DEAŞ'tan kurtarılan Telafer'de hayat normalleşiyor!
DEAŞ terör örgütünün 2014 yılında işgal edip 4 yıl kontrol altında tuttuktan sonra Irak ordusu tarafından kurtarılan ülkenin en büyük Türkmen kenti Telafer'de, hayat yeniden canlanmaya başladı. DEAŞ terör örgütünün izlerini silmeye çalışan Telafer'de çarşı yeniden açılırken, göç edenlerin yarıdan fazlası geri döndü. DEAŞ'ın işgal ettiği yerlerde kadınlara yasakladığı renkli kıyafetler de yeniden vitrinlerdeki yerini aldı.
Abone olDEAŞ terör örgütünün 16 Haziran 2014 tarihinde işgal ettiği en
büyük Türkmen kenti Telafer, 30 Ağustos 2018 günü Irak ordusu
ve El Hüseyin Tugayı tarafından kurtarıldı. DEAŞ işgalinden önce
450 bin nüfusu olan Musul'un Telafer ilçesinde, şu anda 150 binden
fazla insan yaşıyor. Nüfusun yarısının geri döndüğü Türkmen kenti,
4 yıllık DEAŞ işgali ve sonrasında yaşanan savaşın yaralarını
sarmaya çalışıyor. Telafer, DEAŞ'tan kurtarılışının birinci
yıldönümünde, DHA ekibince görüntülendi. Yaklaşık 4 yıllık işgalin
ardından kente dönen Telaferliler, DEAŞ'ın Türkmenlere ait birçok
yapıyı yok ettiğini gördü. İlçede bulunan 3 bin yıllık Telafer
Kalesi, Hızır İlyas peygamberin makamı, üniversite ve hastane
binaları DEAŞ tarafından bombalarla patlatılırken, kentteki çok
sayıda yapının da savaş sırasında zarar gördüğü tespit edildi.
Telafer'in her yanına DEAŞ ile savaşırken şehit olan Türkmen
gençlerin fotoğrafları asılırken, duvarlardaki kurşun izleri ise
yaşanan savaşın şiddetini gözler önüne serdi.
400 TON BOMBA BULUNDU
Telafer'in DEAŞ terör örgütünden kurtarılmasının ardından,
bölgedeki güvenliği Irak ordusu, federal ve yerel polis güçleri
sağlamaya başladı. Güvenlik güçlerinin kontrolü sağladıktan sonra
bölgede yaptıkları aramalarda, yaklaşık 400 ton patlayıcı bulunarak
imha edildi. İlçede güvenliğin tam olarak sağlandığı belirtilirken,
geç saatlere kadar Musul ve çevre ilçelere seyahat
edilebiliyor.
DEAŞ'IN YASAKLADIĞI RENKLİ KIYAFETLER YENİDEN
VİTRİNLERDE
Halen çok sayıda yıkık binanın bulunduğu Telafer'de çarşı ve
pazarlarda yeniden canlanmaya başladı. Yerel polis
güçlerinin güvenliği sağladığı Telafer ilçe merkezinde herhangi bir
güvenlik sorunu olmadığı göze çarpıyor. İlçeye geri dönüp, iş
yerlerini yeniden açan Türkmenler, göç eden diğer Telaferlilerin de
topraklarına dönmesini istedi. Telaferliler gece geç saatlere kadar
açık olan lokantalarda yemek yiyip sohbet ederken, DEAŞ işgali
sırasında, siyah çarşaf giymeleri zorunlu olan, renkli kıyafet
giymeleri yasaklanan ve yanında bir erkek olmadan sokağa çıkamayan
kadınlar da artık çarşı ve pazara çıkmaya başladı. Terör
örgütünün yasakladığı renkli kadın kıyafetleri de Telafer
çarşısındaki vitrinlerde yerini almaya başladı.
DEAŞ işgali sırasında ilçeyi terk edenlerden 16 yaşındaki Malik
Muhsin, geri döndüklerinde bir harabe bulduklarını belirterek,
"Çoğu kişi geri döndü. İlçenin yüzde 50'si geri dönerek, hayatına
devam etmeye başladı. Burada durum çok iyi. Herkesin evlerine
dönmesini istiyoruz" dedi.
Telafer çarşısında esnaflık yapan Abbas Muhammed Cemil ise, DEAŞ
döneminde çok zulüm gördüklerini belirterek, "Artık insanlar
güvende ve iyi günleri görmeye başladık. Pazar ve çarşımız açıldı.
