden, anlatan.

Hakkı : Doğru olan, irfan sahibi, insaflı.

Haldun : Devamlı yaşlanıp ihtiyarlamayan.

Halife : Birinin yerine geçen .

Halil : Dost, sevgili, samimi dost, içten arkadaş.

Haluk : İyi ve güzel huylu, geçim ehli, İslama yakışır.

Hamdullah : Allahü teâlâya hamd eden.

Hammâd : Çok hamd eden, çok dua eden.

Hamza : Aslan, heybetli, azametli.

Han : Hakan veya hakana bağlı hükümdar.

Hanefi : İstikamet üzere olan.

Hani : Yumuşaklık ve vakar sahibi.

Hasan : Güzel, iyi, hoş.

Haseki : Hükümdarların hizmetlerine tahsis edilen zat.

Hasibi : Cömert, hayırhah.

Hasin : Kuvvetli, sağlam, muhafaza eden.

Hâtem : Mühür, üstü mühürlü yüzük, en son.

Hattâb : Çok güzel konuşan ve nasihat eden.

Hatip : Hitabeden, güzel söz söyleyen.

Hayali : Hayal eden.

Haydar : Aslan, cesur, yiğit, kahraman.

Hayrani : Hayran olan.

Hayreddin: Dinde hayırlı kimse, dinin hayırlısı.

Haşim : Ezen, parçalayan. Hürmet ve ikram eden.

Haşmet : Heybet ve ihtişam sahibi. Tevazu gösteren.

Hazım : ihtiyatlı, basiretli, gözü açık, hazımlı.

Hızır : Yeşil.

Hicabi : Mahcup, utangaç, hayalı, edepli, terbiyeli, iffetli.

Hilmi : Yumuşak huylu, sabırlı, vakarlı, sakin.

Himmet : Lütfeden, gayret eden.

Hişam : Haya eden, utanan.

Hud : Büyük, çok hürmet eden.

Hulusi : Halis, saf, samimi, candan, içi temiz.

Hurşid : Güneş.

Huzeyfe : Küçük testici, çömlekçi çırağı.

Hüccet : Senet, vesika, delil.

Hüdâvendigâr : Hükümdar, sultan, âmir, hâkim.

Hüdayi : Hüdânın kulu.

Hümayun : Mübarek, mutlu, padişaha olan.

Hüsameddin : Dinin keskin kılıcı.

Hüseyin : Küçük güzel.

Hüsrev : Padişah, hükümdar, sultan.



Ilgar: Akın

Ilgaz: Çankırı-Kastamonu arasında, Batı Karadeniz Bölgesi'nin en yüksek dağlar topluluğu

Işın: Bir ışık kaynağından çıkan ve uzayıp giden ışık çizgisi

Işıner: Işın saçan yiğit

Işıtan: Aydınlatan, ışık veren

İ 

İçöz : İçi özü olan

İlbay: Bir ilin, bir obanın yöneticisi

İlbey: Ülkenin beyi, Orhan Gazi döneminde bir salla Rumeli'ye geçen Türk savaşçılarından, Rumeli de bir çok yeri alan kişi

İlbilge: Ülkenin, yurdun bilgesi

İldeniz: Ülkenin, yurdun denizi

İlkan: İran'da İlhanlılardan sonra kendi adıyla bir devlet kuran Türk

İlke: (İlk çocuk için) kendisinden vazgeçilmeyecek ana düşünce, Uyulması gereken davranış kuralı

İlker: (Doğan ilk erkek çocuk için) birinci yiğit, ilk yiğit, ilk erkek

İlkut: Kutlu ülke, kutlu yurt

İltan: Ülkenin ışığı

İltay: Ülkenin yavrusu, çocuğu

İltekin: Ülkenin şehzadesi

İlter: Yurdu koruyan, yurdu savunan, yurdu kayıran, ülkesever, yurtsever

İlteriş: Ülkeyi derleyip toplayan

İmge: Düş, görüntü, tasarım

İmre: Dost, arkadaş, ağabey

İmren: ("İmrenmek"ten buyruk) beğenilen bir şeyin benzerini edinme İsteği, imrenme

İnal: Güvenilir arkadaş, inanılır kimse, dost, inanca veren, inanılan, şehzade, prens, han

İhsan : Hakkından fazlasını veren.

İhvan : Sadık, samimi, candan dost.

İkrime : Kerem sahibi, cömert.

İlhami : İlham sahibi.

İlker: İlk erkek çocuk.

İmadeddin : Din direği, devleti ayakta tutan.

İmam : Nümune, rehber, önder, başkan.

