Anasayfa /  Politika

Ekrem İmamoğlu'ndan flaş açıklama! "Sokağa çıkma yasağı gelebilir"

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu korona virüsü salgınının hafife alındığını gözlemlediklerini söyledi. İmamoğlu, "Tümüyle sokağa çıkma yasağı gelebilir" dedi.

Abone ol
Abone ol 23 Mart 2020 14:53

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu korona virüsü salgınının hafife alındığını gözlemlediklerini söyledi. İmamoğlu, "Tümüyle sokağa çıkma yasağı gelebilir" dedi.

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, dünyayı ve ülkemizi etkisi altına alan korona virüsü salgınıyla ilgili uyarılarda bulundu. Bir televizyon kanalının yayınına katılan İmamoğlu, yaşanan sürecin yalnızca 65 yaş üstü kişilerin izolasyonu olarak algılanmasının yanlış olduğunu vurgulayarak, “Bunlar aslında ne kadar hafife aldığımızın göstergesi. Net olarak söyleyeyim: Nasıl ki 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı getirildi, bu, tümüne getirilmeyecek anlamına gelmiyor. Dünyada bu yapıldı. Mecbur kalınırsa; -ki bütün verileri bana göre var- bu uygulamaya bile ülkemizin, devletimizin gideceği ortada. Sürece bu ciddiyetle hepimizin bakması lazım. Sabretmek zorundayız. Günler gösteriyor ki, birkaç ay bu izole ortam sürebilir” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Fox TV’de yayınlanan “Çağla ile Yeni Bir Gün” programına katılarak Şikel’in sorularına verdiği yanıtlar özetle şöyle;

65 yaş üstünün sokağa çıkma yasağına vatandaşımızın tepkisi nasıl oldu? Ne kadar uyuluyor sizce?

Bize gelen bilgi oldukça yüksek. Uyum konusunda bir sorun yok. Yalnız, burada benim özellikle altını çizmek isteyeceğim bir husus var. Birkaç görüntü gördüm, dün ve bu sabah. 65 yaş üstü deyince, sanki bir tek hastalık onlara bulaşmış ve toplumsal bir tepkiye, -benzetmek gibi olmasın da eski tabirle ‘vebalı gibi’ davranışa- maruz kalan yaşlı vatandaşlarımız var ülkemizin farklı noktalarında. Bu, hiç doğru değil. 65 yaş üstünü korumak adına böyle bir karar alındı. Tamam. Bunu saygıyla karşılıyoruz; ama diğer vatandaşlarımızın bir serbestliği varmış gibi ya da diğer vatandaşlarımızın hiç riski yokmuş gibi tavır almaları, davranışta bulunmaları hiç doğru değil. Ama bir uyum var. Vatandaşlarımız evlerinde. Bizim ve birçok kurumumuzun buna dönük hizmetleri söz konusu. Özellikle yaşlı vatandaşlarımıza hizmetlerimiz söz konusu. Ama bütün vatandaşlarımızın, ‘Evde kal’ çağrısına uymaları gerekmekte. Zira bu süreç, gerçekten ama gerçekten çok riskli bir süreç. Çok bulaşıcı bir virüsle, hastalıkla karşı karşıyayız. Dolayısıyla, herkesin maksimum ilgi ve dikkat göstermesi gerekiyor.
Bu işin ciddiyetini ne zaman anlamamız gerekiyor?

Geç bile kalıyoruz aslında. Çünkü dünyadaki etkisini görüyoruz. Dünyadaki ulusların, ülkelerin bu sürece dair çok tedbirli davrandığını, şehirlerin bomboş kaldığını görebiliyoruz. Dün birkaç manzara yine bana ulaştı. İnsanların, özellikle gençlerin maç yaptığı, spor yaptığı şeklinde… Tümüyle bunlar aslında ne kadar hafife aldığımızın göstergesi. Net olarak söyleyeyim: Nasıl ki 65 yaş üstüne sokağa çıkma yasağı getirildi, bu, tümüne getirilmeyecek anlamına gelmiyor. Dünyada bu yapıldı. Mecbur kalınırsa; -ki bütün verileri bana göre var- bu uygulamaya bile ülkemizin, devletimizin gideceği ortada. Sürece bu ciddiyetle hepimizin bakması lazım. Bu konu, Ekrem İmamoğlu, Çağla Şikel konusu değil; bu konu milletçe hepimizin içselleştirmesi gereken bir konu. Zira bu sorunu bir ilçe belediyesi, Büyükşehir Belediyesi ya da hükümetimiz, bakanımız çözemez. Bu konuyu milletçe çözmemiz lazım. Tüm kurumlarıyla, tüm paydaşlarıyla sürece olan hassasiyetimizi göstermeliyiz. Krizin farkına varmak, birinci husus. Bu farkındalığı büyütmek, bilgi sahibi yapmak, ikinci bölümü. Ama sonrasında mutlak bir dayanışma gerekiyor. Bu dayanışmayı sağlama adına da koordineli çalışmaya önem veriyoruz. Dayanışma kavramı, sadece ulusal değil, uluslararası dayanışmaya dönüşmüş şekilde her ülkenin birbirine katkı sunmaya çalıştığı. Aklın ve bilimin yeterli olduğu bütün hususları herkes birbiriyle paylaşmak durumunda. Böyle bir aşamayı biz İstanbul’a entegre ederek, kendi çabamızı en maksimum düzeyde ortaya koyacağız. Gün içinde, belki görmüyoruz ama İBB’de on binlerce çalışanımız İstanbul’a hizmet ediyor.
Tek başına yaşayan yaşlı vatandaşlarımız alışverişlerini nasıl yapacaklar?

