Anasayfa /  Dünya

Rohingya Müslümanları ölümden açlığa kaçıyor

Myanmar’daki zulümden kaçarak Bangladeş’e sığınan yüz binlerce Arakanlı Müslüman, Cox’s Bazaar bölgesinde bulunan kamplarda zor şartlarda yaşam mücadelesi veriyor.Peki Rohingyalar nereden geliyor ? Neden tanınmıyorlar, nasıl ve neden zulüm görüyorlar?

Abone ol
Abone ol 20 Mayıs 2018 13:04

Myanmar’dan Bangladeş’e sığınan Arakanlı Müslümanlar, kamplarda yaşam mücadelesi veriyor. Bu koşullardan en çok etkilenenler ise çocuklar ve kadınlar oluyor. Cox’s Bazaar bölgesindeki kamplarda su kuyularından su taşıyan çocuklar, kardeşlerinin bakımını üstlenip, bambu taşıyor. Çoğunluğu bambudan olan ve mutfakları olmayan barakalarda kalan Arakanlı Müslümanlar, yemeklerini de topladıkları bambuları yakarak saç üstünde pişiriyorlar. Kamplardaki merdivenlerin yapımında da bambudan yararlanılıyor. Kamplarda küçük çocukların çoğu giyecek kıyafetleri olmadığından çırılçıplak dolaşırken, kıyafetleri olanların ise ayaklarının çıplak olduğu görülüyor. Çocukların oyuncakları ise çamur, pet şişe ve bambudan yaptıkları oyuncaklardan oluşuyor. 



ARAKANLILAR COX’S BAZAAR’IN DIŞINA ÇIKAMIYORLAR 

Bölgedeki en büyük kamplar, Kutupalong ve Balukhali’de bulunan mülteci kampları. Birleşmiş Milletler’in son raporuna göre Nisan 2018’in ortalarından itibaren dokuz kampta ve yerleşim yerinde 781 bin mülteci yaşıyor. Ayrıca kampların dışında kalan yaklaşık 117 bin kişi bulunuyor. 

Bangladeş devleti, Myanmar’dan kaçan Arakanlı Müslümanların sığındıkları Cox’s Bazaar bölgesinden ayrılmalarına müsaade etmiyor. Bölgede bulunan birçok kontrol noktasındaki görevliler, Arakanlı Müslümanların kamp alanının bulunduğu bölgenin dışına çıkmasına izin vermiyorlar. Bu nedenle Rohingyalı Müslümanlar’ın gıda, ilaç ve her türlü temel ihtiyaçları bölgeye yapılan yardımlarla karşılanıyor. 




Myanmar’da 1 milyondan fazla nüfusa sahip olan Rohingya Müslümanları neden “Dünyanın en çok zulüm gören toplumu” olarak anılıyor?




Rohingyalar Kim?

Rohingyalar genellikle “Dünyanın en çok zulüm gören azınlığı” olarak tanımlanır. Onlar çoğunluğu Budist olan Myanmar’da yüzyıllardır yaşayan etnik bir Müslüman topluluğu. Bu Güneydoğu Asya ülkesine son yaşanan olaylara kadar 1.1 milyon Rohingya yaşıyordu. Onlar Rakhine Eyaleti ve Myanmar’da konuşulan dillerden farklı bir lehçe ile Rohingya veya Ruaningga dilini konuşuyorlar. Ülkedeki 135 resmi etnik gruptan birisi olarak görülmüyor ve 1982 yılından beri Myanmar vatandaşı olarak kabul edilmedikleri için vatansız bir topluluk haline getirildiler.

Myanmar’daki Rohingyaların neredeyse tamamı batı kıyısındaki Rakhine bölgesinde yaşıyor ve devlet izni olmaksızın bölge içinde seyahat etmelerine yasak. Temel hizmetlerin olmadığı kötü yaşam şartları altında kamplarda yaşamaya çalışıyorlar.

Yıllar içerisinde sürmekte olan şiddet ve zulüm yüzünden yüz binlerce Rohingya komşu ülkelere orman ve deniz yoluyla kaçtı.

Rohingyalar nereden geliyor ?

Birçok tarihçi ve Rohingya grubuna göre Müslümanlar 12. yüzyılın başlarından beri Myanmar olarak bilinen bölgede yaşıyorlardı.

Arakan Rohingya Ulusal Örgütü, şuanda Rakhine olarak bilinen bölgeye atıfta bulunarak Rohingya Müslümanlarının çok uzun zamandan beri Arakan’da yaşadığını söylüyor.

100 yıldan fazla İngiliz egemenliğinde olan bölgeye (1824–1948), Hindistan’dan ve Bangladeş’ten işçilerin önemli miktarda göç ettikleri biliniyor. İnsan Hakları İzleme Örgütü’ne (HRW) göre İngilizler, Myanmar’ı Hindistan’ın bir bölgesi olarak yönettikleri için bu bir iç göç olarak görülüyor.

İşçi göçleri, yerli halkın çoğunluğu tarafından olumsuz olarak karşılandı.