İnayetullah : Allah’ın lütfu, ihsanı.

İslam : Müslüman, Hakka teslim olan.

İsmâil (İb): Allahü teâlâya çok ibadet eden.

İzzet : Değer, şeref, kudret, hürmet ve ikram sahibi.

K

Kağan: Hanlar hanı, hakan, han, Orta Asya'da eskiden Moğol İmparatorlarına verilen unvan, İmparator

Kanat: Kuşların ve uçucu böceklerin uçmalarını sağlayan organları

Kandemir: Sağlam kan, kanı sağlam olan kimse, sağlam demir

Kaner: Kanlı yiğit

Kansu: Çerkez Memluk beyi, Çin'de bir il, Memluk Sultanlığının son Çerkez Sultanı

Kaplan: Hindistan ve Afrika ormanlarında yaşayan, aslan büyüklüğünde, Postu çizgili, kedigillerden yırtıcı, güçlü bir hayvan

Karaca: Geyik türünden, boynuzları küçük ve çatallı bir av hayvanı, Dağ keçisi, yaban keçisi, eti yenen bir kuş, (mecaz olarak)

Karan: Karanlık

Kartal: Kızıl kara tüylü, güçlü kıvırcık gagalı, iri ve güçlü, yıryıcı bir kuş

Kaya: Büyük ve sert taş kütlesi, pek sert

Kayatürk: Kaya gibi sağlam ve sert Türk

Kayı: Osmanlıların kökeni olan Oğuz boylarından birinin adı, sağlam, sert, güçlü, sağanak, bora

Kayıhan: Güçlü kağan, sert han, sağlam han

Kayra: Allah yardımı; Allah’dan ya da büyük bir kimseden gelen iyilik, kayırma, yardım, destek

Keskin: Çok kesici, iyi keser, çok sert, çok etkili

Kıraç: Su bulunmayan toprak, kurak toprak, verimsiz toprak

Kıvanç: Mutlu bir olgudan duyulan şey, sevinç öğünç

Koçer: Koç yiğit, yiğitler yiğidi

Koçhan: Yiğit kağan

Konur: Kumral, kestanerengi, açık sarı, boz ile sarı arası, (renk) süslü, çalımlı, kimseyi beğenmeyen, gururlu, kahraman, yiğit

Konuralp: Yiğitler yiğidi, onurlu yiğit

Kor: İyice yanarak içine, özüne değin ateş olmuş kömür ya da odun parçası, (mecaz olarak) kıpkırmızı

Koralp: Kor gibi, kor ateş gibi yiğit

Koray: Kor gibi kızarmış ay, kıpkırmızı ay

Korcan: Kor ateş gibi kimse

Korel: Kor ateş durumuna gelmiş el

Korer: Kızıl ateş gibi yiğit, kor gibi erkek

Korkmaz: Hiçbirşeyden çekinmeyen, yiğit, yürekli

Korkut: Dedem Korkut öykülerinin anlatıcısı sayılan kişinin adından; "korkutmak"tan buyruk

Köksal: "Yerinden kolayca oynatılamayacak durumda yerleş!"kökünü derinlemesine sal" "kökleş yerleş" anlamında buyruk

Kubilay: Çin'de "Yu-An" adıyla yeni bir hanedanlık kuran Moğol İmparatoru, Kubilay Han

Kunt: Sağlam yapılı, sağlıklı, dayanıklı, kalın, sert

Kunter: Sağlam yapılı yiğit, sert yiğit

Kurt: Sürülere saldıran, köpek türünden yırtıcı, yabanıl hayvan (mecaz olarak) işini iyi bilen, aldanmaz

Kurtuluş: Tehlikeli ve kötü bir durumdan kurtulma

Kutay: Iyilik getiren Ay, uğurlu Ay, kutlu ay, kutlu ve ay gibi

Kuter: Iyilik getiren yiğit, kutlu yiğit

Kutlay: Uğurlu Ay, kutlu Ay

Kutlu: Iyilik, uğur getirdiğine inanılan, uğurlu kutsal

Kutsal: Tapınılacak ya da uğrunda can verilecek denli sevilen; Dokunulmaması gereken; uğur getirdiğine inanılan Uğurlu, kutlu

Kutsay: Uğurlu say

Kuzey: Sağını doğuya, solunu batıya veren bir kimsenin tam karşısına düşen yön

Kaan: Kağan. Hanların hanı, şahinşah.

Kabil : Kabul eden, önde olan.

Kadem : Ayak, adım.

Kâdir : Tükenmez güç ve kudret sahibi.

