Anasayfa /  Dünya

KKTC'de dağılan dörtlü koalisyon sonrası Akıncı, hükümet kurma görevini Ersin Tatar'a verdi!

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, dağılan dörtlü koalisyon sonrası yeni hükümet kurulması görevini Ulusal Birlik Partisi (UBP) Genel Başkanı Ersin Tatar'a verdi. Akıncı, "Umarım bundan sonra herkes, akıl ve mantık yoluna gelir; gerek Kıbrıs'ta gerek Doğu Akdeniz'de barışın ve istikrarın kaybedeni çıkmaz. Herkes kazançlı çıkar" dedi.

Abone ol
Abone ol 14 Mayıs 2019 17:05

KKTC'de dağılan dörtlü koalisyon sonrası Akıncı, hükümet kurma görevini Ersin Tatar'a verdi!

KKTC'de, dörtlü hükümetin dağılmasından sonra mecliste temsil edilen 6 siyasi partinin genel başkanları ile ayrı ayrı görüşen Cumhurbaşkanı Akıncı, yeni koalisyonu kurması için UBP Genel Başkanı Tatar'ı görevlendirdi. Çalışmalarını tamamlayan Akıncı, makamında kabul ettiği DHA ekibine açıklamalarda bulundu. Ülkede dörtlü koalisyonun dağılmasından sonra parti genel başkanları ile yaptığı görüşmeleri anlatan Cumhurbaşkanı Akıncı, şunları söyledi:

"Hükümetin istifası geçen perşembe günü oldu. Ben her defasında yeni bir hükümet kurulmadan önce mutlaka mecliste temsil edilen partilerin lideriyle istişare görüşmesi yaparım. Ülkemizde şimdiye kadar hükümetin ömürleri kısa sürüyor. Benim dönemimde sadece Sayın Tatar'ın da müstakbel başbakanlığıyla 5'inci hükümet olacak, 4 yıllık süremde. Dolayısıyla 1- 1,5 yıllık süreli hükümetler oluyor. Bu da tabi kısa. Tabi kısa ömürlü hükümet demek, istikrarsızlık demek; ancak uzlaşmayı öğreneceğiz. Bunu öğreneceğiz, başka yolu yok. Uzlaşma kaçınılmaz. Bu görevlendirmeden sonra hızlı bir şekilde hükümet gerçekleşir. Yüzde 100, garanti biçimde güvenoyunu alacak bir hükümet ortadadır, diyemem ama buna en yakını UBP'dir. Dün akşam HP de görüşme kararı aldı. Dolayısıyla bir koalisyon ihtimali mevcut güçlü bir olasılık göründüğü için bu görevlendirmeyi yaptım." 

'UBP İLE HP KOALİSYONU EN BÜYÜK OLASILIK'

Koalisyonun kurulmaması durumunda erken seçim olasılığını da değerlendiren Akıncı, "Sayın Tatar'ın ifadesi, mevcut seçenekler içinde sayıca iyi olacak bir rakamı tutturamazsa 26'lık bir hükümet olacaksa bunu denemeyeceği yönünde. Tatar'ın aklında, HP ya da CTP ile bir koalisyon olduğu anlaşılıyor. Eğer o olmazsa 26'lık hükümet olma ihtimali vardır. Bunun sıkıntılı bir hükümet modeli olacağının aşikar olduğunu söyleyen Sayın Tatar, onun yerine erken seçimi tercih edeceklerini ifade etti; ancak UBP ile HP arasında koalisyon en büyük olasılık görülüyor" dedi. 

'RUM TARAFINI SÜREKLİ UYARDIK'

Doğu Akdeniz'de Kuzey Kıbrıs Rum Kesimi, KKTC ve Türkiye'nin sürdürdüğü doğal gaz arama çalışmalarıyla ilgili hem son durumu hem de çözüm önerilerini aktaran Cumhurbaşkanı Akıncı, "Yıllardır Rum tarafını sürekli olarak uyardık. Bugün Doğu Akdeniz'de yaşananların olacağını hep söyledik; ama maalesef Rum tarafı bildiğinden şaşmadı. 2015 yılının Mayıs ayında göreve başladık. İlk buluşmamızda bize doğal gaz olayında Türklerin hakkı olduğunu ama yine de bunları konuşmak daha istemediklerini söylediler. Biz de bunu kendi egemenlik alanı olarak görüp tek yanlı yürümek istediklerini söyledik. Anastasiadis, önceliği çözüme vereceğini söyledi. Müzakereleri o şekilde başlatmamızı sağladı. Kendi ifadeleriyle görünür bir gelecekte yeniden bir araştırmaya girmeyecekleri beyanları oldu. Bu aramaların iki yolu vardır. Ya bunu erteleyecek müzakerelerin başarısı için şans verecektiniz ya da illaki bu işi de paralel yürütecekseniz. Bunu da birlikte yürüteceksiniz yani bizimle. Planlama aşamasıyla birlikte doğal zenginliklerin su yüzüne çıkarılması ve paylaşması aşamasına kadar birlikte hareket etme seçeneğini değerlendirecektiniz. Bunun ne biri oldu ne de diğeri oldu" diye konuştu. 

