Müslümanlıkta büyük tartışmalara sebep olmasına rağmen uygulanan en az 8 çeşit kısa süreli nikah var!
Müslümanlıkta büyük tartışmalara sebep olmasına rağmen uygulanan en az 8 çeşit geçici nikah var! Şiilerden Sünnilere Müslümanların yaşadığı Ortadoğu coğrafyasında uygulanan en az 8 çeşit “kısa süreli” nikah türü var. Kısa süreli nikah nedir hangi çeşitleri var nasıl yapılır. İşte Müslümanlıkta büyük tartışmalara sebep olmasına rağmen uygulanan en az 8 çeşit kısa süreli nikah ile ilgi tüm ayrıntılar.
Abone olMüslümanlıkta büyük tartışmalara sebep olmasına rağmen uygulanan en az8 çeşit geçici nikah var!
Şiilerden Sünnilere Müslümanların yaşadığı Ortadoğu coğrafyasında uygulanan en az 8 çeşit “kısa süreli” nikah türü var. Kısa süreli nikah nedir hangi çeşitleri var nasıl yapılır. İşte Müslümanlıkta büyük tartışmalara sebep olmasına rağmen uygulanan en az 8 çeşit kısa süreli nikah ile ilgi tüm ayrıntılar.
Nikah kelimesinin sözlükte “birleştirme, bir araya getirme,
evlenme, cinsel ilişki” gibi anlamları var.
İslam fıkıh terminolojisindeyse terim, nikahlanacak bir
erkekle bir kadının hayatlarını birleştirmelerini sağlayan bir tür
sözleşme yapmalarını ve bu yolla meydana gelen evlilik ilişkisini
ifade ediyor.
Ailenin temelini oluşturan nikah ve evlilik, tüm ilahi
dinlerde, kadın ve erkeğin kendilerine özgü bir mahremiyet ve
paylaşım alanı oluşturmasına ve insan soyunun devamına katkı
sağlamasına imkan veren meşru bir ilişki olarak kabul
ediliyor.
Kuran'ı Kerim’de nikah kelimesi ve benzer ifadeler 19 ayette
geçiyor, nikaha dair bazı şartlarla yasaklar da var.
Bu şartlardan en temel olanı ve İslam mezheplerindeki hemen hemen
tüm alimlerin kabul ettiği üzere, yapılan nikahın “geçici
olmaksızın” yani kalıcı yapılmış olması. Kalıcı olmayan nikahlar
konusundaki eleştiriler, genel itibariyle, bunların kadının
rızası olsa dahi, doğabilecek çocuğun ve kadının kendi
hakkıyla aile hukukunu göz ardı etmesi.
Hüküm ve koşulları itibariyle haram bileşenlerden oluştuğuna
inanılan bu tür nikahlar, İslam hukukuna ters düşme, gizlilik,
kandırma, niyet, yalan, kadına nafaka ve mehirin (mehir:
erkeğin evlenmeden önce kadına sağladığı maddi güvence) verilmeyişi
gibi sebepler sıralanarak çoğunluk tarafından caiz
görülmüyor.
Ancak Şia’daki mut’a nikahını caiz görmeyen Sünni bazı toplumlarda
yıllar içinde benzer içerikli farklı nikahların türediği
biliniyor.
Bugün bazı İslam ülkelerinde nikah uygulamasının farklı mezhepler
ve farklı fetvalarla çok çeşitlendirildiği ve uygulandığı
görülüyor.
En çok bilinen 8 nikah türü
1. Bir günlük nikah: Nikah-ı Muta (İran)
Genellikle İran’da ve Şiiler arasında görülen mut’a nikahı,
belli bir ücret karşılığında, belli bir süre için, şahit şartı
olmaksızın, cinsel yönden yararlanmayı ifade eden sözlerle yapılan
nikaha deniyor.
Ağırlıklı olarak İran’da uygulanan bu nikah türüne farklı ülkelerde
bulunan Şiiler arasında da rastlanıyor.
Şii fıkhında caiz görülen mut’a nikahı İran'daki medeni kanunca da
kabul ediliyor.
İran'da mobil mesajlaşma uygulaması Telegram üzerinden de
mut’a nikahı kıyılabiliyor. Kategoriye göre kadınlara 180 ila bin
200 TL ücret ödeniyor.
Söz konusu gruplara üye olanlar, geçici nikah yapmak istediği
kişiyi listeden seçiyor.