Kadîr: Çok güçlü, çok kudretli.

Kadı : Hüküm, karar ve hakimlik.

Kalender : Dünyadan el etek çekip boş dolaşan derviş.

Kamran : İsteğine kavuşmuş, mutlu, bahtiyar.

Kasım: Taksim eden, bahşeden.

Kâzım : Öfkesini, gazabını yenen.

Keleş: Güzel yakışıklı, bahadır.

Kemal : Olgunluk, bilgi ve fazilet sahibi.

Keramet : Kerem, ihsan, evliyada görülen harika.

Kerami : Soylu, şerefli.

Kerem : Asalet, izzet ve şeref sahibi. Cömert, eli açık.

Keremşah : Çok cömert, çok eli açık, çok soylu.

Key : Büyük hükümdar, padişah.

Keşşaf : Keşfeden, sırları çözen, gizlileri açığa çıkaran.

Kılıç: İki yüzü keskin eski bir silah.

Kıymet : Değer, baha, bedel, onur, itibar, makbul oluş.

Kiram : Soyu temiz olanlar, şerefli ve cömert olanlar.

Korkut: Büyük dolu tanesi.

Kuddusi : Mukaddes, ulvi, pak.



Laçin: Bir cins şahin - Sarp, yalçın

Lami: Sert, çatık kaslı veya Aslan

Lema: Herseye gücü yeten

Lemi: Becerikli, atılgan

Levent: Dünya,varlık



Malkoç: Ünlü bir akıncı soy olan Malkoçoğullarının atası Malkoç Mustafa Bey'in adından

Meriç: Bulgaristan'dan çıkıp Edirne yakınlarında Arda ve Tunca ile birleştikten sonra Türk-Yunan sınırları boyunca akraka Enez yakınlarında Ege Denizi'ne dökülen ırmak

Meriçtan: Meriç Irmağı'nın şafağı, Meriç kıyısındaki sabah vakti

Mert: Sözünün eri; yiğit bahadır, batur

Merter: Sözünün eri; yiğit

Mertkal: Her zaman mert olarak yaşa

Mertol: Sözünün eri ol, yiğit ol

Mete: Hun Türklerinin büyük hakanı, babası Teoman'ı öldürerek yerine geçti. (M.Ö. 209), otuz beş yıl Hun tahtında kaldı, Oğuz Han olarak da bilinir Moğol Moğolistan halkından. Moğollar Orta Asya'da bir kavimdi; çok eski Çağlarda Türklerle aynı kavimdendi. Cengiz Han'ın kurduğu Moğol İmparatorluğu tarihte ünlüdür.

Mutlu: Bütün istek ve özlemlerine kavuşmuş olan, mesut

Müren: Dereden büyük akarsu, çay, ırmak moran

Mahdum : Hizmet edilen, evlat.

Mahmud : Övülmüş, medhedilmiş, sena edilmiş.

Mahmur : Sarhoş, uykulu, baygın gözlü.

Murat : İstek, arzu, maksat. Seçilen

Mazhar : Nail olan, şereflenen, bir iyiliğe kavuşan.

Memun : Korkusuz, tehlikesiz, sağlam, emin.

Mecdeddin : Dinin büyüğü.

Mecnun : Deli, divâne, delice seven.

Medeni: Şehirli, bilgili ve görgülü.

Mert : Sözünün eri, yiğit, bahadır.

Mestan : Mest olmuş, bayılmış.

Metin : Sağlam, dayanıklı.

Mir : Amir, kumandan, bey, vali, hükümdar.

Miraç : Merdiven, yükselen, yükseklere çıkan .

Mirkelam : Kibar konuşan, hoş sohbet, sohbet adamı.

Mirza : Hükümdar soyundan gelen, beyzade.

Misbah : Lamba.

Mithat : Methetme, övme.

Muammer : Uzun ömürlü, ömür süren, yaşayan, talihli.

Muaz : Sığınan, korunan, sarılan.

Muhammed : Yerde ve gökte çok övülen.

Muharrem : Haram kılınmış, dinen yasak edilmiş.

Muhtar : Seçilmiş, seçkin.

Muhterem : Saygıdeğer, sayın, kıymetli, şerefli.

Muhteşem : Göz kamaştıracak büyüklükte veya güzellikte olan.

Muhyiddin : Dini ihya eden.

Muktedi : İktida eden, tâbi olan, uyan.

Muktedir : iktidarlı, gücü yeten.

Muktefi : İktifa eden, izinden takip eden, örnek tutan, birine uyan.

Muslih : Islah eden, düzelten.

Mustafa : Saf hale getirilmiş, süzülmüş, güzide.