 

İnternete bağlanamayan insanlar var. Bu insanlarımız, çağrı merkezimize başvurmaları halinde onlara destek olabileceğimizi ifade ettik. 60 yaş üstü ciddi sayıda insanımız var; 1 milyon 600 bin civarında. Biz, elimizden gelen desteği, bu çağrı hattımız üstünden vereceğiz. Bunun için, her türlü önlemini almış, bu sürece katkı sunacak bir ekibi hazırlıyoruz. Ama bunun ötesinde esas dayanışma, vatandaşlarımızın kendi arasında olmalı. Bu kadar büyük bir sayıyı, toplumsal olarak bizim çözümlememiz gerekiyor. Her insan, kendi apartmanındaki yakın komşularında, bu tarz yalnız yaşayan yaşlılara mutlak göz kulak olması gerektiğini, tedbirlerini katkı sunmaları gerektiğini, hal-hatır sorması gerektiğini özellikle belirttik. Herkes de kendi büyüğüne mutlaka gözü gibi baksın. Yine tekrar edelim. Olayı böyle 65 yaş üstü kitleye mal eder gibi konuşuyorum sanki ama; hayır. Bu konu, bütünümüzü ilgilendiriyor. Ne yazık ki insanlar, havalar da iyi olunca, pikniğe dönük meraklarını gösterdi. Bu, kaldırılabilir bir şey değil. Görüntüleri görünce, o gün yine sosyal medya üzerinden yayın yapmak zorunda kaldım. Çok ilginç bir şey söyleyeyim. Çin’in İstanbul Başkonsolosu’nun evi Belgrad Ormanı’na yakın bir yerde. Telefon konuşmamızda isyanla bana, ‘Ya arkadaş nasıl anlamaz insanlar? Nasıl parka çıkarlar? Şu anda araba çekecek yer yok Belgrad Ormanları civarında” dedi. Bu, çok ürkütücü bir şey. İşte böyle anlarda insanın nefesi kesiliyor, her şeyi söyleyebiliyor. Başkan’ın duygularını uzaktan hissedebiliyorum. Keyfin, alışverişin, bunların zamanı değil.
Ailelerin en çok merak ettiği soru, “Çocuklarımızla parka çıkıp, iki nefes alabilir miyiz” sorusu. Parklar, bahçeler ne kadar riskli?

Bütün belediyelerimiz ve biz, gerçekten çok üst seviyede, titizlikle çalışıyoruz. Görüyorum. Takip de ediyorum. Par alanlarına çıkmak ve yoğunlaşmak, zaten büyük bir risk. Bizim oraları dezenfekte etmemiz yetmiyor.

Uzman kişiler de söylüyor; bunlar temasla işleyen süreçler. Dolayısıyla bu tür alanlara yoğunlaşılmasını istemiyoruz. Okul çağındaki çocukların sorumlulukları devam ediyor. Mümkün olduğu kadar sosyal alanları, insanlarla temas kurma adına asla kullanmayın. Sabretmek zorundayız. Günler gösteriyor ki, birkaç ay bu izole ortam sürebilir. Ömrümüzden birkaç ayı sürece adamamız, toplum sağlığı açısından, yarınlarımız açısından çok kıymetli. Biz, bir vatandaşımızın bile kaybına üzülüyoruz. Dün itibariyle 30’a çıktı. Allah rahmet eylesin. Umarım bu sayı büyümesin. Bakanlık, sağlık çalışanları… Herkes büyük fedakarlıkla sürece katkı sunma çabasında. Ama işin başı, 83 milyon vatandaşımız ya da 16 milyon İstanbullu. Bunu çözecek olan onlar… 

Yorumlar