Ardından seçilen kişiye "mihr" adı altında, grubun yöneticilerine
de "danışmanlık” hizmeti karşılığı olarak belli bir ücret ödeniyor.
1 saatliğine de nikah kıyılabiliyor, 99 yıllığına da.
Gruba üye olan erkekler için yaş dahil hiçbir şart yok. Geçici
nikah kıymak isteyen kadınlarsa, gruba üye olmak için kimlik
bilgilerini ve özelliklerini belirten bir form doldurmak zorunda.
Kadınların kimlik bilgileriyle fotoğrafları uygulama üzerinde yer
almıyor.
Mut’a nikahı nasıl kıyılır?
Sözlükte "kendisinden faydalanılan şey" anlamına gelen mut'a, bir
fıkıh terimi olarak, boşanma veya evliliğin feshinden sonra kocanın
kadına verdiği elbise ve benzeri hediyeye verilen isim.
Erkek, rızası olan kadına, "Beni (...) (aylık) bir zaman için
mut'alandır" veya " (...) kadar para karşılığında seninle
mut'alandım" diyor, kadın da kabul ederse mut’a nikahı kıyılmış
oluyor.
İslam'da nikahın en önemli şartlardan kabul edilen şahitlik şartı,
mut’a nikahında bulunmuyor. Mut’a nikahı için Allah’ı şahit
göstermenin yeterli olacağı savunuluyor.
Evliliği sona eren kadının yeniden evlenebilmesi için 3 ay
beklemesi gerekiyor. Bunun sebebi olası bir hamilelik şüphesini
bertaraf etmek.
Mut'a nikahıyla evlenen kadın, nikahın süresi ne kadar olursa olsun
mirastan hak iddia edemiyor.
Erkek mut’a ile nikahlandığı bir kadını sonradan şartları yerine
getirip sürekli eş olarak alabiliyor.
Nasıl ortaya çıktı?
Muta nikahı, İslamiyet öncesi, cahiliye devri olarak tanımlanan
dönemde ortaya çıktı. Zina ve "geçici bir zaman için evlenme" bu
devirde oldukça yaygındı. Sünni alimler, İslamiyet'in ilk
yıllarında, özellikle harp zamanlarında uzun zaman kadınlardan uzak
kalan askerler için mut’a nikahına izin verildiğini, Hayber
savaşına kadar mübah olan bu nikah türünün Hz. Muhammed
tarafından Mekke'nin fethi olan 630 yılında tamamen
yasaklandığını savunuyor.
Mut’a nikahı Kuran’da geçen Nisa Suresinin 24. ayetine
dayandırılıyor:
Elinizin altında bulunan cariyeler müstesna, evli kadınlar da size haram kılındı; Allah’ın size emri budur. Bunlardan başkasını, iffetli yaşamak ve zina etmemek kaydıyla, mallarınızla (mehir ile) istemeniz size helal kılındı. Onlarla karı-koca ilişkisi yaşamanıza karşılık kararlaştırılmış olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra karşılıklı anlaşmanızda size günah yoktur. Şüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir. (Nisa Suresi 24.ayet)
Şia yorumuna göre, Nisa suresinin bu ayetinde geçen ve Türkçeye
"faydalanmak, zevk almak" olarak çevrilmiş istimta kelimesi,
faydalanma anlamındaki mut’a kökünden geliyor.
Ancak Hz. Muhammed dönemi sonrasında mezhepler arasında farklı
görüşler ortaya çıktı.
Günümüzdeyse Sünniliğin 4 mezhebine (Hanefi, Hanbeli, Maliki
ve Şafii) göre kesin olarak haram kabul edilen bu nikah türü, Şia
mezhebindeki Şiiler ve Rafiziler tarafından kabul
görüyor.
Mut’a nikahı, İran anayasasında da tanınıyor.
2. Misyar Nikahı
Misyar nikahında evlenme akdi bütün şartlara uygun olarak yapılıyor
ancak kadın bazı haklarından feragat ediyor.
Misyar nikahıyla evlenen kadın kocasından nafaka talep edemiyor.