Mutahhar : Temizlenmiş, mübarek.

Mutasım : Günahtan çekinen, eliyle tutan, yapışan.

Muteber : Kadri bilinen, kıymeti takdir edilen.

Mutemed : Kendisine itimat edilen, güvenilen.

Mutlu: Halinden, memnun, mesut, bahtiyar.

Muttalib : Talep eden, isteyen.

Mübarek : Bereketli, feyizli, uğurlu, hayırlı.

Mübeşşir : Müjdeci, hayırlı haber verip sevindiren.

Müjdat : İyi haber, müjdeli haber.

Mükerrem : Şerefli, muhterem, hürmete erişmiş.

Mülayim : Yumuşak huylu, medenice hareket eden.

Mümtaz : İmtiyazlı, üstün tutulmuş, seçkin, seçilmiş.

Müren : Akarsu, nehir, ırmak.

Mürsel : Gönderilmiş, yollanmış, nebi.

Müşir : İşaret eden, yol gösteren, mareşal.

Müzdad : Artmış, çoğalmış, uzun.



Nart: Yürekli, yiğit

Nayman: Sekiz; Batı Moğolistan'da yaşayan ve sekiz oymaktan oluşan Türk Topluluğu

Nogay: 1280-1299 yılları arasında Tuna ve Dobruca Tarlalarının başı olarak saltanat süren, Hulagu Han'ca öldürülen kişi, Nogay Han

Noyan: Ordular komutanı, başkomutan, soylu kişi

Nurkut: Aydınlık sal, ışık ver

Nursal: Aydınlık sal, ışık ver

Nuyan: Soylu kişi, noyan

Nabi : Haberci, haber veren.

Namdar : Meşhur namlı, ünlü, tanınmış.

Nasreddin : Dine yardım eden.

Nebi : Haberci, haber getiren, peygamber.

Necat : Kurtuluşa, selamete eren.

Necati : Kurtulan, felah bulan.

Neccar : Dülger, marangoz, doğramacı.

Necdet : Kahraman, yiğit, efe.

Necih : Başarılı, galip, muzaffer.

Necmi : Yıldız

Nefi : Kazançlı, kârlı.

Nejat : Soy nesil, nesep, tabiat.

Nesimi : Hoş ve mülayim.

Nevzat : Yeni doğmuş çocuk.

Neşet Yetişen, ileri gelen, doğan.

Neşat : Sevinç, neşe, keyif.

Nihat : Tabiat, huy, yaratılış, bünye, karakter.

Nijad : Soy.

Niyazi : Yalvaran, yakaran, dua eden.

Nizam : Düzen, usul, tertip, yol,kaide, sıra, dizi.

Numan : Refah, konfor.

Nuaym : Hayat güzelliği, refah.

Nusret : Yardım, başarı, üstünlük, zafer, galebe, fetih.

Nüzhet : Neşe, sevinç, eğlence, temizlik, ferahlık.



Olcay: Rastlantıları düzenlediği, böylece de insanlara iyi ya da kötü durumlar hazırladığı sanılan şey, şans, talih

Olgaç: Olgunlaşmış, yetişmiş, bilen, bilgili

Oluş: Olma biçimi, var oluş

Omay: Beğenilen, sevilen

Ongu: Onmuş olma durumu, sağlık, mutluluk

Onur: Kişinin kendi öz saygısı, iç değeri, insanın kendine olan saygısı kibir çalım kurum

Onuray: Onurlu ve Ay gibi güzel

Oray: Kent üstüne doğan, Ay, kentli Ay

Oskay: Neşeli, şen, sevinçli

Oytun: Kuytu yer, beğenilen, güzel kuytu yer, kendisinde kutsallık bulunan, kutsal

Oğuz : Doğru, sağlam, güçlü, genç.

Oğuzhan : Oğuzların hükümdarı.

Okan : Anlayışlı, kavrayışlı.

Oktay : Hiddetli, kızgın, sinirli.

Orhan : Şehrin hakimi.

Osman : Aşere-i mübeşşeredendir. Yani Cennete girecekleri müjdelenen on kişiden biridir. Üçüncü İslâm halifesidir.

Ozan : Halk şairi, geveze.