İnsanlar muhabbetle yaşıyor. DEAŞ günleri, zulüm günleriydi. Artık
kimse zulmetmiyor. Dışarıda olanlar dönsünler. Eski günler çok
kötüydü. Kimsenin hayattan bir beklentisi yoktu. O günler geride
kaldı. DEAŞ zamanında bu renkli elbiseleri satamazdık,
gösteremezdik bile. Din adına gelip bizden zekat alıyorlardı. Şu
anda durum çok iyi" dedi.
Telaferli Ali Felekoğlu da, kente ilk geldiklerinde her yerin harap
olduğunu belirterek, "Evler yıkılmıştı. Haşdi Şabi ve devlet
girdiğinde bunları düzeltti. Evler ve yollar bombalıydı. Onların
hepsini temizlediler. İnsanlar geri dönmeye başladı. Hersey yolunda
gidiyor. Güvenlik problemi yok. Aslında Irak'ın en güvenli yeri şu
anda Telafer'dir" diye konuştu.
DEAŞ terör örgütünün yasakladığı tütün ürünleri ve nargile
de ilçenin kurtarılmasının ardından yeniden Telafer çarşısında
yerini almaya başladı. İşgal sırasında değişik yerlere göç
ettikleri için 4 yıl birbirlerini göremeyen Telaferli gençler,
yeniden çarşıda buluşarak, nargile keyfi yapıyor. Sokaklara
kurdukları masalarda sohbet edip, nargile içen gençler, geçmişin
acısını çıkardıklarını söyledi.
3 BİN YILLIK TELAFER KALESİNİ PATLATTILAR
DEAŞ terör örgütünün 3 bin yıllık Telafer Kalesi'ni
yıktığı görüldü. Vatandaşlar, terör örgütünün kaleyi yıktıktan
sonra enkazını da kamyonlara yükleyip götürdüğünü belirtti.
Türkmeneli Partisi Telafer Başkanı Riyad Muhsin, Telafer Kalesi'nin
yeniden onarılması için özellikle Türkiye'den yardım beklediklerini
belirterek, "IŞİD Telafer'e girer girmez, kaleyi bomba ile
patlattı. Daha sonra kamyonlarla eserleri ve enkazını kaldırdı.
Telafer'de 35 tane cami, mezarlık ve özel dini mezarlıkları
patlattılar. Telafer Üniversitesi, havalimanı ve 400 kişilik El
Hüseyin Hastanesi'ni patlattılar. Milleti perişan ettiler. Şu anda
bulunduğumuz yer Telafer Kalesi'ydi. 5 bin yıl önce yapılmıştı.
Asuriler, Sasaniler ve Romalıların eline geçti. 1430'lu yıllarda
Osmanlı döneminde yeniden onarıldı. Maalesef burada sadece toprak
kalmış. Tarihimizi yok ekmek istediler. Bu kale, bütün Türk
dünyasının ortak tarihidir. Özellikle benim dilimde konuşan 300
milyon Türk insanına sesleniyorum. Lütfen bize yardım eli uzatın.
Burayı yeniden yapalım, insanlar yeniden gelsinler. Telafer'de 400
bin Türkmen yaşıyordu. Şu anda sayımız yarıya düştü. Savaş çok
tesir etti. Köylerimizin perişan ettiler. Tarihimizi silmek, bizi
yok etmek istediler. Ama biz yok olmayız. İŞİD'den sonra bin
şehidimiz, 2 bin 200 yaralımız var. Herkesin Telafer'e geri
dönmesini istiyoruz" dedi.
'TÜRKİYE BİZE DESTEK VERSİN'
Telafer Meclisi Başkanı Muhammed Abdülkadır Seyid ise, ilçenin
artık güvenli olduğunu ve her şeyin yoluna girdiğini belirterek,
"Telafer'e şu ana kadar 20 bin aile döndü. Şu anda güvenlik
sağlanmış durumda. Çarşımız ve pazarımız çok iyi durumda. Telafer
hakkında yalan konuşanlar, kendi çıkarları için konuşuyor.