Sürekli kendisinin yanında kalmasını da isteyemiyor. Kocası kendi
tayin ettiği zamanlarda eşinin yanına gidiyor.
Nikah ismini de buradan alıyor. Misyar isminin “yürümek veya
seyahat etmek/seferde bulunmak” anlamına gelen “seyr” kelimesinden
türediği düşünülüyor. Bir grup araştırmacıya göre ise Misyar, Suudi
Arabistan’ın Necid bölgesinde kullanılan ve halk dilinde günlük
ziyaret anlamına gelen bir kelime.
Misyar nikahı, farklı yerlerde iş sahibi olanlar ve seyahate
çıkanlar tarafından uygulanıyor. Suudi
Arabistan ve Körfez ülkelerinde Sünni bir kesim
tarafından caiz görülüyor. Nikah, seyahat süresince kullanılmak
üzere ve bu süreyle sınırlı yapılıyor.
Suudi Arabistan’da bu tür nikahlar için eşleştirme yapan pek çok
internet sitesinin bulunduğu da biliniyor. Örneğin msyaronline.com
sitesinin Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar,
Kuveyt, Mısır, Türkiye ve Fas’tan binlerce kullanıcısı
var.
Misyar nikahının dini dayanağı nedir?
Bu nikahı savunanlar Hz. Muhammed’in eşi Sevde’nin beraberlik
nöbetini Ayşe’ye devretmesini görüşlerini destekleyen bir delil
olarak ileri sürüyor.
Hatta bazı Suudi Arabistanlı alimler bu nikahı günümüz şartlarında
zaruri bulduğunu söylüyor.
Kuveyt gibi Körfez ülkelerindeki bazı alimlerse bu nikah türünü
caiz bulmadıklarını belirtiyor.
3. Misyaf: Yaz Nikahı
Misyaf nikahı Suudi Arabistan ve Körfez ülkelerinde uygulanan bir
nikah türü. İsmi yaz anlamına gelen "sayf" kelimesinden türemiş.
Misyar nikahıyla benzer özellikleri olan nikahın en büyük özelliği
yaz döneminde kıyılması ve yaz tatilinin sonunda boşanma sonucuyla
bitmesi. Bu nikah türü daha çok Körfez ülkelerinde yaşayanların yaz
tatillerini geçirdikleri Yemen gibi ülkelerde uygulanıyor. Gizli
kıyılan bu nikahta da kadının nafaka ve çok eşlilik durumunda
eşitlik hakkı bulunmuyor.
4. Binyat et-Talak: Boşanma Niyetli Nikah
Görünürde kalıcıymış gibi kıyılan bu nikah türü, belli bir zaman
sonra nikah akdini feshetmek üzere yapılıyor.
Nikahın boşanmayla sonuçlanacağını erkek biliyor ancak bu
niyetini kadına söylemiyor. Bu nikah türünü bulan isim, eski Suudi
Arabistan müftülerinden ve Küresel Selefi Hareketi Lideri Abdulaziz
bin Baz. Baz nikahlanmadan önce boşanma niyeti olmasının, kıyılacak
nikahın geçerliliğini bozmadığını öne sürerek fetva verdi. Erkeğin
boşanma niyeti olduğunu kadına baştan söylemesinin nikahın
geçerliliğini bozacağını savunuyor. Bu nikah türünün savunucuları
aksi durumda nikahın mut’a nikahı olacağını düşünüyor.
5. Zawaj Friend: Arkadaş Nikahı
Yemen’deki Islah Partisi Genel Kurulu Başkanı Şeyh Abdulmecit
El-Zindani tarafından ortaya atılan bu nikah türü, Batı’daki
arkadaşlık ve cinsel birliktelik içeren “kız arkadaş” ifadesinin
bir uyarlaması.
Daha çok Batı'da yaşayan öğrenci ve gençler arasında uygulanan bu
nikah türü, yine gizlilik esasına dayalı ve erkeğe herhangi bir
geçim sorumluluğu yüklemiyor.
6. Misfar: Sefer Nikahı
Seferden dönünceye kadar yapılan bu nikah özellikleri ve şartları
itibariyle Misyar nikahına çok benziyor. Misfar’ın tek farkı daha
çok gezginlere yönelik olması ve bir sefer/gezi süresince geçerli
olacak şekilde yapılması.