'DOĞU AKDENİZ GERGİNLİK ALANI OLMASIN'

Cumhurbaşkanı Akıncı, 2 yıllık sessizlik döneminden sonra 2017'de yeni ruhsatlandırma ile kazıların başladığını aktararak, şunları söyledi:

"Biz de kendilerine şunu söyledik. 'Bakın bu yolda ilerlediğiniz sürece bize başkaca bir yol bırakmıyorsunuz'. Türkiye'nin hak ettiği kendi alanları var. Kıbrıslı Türkler olarak bizim TPO'ya verdiğimiz ruhsatlandırmalar var. Türkiye'nin artık eski gibi değil 2 tane araştırma gemisi var. Sahada gerekeni yapacağız. Siz ne yapıyorsanız eş değerini biz de yapacağız, dedik. Sismik araştırma yapıyorsanız biz de yapacağız, kazı yapıyorsanız biz de yapacağız. Bunun olmaması, birlikte hareket, tüm tarafların kazançlı çıkacağı formül mümkün mü? Mümkün; fakat buna yanaşmadılar. Bizim arzumuz, Doğu Akdeniz'in gerginlik alanı olması değil. Türkiye'nin de değil. Bizim arzumuz, Doğu Akdeniz'in bir barış, huzur, iş birliği alanı olması ve enerji konusu; bu konuda yapılabileceklerin başında geliyor. Bunun yerine siz kalkıp da çok daha uzun güzergahı, daha derin sularda geçireceğiniz güzergahı, daha pahalı ve daha fazla zaman alacak projeyi yani İsrail, Güney Kıbrıs, Girit, Yunanistan, İtalya güzergahını Türkiye üzerinden gidecek kestirme güzergaha tercih edersiniz. Bunun sonunda Kıbrıs Türklerini ve Türkiye'yi Doğu Akdeniz'de enerji denkleminin dışına iteceğinizi sanırsanız işler bu durum gelir. KKTC ve Türkiye'nin yaptığı tamamen haklarına sahip çıkma pozisyonudur. Başka bir durum değildir. Haklarına sahip çıkıp, 'Doğu Akdeniz'de bizim de hakkımız var' deyişinin somut yansımalarıdır." 

'KİMSE SAVAŞI ARZU ETMEZ'

Gerginliğin tırmanması ve olası çatışma ihtimaline yönelik değerlendirme de yapan Akıncı, "Kimse arzu etmez savaşı, gerginliği. Bu topraklarda yaşadık. Biliyorsunuz hakkının fazlasını talep edip, bu adayı Yunanistan'a bağlama çabalarının sonucu oldu. 20 Temmuz 1974 günü anımsanır; ancak onun 5 gün öncesi, 15 Temmuz unutturulmak istenir. Yunan albayların cuntası, bu adayı Yunanistan'a bağlamak için giriştiği darbe girişimi. Rumların yaptıkları unutturulmak isteniyor. Her zaman Atatürk'ün 'Yurtta barış, dünyada barış' sözüne sadık insanlarız, devletiz. Türkiye de öyle biz de öyle. Temenni ederiz ki herkes böyle düşünür, böyle davranır. Çıkış yolarını, diyalogla herkesin kazançlı çıkabileceği formülleri arar. Bugüne kadar bu olmadı. Bütün önerilerimize rağmen bu olmadı. Umarım bundan sonra olur. Herkes akıl ve mantık yoluna gelir; gerek Kıbrıs'ta gerek Doğu Akdeniz'de barışın ve istikrarın kaybedeni çıkmaz, herkes kazançlı çıkar" dedi.

'ONLAR SAHADA NE YAPIYORSA BİZ DE YAPMA DURUMUNA GELDİK'

Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili uluslararası topluma yönelik eleştirilerde bulunan Akıncı, şunları kaydetti: 

"2004 yılında Rum tarafı bütün Ada adına AB üyesi yapıldı ama kuzeyde bu müktesebat geçerli değildi. Şimdi yine doğal gaz konusunda 'Rum tarafının hakkı var' söylemleriyle yüreklendiriyorlar. Halbuki AB süreci Kıbrıs'ta çözüm için değerlendirilmek yerine tek taraflı girişlerine izin verildi. Yanlış yapıldı. Rumların çözüm adına teşvikleri köreltildi, yok edildi. O noktaya kadar söyleyemesek bile büyük oranda köreltildi. Bununla birlikte tümüyle köreltecekler. Çözüm için en ufak bir durum teşvik bırakmayacaklar. Zaten BM üyesi olan Rum tarafı AB üyesi yapıldı. Şimdi 'Denizdeki zenginlikler de size aittir, buyurun bunu tepe kullanın' söylemiyle barış için en ufak bir umut, teşvik unsuru bırakmayacak. Bu yanlıştır. Oysa bu katalizör rolü görebilir. Dönüp 'Kıbrıs Türklerinin hakkı var' deniyor. Ne zaman olacak bu hakkımız? Onlara göre eğer bir gün çözüm olursa o zaman bizim hakkımızı vereceklermiş. Bu hak bugün de vardır yarın da olacaktır. O nedenle diyoruz ki gelin bir komiteye bunu koyalım, uzlaşma yollarını bulalım, diyalogla çözelim. Onlar gelmedi. Bugüne kadar onlar gelmeyince sahada ne yapıyorsa biz de sahada onu yapma durumuna geldik. Gelinen durum budur." 

Rum yönetimi Dışişleri eski Bakanı Nicos Rolandis'in, Doğu Akdeniz'de yaşanan krize ilişkin açıklamalarıyla ilgili de Cumhurbaşkanı Akıncı, "Sayın Rolandis, hep akılcı şeyler söylemiştir. Rum tarafına ilk uyarısı değildir. Uzun zamandır bu uyarılarını yapıyor. Ne yazık ki Rolandis gibi mantıklı kişiler, Rum tarafında bayağı azınlık duruma geldiler" dedi.



Yorumlar