Ö 

Öcal: Sana yapılan kötülüğün acısını çıkar, öcünü al

Ödül: İyi bir işe, bir başarıya karşılık olarak verilen armağan

Öğün: ("Övünmek'ten buyruk) kendi kendini öv, kendi kendini yücelt, övün

Öğünç: Övünülecek şey, kıvanç, övünç

Öke: Olağanüstü yetenekleri olan kimse, dahi

Ökmen: Akıllı, zeki

Öktem: Yürekli, yiğit, güçlü, görkemli; ünlü

Ökten: Güçlü, yiğit

Önal: Önce davran, başa geç

Önalan: Önce davranan, önde giden, başa geçen

Öncel: Birine göre kendinden, önce gelen, selef; yol açan, yol gösteren

Öncü: Önder, yol gösteren, önde giden, bir işte yol açan

Öncüer: Önde giden yiğit, öncülük eden yiğit

Önder: Yol gösterici, kılavuz; büyük bir işte, toplumsal bir olguda önde giden, kendine başkalarını uyduran ve onları yöneten kimse, şef, lider

Önel: Bir işin yapılması için verilen süre

Öner: Önde gelen yiğit önde giden erkek

Över: Bir kimsenin ya da bir şeyin iyiliklerini söyleyebilerek onun değerini belirtir.

Övgü: Övmek için söylenen güzel söz, övme

Övün: Kendi kendini öv, kendini yücelt

Övünç: Bir niteliği nedeniyle övünme işi, sevinme, sevinç, kıvanç

Özay: Özü Ay gibi

Özbek: Yürekli, doğru, namuslu; Orta Asya'da yaşayan bir Türk boyu, Bu boydan kimse

Özberk: Özü sert, özü sağlam

Özcan: Bir kimsenin kendi öz canı olan

Özdilek: İçten dilenen şey, içsel dilek

Özdoğa: Özce doğaya benzeyen kimse

Özel: Yalnız bir tek şeye, bir ereğe ya da kimseye ayrılmış olan; her Vakit görülenden ayrı, alışılmıştan, olağandan ayrı

Özen: Bir şeyi elden geldiğince iyi yapmaya çalışma, özenme

Özenç: Bir şeyi elden geldiğince iyi yapmaya çalışma işi, özenme işi, özen

Özer: Özü yiğit, özce erkek, yiğit

Özerk: Kendi kendini yöneten

Özgen: Yapıp ettiklerinden hiç kimseye karşı sorumlu olmayan, özgür

Özgü: Belli bir şeyde ya da kimsede bulunan, başkasında olmayan

Özgül: Pözü gül kimse; özellikle bir türle ilgili olan, o türe özgü olan

Özgün: Hiç kimseye benzemeyen

Özgür: Başkasının kölesi olmayan, eyleminde kimseye hesap vermeyen, hür

Özinal: Özü inanç verici

Özinan: Özü inandırıcı

Özkan: Soylu kan

Özler: Göreceği gelir, hasret çeker

Özmen: Özlü kimse, içten kimse

Özok: Özü ok gibi doğru kimse, doğru özlü kimse

Özol: Bir şeyin en güçlü bölümü ol, özü ol

Özsel: Özü sel gibi olan, kimse; içle ilgili, içsel

Özsoy: Özü temiz, soylu kimse

Öztan: Gerçek şafakn

Öztekin: Biricik kimse, benzeri olmayan kimse; öz şehzade, tam bir şehzade

Öztuna: Gerçek Tuna Irmağı

Öztunç: Tunç gibi sağlam kimse, özü tunç

Öztürk: Gerçek Türk; özü Türk, öz Türk



Pamir: Orta Asya'da yükseltilerle dolu kütle, yayla

Pars: Etoburlardan, sıcak ülkelerde yaşayan, derisi benekli, Yırtıcı bir hayvan

Pasin: Eski bir Türk oymağını adı

Pekcan: Sağlam, dayanıklı can; güçlü can; çok cana yakın

Peker: Sert yiğit, sağlam, dayanıklı yiğit, sıkı yiğit, çok yiğit, pek yiğit

Pekin: Kuşkuya yer olmayacak denli kesin

Pekiner: Pek yiğit, kuşkuya yer olmayacak denli yiğit

Pekşen: Çok şen

Perk: Sağlam, güçlü, sert, berk

Polat: Sertleştirilmiş demir, su verilmiş demir, çelik; çelik gibi sert

Polatalp: Çelik yiğit

Polathan: Çelik gibi sert han, çelik kağan

Polatkan: Çelik kan, sağlam kan

Pusat: Zırh ve korunma araçlarının genel adı; silah

R

Raci: Sezgi, anlayış, dikkat

Rasin: Beyaz ay,dolunay

Raşit: Dürüst, güvenilir

Refik: Yüce,ulu

Reha: Candan, cana yakın

Renan: Kızıl kan

Reşat: Kahraman, cesur, savasçi

Reşit: Yigit,cesur

Rusen: Sabah güneş dogarkenki zaman

Rüçhan: Bir Türk boyu

Raci : Rica eden, yalvaran, ümitli, dileyen.