7. Örfi nikah: Tamamen gizli nikah
Hiç kimseye duyurulmadan yapılan ve tamamen gizli bu nikaha Mısır
ve Ürdün’de rastlanıyor. Bu nikah türünün işsizlik ve
fakirlik sonucu ortaya çıktığı düşünülüyor.
8. Nehariyye: Gündüz Nikahı
Hanefi, Şafi ve Hanbeli mezheplerinde görülen “nehariyye”de erkek,
sadece gündüz vakti bir araya gelmek şartıyla, bir kadınla nikah
kıyabiliyor. Şafi ve Hanbeli görüşü, sadece gündüz bir araya gelme
şartının hükümsüz olduğu ve nikah kıyılırken ileri sürülen bu şarta
evlendikten sonra bağlı kalmanın hukuken gerekli olmadığını
söylüyor. Nehariyye Arapça kökenli bir kelime ve “gündüzcü”
anlamına geliyor.
“Mut’a gibi şeyler işi dine uydurmaktır”
Independent Türkçe’ye konuşan İlahiyat Profesörü, İslam Hukukçusu
ve Süleymaniye Vakfı Kurucusu Abdulaziz Bayındır, evlenme ve
boşanma konusunda “Kuran’a uyan tek bir mezhep olmadığını ve en çok
kadının ezildiğini” söylüyor.
Evlilik ve nikahın Kuran’a göre anlatıldığında buna karşı
çıkacak kimsenin olmadığının altını çizen Bayındır, mezhepsel ve
toplumsal farklılıklara göre şekillenen geleneksel dini uygulamalar
çerçevesinde anlatıldığındaysa bunları hiç kimsenin kabul
etmediğini ifade ediyor.
Örnek olarak mut’a nikahını veren Bayındır, sözlerini şöyle
sürdürüyor:
Mut’a nikahı diye bir nikah olamaz. O tamamen uydurma bir şeydir. Bu din konusu ortaya atıldığı zaman herkes dindar gözükmek ister ama dine uymak insanların menfaatlerine ters gelir. Yoldan çıkar, yoldan çıktığını da göstermemek için böyle mut’a gibi şeylere başvurur. Adam ahlaksızlık yapmak istiyor, işi dine uydurmak için mut’a nikahı diye bir şey uyduruyor.
“Algılanan mut’a nikahıyla Şia’nın caiz gördüğü birbirinden
tamamen farklı”
Independent Türkçe’ye konuşan “Kitap Ve Sünnet Işığında Müt'a
Nikahı” isimli kitabın yazarı ve araştırmacı Abdulkadir Çuhacıoğlu
ise Sünni toplumların kafasında canlandırdığı mut’a nikahıyla
Şia’nın caiz gördüğü mut’a nikahının tamamen birbirinden farklı
olduğunu anlatıyor:
Bunun altını çizelim. Şia’nın izin verdiği mut’a nikahı halen yürürlükte ve yasaldır. Ehl-i sünnetin toptan reddettiği mut’a nikahının koşullarıyla Şia’nınki tamamen birbirinden farklıdır. Ehl-i sünnetin kafasında canlandırdığı mut’a nikahına Şia da haramdır der. Bu önemli.
Sünni toplumlardaki genel algıda mut’a nikahında doğabilecek çocuğun hak ve hukukunun olmadığı, mut’a nikahıyla evlenen kimselerin kısa aralıklarla başka insanlarla evlendiği algısının doğru olmadığını savunan Çuhacıoğlu, “Böyle bir nikah yok, Şia böyle bir nikahı asla kabul etmez. Mut’a’nın koşulları ve hukuki çerçevesi var. Eğer böyle bir nikahtan bir çocuk dünyaya gelirse, o çocuğun mezhebi sabittir, soyu sabittir. Babasının kim olduğu sabittir. Dolayısıyla çocuk ortada kalmıyor. Gayrimeşru yasadışı bir çocuk olmuyor. Normal evlilikte bir çocuk nasıl doğuyorsa, bu çocuk da anne babasının ilişkisinden doğuyor” şeklinde konuşuyor.
İnsanların cahiliye devrinden de önce mut’a nikahını farklı
hukuki çerçevelerde kıydığını söyleyen Çuhacıoğlu, peygamberlerin
“devrimci insanlar” olduğunu ve geldikleri dönemde toplum
içerisindeki uygulamaları bir “elekten geçirerek” bir kısmını
tamamen yasakladıklarını, bir kısmının da bir takım düzenlemelerle
devam edilmesine izin verdiklerini söylüyor.