HRW’ın 2000 yılındaki rapora göre, bağımsızlık sonrası Myanmar devleti, İngiliz yönetimi sırasında yaşanan göçü “yasa dışı” olarak nitelendirdi ve Rohingyaların vatandaşlığını reddettiğini belirtti.

Bu durum birçok Budist’in Rohingyaların aslen Bengal olduğunu ve Rohingya etnik kökeni söyleminin sonradan üretilen politik bir söylem olduğunu düşünmelerine yol açtı.

Neden tanınmıyorlar, nasıl ve neden zulüm görüyorlar?

Myanmar’ın 1948'de İngilizlerden bağımsızlığını kazanmasının hemen ardından Birlik Vatandaşlığı Kanunu yürürlüğe girdi ve hangi etnik kökenlerin vatandaşlık kazanabileceğini belirledi. 2015 yılında Yale Hukuk Fakültesindeki Uluslararası İnsan Hakları Kliniği tarafından hazırlanan rapora göre Rohingyalar belirlenen etnik gruplara dahil değildi. Ancak, aileleri Myanmar’da en az iki nesil boyunca yaşayanların kimlik kartlarına başvurmasına izin verildi.

Rohingyalara başlangıçta kimlik belgesi hatta nesiller boyunca vatandaşlık verildi. Bu süre zarfında, birkaç Rohingya parlamentoda görev yaptı.

1962 askeri darbesinden sonra, Rohingyalar için her şey değişti. Tüm vatandaşların ulusal kayıt kartları edinmesi gerekiyordu. Yalnızca Rohingyalara yabancı kimlik kartları verildi. Bu kartlar iş ve eğitim imkanlarını kısıtladı.

1982'de, Rohingyaları vatansız bir hale getiren yeni vatandaşlık yasası kabul edildi. Yasaya göre, yine ülkedeki 135 etnik gruptan biri olarak tanınmadılar. En basit seviyede vatandaşlık elde etmek için, kişinin ailesinin 1948'den önce Myanmar’da yaşamış olduğunu ve ulusal dillerden birini akıcı olarak kullandığını kanıtlaması gerekliydi. Pek çok kişi, söz konusu belgelere sahip değil çünkü bunlar ya mevcut değildi ya da reddedildi.

Kanunun bir sonucu olarak; eğitim, çalışma, seyahat, evlilik, dinlerini yaşama ve sağlık hizmetlerine erişme hakları bariz şekilde kısıtlandı.

1970'lerden bu yana, Rakhine Eyaletindeki Müslümanlara yönelik şiddet ve katliam yüz binlerce kişinin komşu Bangladeş, Malezya, Tayland ve diğer Güneydoğu Asya ülkelerine kaçmasına yol açtı. Bu dönemlerde Müslümanlar Myanmar güvenlik güçleri tarafından sık sık tecavüz, işkence, kundaklama ve katliama maruz kaldılar.

Ekim 2016'da dokuz sınır polisinin öldürülmesinden sonra birlikler Rakhine Eyaletindeki köylerde tekrar operasyona başladılar. Hükümet olaylardan dolayı Arakanlı silahlı grupları suçladı. Saldırılar, Rohingyaların yaşadığı köylerde operasyon yapılmasına ve sıkı önlemler alınmasına sebep oldu. Operasyonlar sırasında hükümetin reddetmesine rağmen askerler bir dizi insan hakları ihlali, yargısız infaz, tecavüz ve kundakçılıkla suçlandı.

Kasım 2016'da Birleşmiş Milletler, hükümeti Rohingya Müslümanlarına karşı “etnik temizlik” başlatmakla suçladı. Bu böyle bir suçlamanın yapıldığı ilk sefer değildi.

Örneğin, Nisan 2013'te HRW, Myanmar’ın Rohingyalara karşı etnik temizlik kampanyası yürüttüğünü söyledi. Hükümet, bu suçlamaları sürekli olarak reddetti.

Son olarak Ağustos ayında polis ve askeri hedeflere yapılan saldırılar sonrasında Rohingyaların yaşadığı bölgelerde operasyonlara başladı.

Halk ve aktivistler, silahsız erkek, kadın ve çocuklara ayrım gözetmeksizin gelişi güzel ateş edildiğini anlattı. Ayrıca hükümet, Arakan Rohingya Kurtuluş Ordusu’ndan (ARSA) silahlı kişilerin bölgedeki polis karakollarına düzenlediği baskın sonrasında yaklaşık 100 kişinin öldüğünü söyledi.

Şiddet olaylarının tekrar başlamasından itibaren İnsan Hakları grupları Myanmar’ın Rakhine Eyaletinin en az 10 bölgesinde ev ve cami yangınlarını belgeledi. Birleşmiş Milletler mülteci kuruluşuna (BMMYK) göre, 270,000'den fazla kişi katliamdan kaçmış ve iki ülke arasında kimsesiz topraklarda binlerce insan kapana kısılmış durumda hayatta kalmaya çalışıyor. Birleşmiş Milletler, Bangladeş’e girmeye çalışan yüzlerce sivilin sınırdan geri çevrildiğini belirtti. Birçoğu gözaltına alındı ve zorla Myanmar’a geri gönderildi.


Yorumlar