Racih : Üstün, kıymetli, faziletli ve itibarı fazla olan. Tercihli.

Rafet : Merhamet etme, acıma, esirgeme.

Ramazan : Çok sıcak olan, günahları yakan.

Ramiz : İşaret koyan, işaretle konuşan.

Rauf : Pek esirgeyen, çok merhamet eden.

Recai : Rica eden, dua eden, Allahü teâlâya yalvaran.

Recep : Mübarek, muazzam, muhterem; kıymetli.

Refah : Bolluk, rahatlık, her türlü sıkıntıdan kurtulma.

Re'fet : Acıyan, merhamet eden.

Reha : Kurtuluş, halas.

Reis : Baş, başkan.

Resül : Yeni bir kitap ile gönderilen peygamber.

Reşat : Hak yolunda yürüme, doğru yol.

Reşid : Akıllı, iyi ve olgun.

Rifat : Yükseklik, yücelik, büyük rütbe.

Rüçhan : Üstün olan.

Rıdvan : Razı, memnun. Cennetin kapısındaki melek.

Rıza : Kadere razı olan. Tasavvufta iradenin yok edilmesiyle elde edilen makam.



Sağcan: Sağlıklı can, sağlıklı kimse

Sağlam: Dayanıklı, kolay bozulmaz; yıkılmaz; zarar görmemiş, bozulmamış; güvenilir, dürüst

Salman: Özgür, hiç kimsenin kölesi olmayan

Saltuk: Kendi başına bir varlığı olan; Doğu Anadolu'da kurulan

Sanal: Ün kazan, ünlü ol

Sanalp: Ünlü yiğit

Sanberk: Ünü sağlam

Sancar: Eski Türk adlarından; kısa kama

Sançar: Sancar

Saner: Ünlü yiğit, tanınmış kimse

Sanlı: Çok tanınmış, herkesçe bilinenen, ünlü

Saran: Çevresini kuşatan, çevreleyen; kollarının arasına alan; hoşa giden, beğenilen Sargın insanı saran, çeken, çekici; sevimli; candan, içten, yürekten, tutkun, istekli

Sarp: Geçilmesi, çıkılması güç, çok dik

Sarper: Dikbaşlı yiğit, sarp yiğit

Sarphan: Sarp kağan

Saruhan: Sarı kağan, sarı han; Saruhan, Selçuk uçbeylerindendi, Manisa'yı alarak Saruhanlı Beyliği'ni kurmuştu

Savaş: Birbirine düşman iki ordunun çarpışması, silahlı eylem

Saygın: Saygı gösterilen, güvenilir olan, saygı gören

Sayhan: Saygı gösteren kağan

Seçen: Iyiyi kötüden ayıran, seçme işini yapan kimse

Seçkin: Seçilerek en iyi diye ayrılan; benzerleri arasında göze çarpan; seçilmiş

Seçkiner: Herkesçe beğenilen yiğit

Sel: Sürekli yağmurlardan ya da eriyen karlardan oluşarak önüne Gelen herşeyi alıp götüren taşkın su

Selçuk: Küçük sel; tezcanlı, evecen, hızlı; Selçuklulara adını veren Sultan Selçuk'tan

Sencer: Halden bilen kimse; kale, hisar; Çağatay hanlarından birinin adı

Sener: Sen yiğitsin

Seren: "sermek" eylemini yapan; gemilerde yelken direği

Sergen: Sergilenmiş olan, sergi; raf

Sert: Kesilmesi, kırılması, çizilmesi ya da çiğnenmesi güç olan; hoşgörüsüz

Seyhan: Çukurova'da Adana'dan geçerek Akdeniz'e dökülen büyük ırmak

Seyhun: Orta Asya'da bir ırmak

Sezgin: Sezme yeteneği olan kimse, sezici

Somer: Katışıksız yiğit, tam yiğit

Sona: Bir tür ördek, suna; artık ondan sonrası olmayan, sona gelen; (mecaz olarak) son çocuk

Sonay: Artık ondan sonrası olmayan Ay; (mecaz olarak) son çocuk

Soner: Artık ondan sonrası olmayan yiğit; (mecaz olarak) son erkek Çocuk, son yiğit

