Anasayfa /  Ekonomi

Ekonomistlerin Merkez bankasının faiz kararına yorumları!

Merkez Bankası'nın faiz indirim kararını ekonomistler Murat Kubilay ve Evren Kırıkoğlu sozcu.com.tr'ye değerlendirdi. Kubilay, TL'deki değer kaybını durdurmanın ancak rezerv satışıyla mümkün olabileceğini, onun da sürdürülebilir olmadığını dile getirdi.

Abone ol
Abone ol 16 Aralık 2021 17:25

Merkez Bankası (TCMB), eriyen TL’ye ve hızlanan enflasyona rağmen faiz indirimlerine bugün devam etti. Politika faizi 100 baz puan daha indirilerek yüzde 14’e çekildi.

Resmi enflasyonun kısa zamanda yüzde 30’u aşması beklenirken TCMB, enflasyonu kontrol almaya dönük bir adım atmadı.

Böylece son üç ayda toplamda 500 baz puanlık faiz indirimine gidilmiş oldu.

Karar sonrası döviz kurlarında yeni rekorlar geldi. Dolarda 15,65, euroda 17,72 seviyesi görüldü.

Karara ilişkin açıklamada “Kurul, politika faizinin 100 baz puan indirilerek, arz yönlü ve para politikası etki alanı dışındaki arızi faktörlerin fiyat artışları üzerinde oluşturduğu geçici etkilerin ima ettiği alanın kullanımının tamamlanmasına karar vermiştir” ifadesi dikkat çekti.

Kararda ayrıca “Alınmış olan kararların birikimli etkileri 2022 yılının ilk çeyreğinde yakından takip edilecek ve bu dönemde fiyat istikrarının sürdürülebilir bir zeminde yeniden şekillenmesi amacıyla geniş kapsamlı politika çerçevesi gözden geçirme süreci yürütülecektir” denilerek 2022'nin ilk çeyreğinde beklemeye geçileceği mesajı verildi.

Ekonomistler Murat Kubilay ve Evren Kırıkoğlu, kararı sozcu.com.tr’ye değerlendirdi.

‘KISA ÖMÜRLÜ ATEŞKES’

TCMB’nin 2022 yılının ilk üç ayında faiz indirimi olmayacağını beyan ettiğine işaret eden Kubilay, “Bu karar, durumun ‘iktisadi olağanüstü hal’ gibi çok üç noktalara gitmesini önleyecek düzeyde fakat TL’deki değer kaybının durması için beraberinde rezerv satışını da gerektirir” dedi.

Sonucu piyasa ve TCMB arasında geçici ve kısa ömürlü bir ateşkes olarak gördüğünü belirten Kubilay, “Rezerv satışı olmazsa süreçte iyileşme olması kolay değil. Rezerv satışı da sürdürülebilir bir yöntem değil. Cari fazlanın tam oturması için turizm sezonunun açılması önemli. Bir de Omicron varyantı ile dış piyasaların gölge etmemesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Kamu bankalarına Hazine’den sermaye aktarımı olacağı yönündeki gelişmeyi de değerlendiren Kubilay, “Bu beklenen bir gelişmeydi ama turizm gelirleri başlamadan yapılacak kredi genişlemesi büyük sorunlar yaratır” dedi.

‘BU SON İNDİRİM’ MESAJI

TCMB’nin açıklama metninin sonuna bu indirimin artık son olduğuna dair bir ibare eklediğine işaret eden Evren Kırıkoğlu, “Ancak aynı ibarenin devamında faizlerde duraksama süresi, daha önce ima edilen gibi 2022 ilk yarı değil ‘ilk çeyrek’ olarak belirtildi ve bu süre zarfında ‘enflasyonun sürdürülebilir biçimde kontrol altına alınması için geniş kapsamlı politika çerçevesi gözden geçirilecektir’ şeklinde yönlendirme ekledi” dedi.

“Geniş kapsamlı politika çerçevesi”nin ne olduğu ve ne yönde gözden geçirileceğini sırf bu metne bakarak anlamanın imkansız olduğunu vurgulayan Kırıkoğlu, “Ancak insanın aklına hiç de hoş olmayan tutarsız sorular geliyor. Mesela bu şu an fazla gevşeğiz ve sıkılaşmamız gerekiyor mu demek? Eğer öyleyse neden bugün faiz iniyor?

Eğer 3 ay sonra indirimler yeniden başlayabilir denecekse neden şimdi duruluyor? 3 ayda ne değişecek ki, tam aksine enflasyonun daha da yukarı yüzde 30'lara doğru gittiğini göreceğiz” ifadelerini kullandı ve şunları ekledi:

“Bu açıklama metni mevcut gidişatı bozucu nitelikte sürpriz detaylar içermese de, cevaplanması gereken pek çok yeni soru yaratıyor. Bu soruları süreç netleştikçe takip edeceğiz. 

Dolar/TL karar sonrası 15,38 seviyesinde, sabahki açılışın hareketinin üzerinde. Her gün tarihi rekor yenileyen kur hareketlerine anlam yüklemek de artık mümkün olmuyor.”

‘MERKEZ FAİZİ ARTIRMAK ZORUNDA KALACAK’

Reuters’ın aktardığına göre, ekonomist Haluk Bürümcekçi yaptığı değerlendirmede “En azından mart sonuna kadar faizi düşürmeyeceği sinyali vermesi TL açısından sınırlı olumlu bir gelişme oldu.

TCMB, bu süreci büyük olasılıkla başta zorunlu karşılıklar olmak üzere makro ihtiyati araçları kullanarak ve zaman zaman piyasaya doğrudan döviz satış müdahalelerine başvurarak yani bir diğer deyişle faiz artırımına gitmeden aşmaya çalışacak” dedi ve ekledi:

“TL’deki son görünüm, olası asgari ücret artışı, belirgin bozulan enflasyon beklentileri ve dünya genelindeki enflasyonist ortamın korunacak olması nedeniyle Türkiye'de enflasyonun gelecek yıl ortasına kadar yüzde 35 ve üzerine çıkabileceği dikkate alındığında, bu önlemlerin yeterli olmayacağını ve bankanın çok uzak olmayan bir gelecekte politika faizini artırmak zorunda kalacağını düşünüyoruz”

 

 

Yorumlar