İnsanların geri dönmesini istiyoruz. Eski günlerimize dönelim ve
hepimiz kardeş olalım. Telafer'in durumunun kötü olduğunu
söyleyenler, yalan söylüyorlar. Telafer'de problem olduğunu
söylüyorlar. Şu anda Telafer çok iyi durumdadır. Bizi kimse
aldatmasın. Biz Iraklıyız ve Türkmeniz. Telafer bizim vatanımızdır.
Biz vatanımıza hizmet ediyoruz. Telafer'e yardım bekliyoruz.
Zalimler bizim yüreğimizi yaktı. Türkiye, Kıbrıs savaşına
girdiğinde 50 kişi gönüllü olarak fedai olduk. Ben 500 yıldır bu
beldedeyim ve Türkmence konuşuyorum. Şimdi Türkiye'nin bir problemi
olsa, biz yetişiriz. Milletimiz geri dönsün. Telafer güvenlidir,
emindir. DEAŞ artık buradan geçemez. Özellikle Türkiye'nin bize
destek olmasını istiyoruz" diye konuştu.
DEAŞ'IN PATLATTIĞI TARİHİ HIZIR İLYAS MAKAMI YENİDEN İNŞA
EDİLDİ
DEAŞ'ın Telafer'i işgal etmesinden sonra bombalarla patlattığı
Hızır İlyas peygamberin makamı da Kaymakamlık Müsteşarı Kasım Kara
tarafından yeniden inşa edildi. Makamı, aslına uygun olarak toprak
ve kireçten yeniden yaptıran Kasım Kara, "Elektrik, su ve
belediye hizmetleri yeniden verilmeye başlandı. Milletimizin geri
dönmesini istiyoruz. Eskisi gibi patlamalar ve saldırılar kalmadı.
Durum eskisinden çok iyi. Çarşı ve pazarda dükkanlar açılıyor. Bu
makam Telafer'in ulusal yeriydi. Her yıl Şubat ayında Telaferliler
toplanıp, bayram yapardılar. IŞİD geldiğinde burayı patlattı. İlk
iş olarak burayı onardık" dedi.
'SAVAŞTAN SONRA İNSANİ YARDIM KULUŞU GİBİ
ÇALIŞIYORUZ'
Telafer ve çevresinin güvenliğini ise Irak ordusu ile birlikte
Haşdi Şabi'ye bağlı El Hüseyin Tugayı sağlıyor. DEAŞ'ın Telafer'den
çıkarılması operasyonunda etkin rol alan El Hüseyin Tugayı, Telafer
çevresinde patlayıcı aramalarına da devam ediyor. Haşdi Şabi
birliklerinin bölgede Sünnilere kötü muamelede bulunduğu
iddialarının DEAŞ terör örgütü tarafından dile getirildiğini ve
gerçeği yansıtmadığını söyleyen El Hüseyin Tugayı Komutan
Yardımcısı Ebu Zehra, "DEAŞ, Telafer'i harap etti. Bunlarla
savaşmaya geldik. DEAŞ'ı ortaya çıkaran, Telafer'i bu hale getiren
dünyadaki istihbarat örgütleriydi. İslamı ayrıştırmak için DEAŞ'ı
getirip ortamıza koydular. Biz buraya gelerek, bunların hepsini
sildik. Şimdi Telafer'de Sünni, Şii, Hristiyan, Ezidiler bir arada
yaşıyor. Biz geldiğimizde bunların hepsini temizledik. Buraya
geldimizde 3 yıldır DEAŞ zulmü vardı. 70 şehit verdik.
Yaralılarımız çoktu. Şimdi, Haşdi Şabi'nin zulmettiğini
söylüyorlar. Biz zulme gelmedik. Bizim bir akidemiz var. Biz
bunları vurup çıkardıktan sonra insani yardım kuruluşu gibi
çalışıyoruz. Bizim için Sünni ve Şiiler arasında fark yok. Geceleri
şehirde devriye atıyoruz. Bir tehlike olsa bizim
mesuliyetimizdedir. Biz, biriz, islam birdir. Kim islami ikilerse,
Allah lanet etsin. Geldiler, bizi bölmek istediler. Telaferliler
diyor ki; 'Haşdi Şabi çıkarsa, biz de çıkarız. Biz şehit vererek
buraya geldik. Biz geldik, 'dinimiz birdir' dedik. Bunların
hepsi geçti. Aramızda bir problem yok. Herkes kendi dininde,
mezhebindedir. Biz Telafer halkının hizmetindeyiz" dedi.