Sorkun: Bir tür söğüt

Soydan: Soylu, iyi bir soydan gelen

Soyer: Soyu er, soyu yiğit, soylu yiğit

Soyhan: Soyu han olan, kağan soylu

Soykan: Soylu kan

Soylu: Öteden beri temiz tanınmış, bir aileden olan, soyu temiz olan

Sökmen: Selçuklular çağında Hasankeyf Artuklu Beyliği'ni kuran

Sönmez: Sürekli olarak yanar, hiç sönmeden yanar

Sözen: Iyi ve güzel konuşan kimse

Sözer: Iyi ve güzel konuşan yiğit; sözünün eri kimse

Süalp: Asker yiğit

Süer: Er yiğit, yürekli kişi, asker yiğit

Sümer: Aşağı Mezopotamya'da bir bölge Sümer ülkesi; M.Ö. 400 Yıllarında bu bölgede devlet kuran bir türk kavmi

Sadeddin : Dinin mübarek kişisi.

Sadullah : Allahü teâlânın saadeti.

Sadun : Uğurlu olan, uğur getiren.

Safa : Saf, berrak, temiz, kedersiz, gönlü şen.

Saffet : Saf, halis, temiz. Hile ve dubaradan uzak olan.

Saffan : Saf, halis.

Salahaddin : Dine bağlı, dini düzgün.

Sâman : Servet sahibi, zengin, rahat, dinç, düzenli.

Sedat : Doğru ve haklı

Selami : Barış, huzur ve selamet sahibi.

Selçuk: Sel gibi akan.

Selman : Barışçı, sulhçu.

Serdar : Asker başı, kumandan, komutan, reis.

Serhat : Sınır boyundaki asker.

Sertaç : Başa konan taç.

Server : Baş, reis, seyyid, bir topluluğun ileri geleni.

Sevban : Elbiseli, giyinmiş, kuşanmış.

Seyfi : Kılıç kuşanmış, asker.

Seyfullah : Allah’ın kılıcı, askeri.

Seymen : Çiftlik bekçisi.

Seyyid : Efendi, bey, Peygamber efendimizin torunu Hazret-i Hüseyin’in soyundan gelenler.

Sezgin : Sezen sezici, duygulu, hassas.

Sinan : Mızrak, süngü.

Sirac : Lamba, ışık, güneş, ay.

Siraceddin : Dinin kandili.

Siyami : Oruçlu, kendini kötülüklerden men eden.

Soner : Bir işte son yardımı yapan. Son olması istenen.

Sunullah : Allah’ın kudreti, meydana getirdiği varlığı.

Ş 

Şahin: Küçük kuşlarla beslenen, eğitilerek kuş avında kullanılan, yırtıcı bir kuş sınıfı ve bu sınıftan bir kuş, doğan

Şahinalp: Şahin gibi yiğit

Şahiner: Şahin gibi yiğit

Şan: İyi tanınma, ün

Şanal: Adın her yanda duyulsun, ünün yaygınlaşsın, iyi ün sahibi ol

Şanlı: Ünü yaygın, ünlü, iyi ün sahibi

Şanlıbay: İyi ün sahibi ve varsıl kimse

Şansal: Adını, şanını her yana duyur, şan ver

Şanver: Ünün, şanın her yana yayılsın

Şen: Yaşamından memnunluğunu davranışlarıyla gösteren, bunu çevresindekilere de yayan kimse, neşeli

Şener: Neşeli yiğit, şen yiğit, şen erkek

Şenol: Her zaman neşeli ol

Şensoy: Soyu şen kimse, şen soydan

Şimşek: Çok bulutlu, yağmurlu havalarda, buluttan buluta ya da yere elektrik boşalırken oluşan, kırık çizgi biçimindeki çok yoğun elektrik akımı; (mecaz olarak) çok hızlı kimse

Şölen: Eğlenmek ya da bir güzel olayı kutlamak için yapı

Şaban : Aralık, fasıla.

Şabi : Cemaat ehli.

Şadan : Sevinçli, keyifli, neşeli, bahtiyar.

Şahap : Alev, ateş parçası, akan yıldız.

Şahinalp: Şahin gibi yiğit.

Şahsüvar : Usta binici, çok iyi ata binen.

Şâfi : Şefaat eden, şifa veren.

Şarani : Saçı gür

Şecaeddin : Dinin kahramanı, dinin yiğidi.

Şehlevent : Uzun boylu, yakışıklı genç.

Şemseddin : Dinin güneşi.

Şemsi : Güneş gibi parlayan.

Şerafeddin : Dinin şereflisi.

Şeref : Asil, yüksek, şanlı, şöhretli atalara sahip olmak.

Şevket : Büyüklük, kudret ve kuvvetten doğan haşmet.

Şevki : Şevkli, neşeli, istekli.

Şeyban : Saçlarına ak düşmüş, ihtiyar, yaşlı.

Şihab : Cesur, parlak yıldız, kıvılcım.

Şihabeddin : Dinin parlak yaldızı.

Şinasi : Tanıyan, tanıyıcı, bilen, anlayan.

Şir : Aslan.



Talas: Yelin kaldırdığı toz; kasırga, fırtına

Talay: Dal gibi ince, Ay gibi güzel; çok büyük göl, deniz

Talaz: Dalga, kasırga, fırtına.bkz. Talas

Talu: İyi, güzel, seçilmiş, seçkin

Tamar: Bkz. Damar

Tamay: Dolunay, ay'ın dolgun durumu

Tamer: Bütünüyle yiğit, tam yiğit

Tamerk: Tam güçlü, özerk

Tan: Güneş'in doğmasından önceki zaman, şafak

Tanalp: Şafak gibi aydınlık ve yiğit; şafak yiğidi

Tanay: Şafak kızıllığının Ay'ı, şafak vaktinin Ay'ı

Tanberk: Şafak gibi aydınlık ve sağlam kimse

Tanbey: Şafak beyi, şafak vaktinin beyi

Taner: Şafak gibi aydınlık ve yiğit; şafak yiğidi

Tanerk: Şafak gücü; güçlü şafak

Tanju: Yücelik, ululuk, Çinlilerin Türk hakanlarına verdiği unvan, Kağan, hakan, hükümdar.

Tankut: Uğurlu şafak vakti; şafak uğuru; kutlu şafak

Tansel: Şafak vaktinin seli

Tansoy: Şafak gibi güzel soydan kimse

Tansu: Şaşkınlık verecek denli güzel şey, olağanüstü şey, insanları Hayran eden ve doğaüstü sayılan olay,

Tanyel: Şafak vaktinin yeli

Tanyer: Şafağın doğduğu yer

Taran: Tarla, geniş toprak, geniş yer

Tarhan: Soylu kimse, bey varsıl kimse

Tarkan: Eskiden bey, vezir gibi kullanılmış bir san; saygıdeğer kimse; Dağılmış bir durumda olan, karmakarışık, dağınık

Taşan: Yükselerek bulunduğu yerin kıyısından aşan, kabına sığmayan

Taşar: Kabına sığmaz, coşar, coşkun

Taşkın: Taşmış bir durumda olan, coşkun; su baskını

Taylan: Uzun boylu ve yakışıklı kimse

Tekay: Biricik Ay,

Tekin: Bir tane, biricik, bir benzeri daha olmayan; beyoğlu, yiğit şehzade

Teoman: Hun İmparatoru Mete'nin, yani Oğuz Han'ın babası

Tınaz: Ot ya da saman yığını; ekin yığını, yığı

Timuçin: Büyük Moğol İmaparatorluğu'nun kurucusu Cengiz'in asıl adı

Timur: Demir; Timurlenk, aksak timur da denilen ünlü Türk-Moğol İmparatoru, Yıldırım Beyazıt'ı tutsak eden kimse

Tokcan: Doymuş kimse

Toker: Gözü gönlü tok yiğit

Tolga: Savaşta askerlerin başlarına giydikleri demirden yapılmış koruyucu başlık

Tolonay: Dolunay, Ay'ın on dördündeki durumu

Tolun: Dolgun, dolun, bedir

Tonguç: Ilk çocuk; çocuk

Toprak: Toz durumuna gelmiş türlü kütle kırıntılarıyla çürümüş organik Cisimlerden oluşan ve üzerindeki bütün canlılara yaşama ortamı sağlayan madde; kara; ülke, yurt; topraktan yapılmış

Toros: Anadolu'nun güneyinde, Akdeniz boyunca uzanan ünlü sıradağ

Toygar: Çayırkuşu, tarlakuşu, torgay, turgay

Tuna: Karaormanlardan doğup Karadeniz'e dökülen, Abrupa'nın Volga'dan sonra en uzun ırmağı

Tunacan: Sevgili Tuna, can Tuna

Tuncel: Tunçtan yapılmış el

Tuncer: Tunçtan yiğit, tunç gibi sağlam yiğit

Tunç: Bakır, çinko ve kalayın karışımından oluşan, pirince Benzeyen koyu kızıl alaşım

Tutku: Bir şeye karşı duyulan aşırı istek eğilim

Türkcan: Can türk, sevgili Türk

Türker: Yiğit Türk, er Türk

Türkmen: Oğuz Türklerinin bir kolu ve bu koldan olan kimse


Yorumlar