Çuhacıoğlu, mut’anın cahiliye devrinde yanlış uygulamaları olduğunu
ancak “Peygamber dönemi sonrasında bu nikahın toplumsal açıdan yer
yer kalıcı olmasının gerekli olduğunu” savunuyor.
Çuhacıoğlu, pratikte hiç mut’a nikahı görmediğini anlatıyor.
Mut’a nikahının Türkiye’deki uygulanma oranı sorusuna
ise Çuhacıoğlu, sahada buna dair bir çalışma yapmadığını ancak
Türkiye büyük ölçüde Sünni bir toplum olduğu için uygulamanın
yaygın olmadığı cevabını veriyor:
Binde bir mi dersiniz, milyonda bir mi dersiniz yani çok çok cüzidir. İran Şii’dir ama İran’da bile bu nikahın uygulanabilirliği son derece az, son derece sınırlı. Yani pratikte çok fazla uygulanan bir nikah tarzı değil.
Sünni bazı ülkelerdeki alimlerin mut’a nikahına haram derken, benzer özellikler taşıyan farklı isimlerdeki nikahlara cevaz verdiğinin altını çizen Çuhacıoğlu sözlerine şöyle devam ediyor:
Hakikaten ihtiyaç olduğu biliniyor ama mut’a nikahı dendiği zaman bir irkilme, sanki bir antipati doğuyor. Bu isimden kaçıyoruz fakat bu isimden kaçarken mahiyet ve özü itibariyle aynı olan hatta ‘beter’ diyebileceğim bir uygulamaya izin veriyoruz.
Çuhacıoğlu, benzer bir uygulamaya neden farklı bir isim verme
gereği duyulduğu sorusu üzerineyse, “Korku. O isimden özellikle
kaçmak istiyorlar. Fakat bu isimden kaçmanın bir anlamı yok.
Akitlerde isme itibar edilmez, içeriğe itibar edilir”
diyor.
Sünni toplumlarda içerik olarak mu’ta’yla birebir aynı veya farklı
şekillerde ortaya konan pek çok nikah tarzı uygulandığını
vurgulayan Çuhacıoğlu, yanlış anlaşılmaları gidermek için alimlerin
bir araya gelerek konuyu enine boyuna masaya yatırması gerektiğini
söylüyor.
Çuhacıoğlu sözlerine şöyle devam ediyor:
Peygamber döneminde mut’a’nın onun izni ve bilgisi dahilinde uygulandığı kesindir. Kaynaklar bu konuda çok açık bilgiler veriyor. Bu konuda ihtilaf yok zaten. Mut’a nikahının evlenme niyetiyle onun gözü önünde, onun bilgisi dahilinde uygulandığını açık şekilde itiraf ediyorlar. Tek sıkıntı daha sonra kalktı mı kalmadı mı? Bu nikah daha sonra Peygamber tarafından kaldırıldı mı kaldırılmadı. Dert bu.
Kalıcı ancak rızaya dayanmayan nikah
türleri
Geçici olduğu için caiz görülmeyen nikahların yanı sıra, alimlerin
“tarafların rızasına dayalı” olmadığı gerekçesiyle caiz görmediği
nikah çeşitleri de var.
Şiğar nikahı/berdel: Karşılıklı nikah
Kızı veya kız kardeşiyle sınırlı olmayan birine veli bulunan 2
kişinin, herhangi 2 kadını, karşılıklı olmak şartıyla birbirlerine
mehir olmaksızın nikahlamasıdır.
Şiğar nikahında mehir olmadığı için alimlerin ittifakıyla bu nikah
caiz görülmüyor. Alimler, İslami nikah şartlarında nikahlanacak
kişilerin rızası olmasının meselesinin bu nikahta göz ardı
edildiğini savunarak caiz görmemişlerdir.
Hanefilere göre, Şiğar nikahı mehir söz konusu olduğu takdirde
geçerlidir ancak yapılması helalden çok, harama yakındır.
Sünniliğin diğer 3 mezhebine göreyse mehir söz konusu olsa bile bu
nikah akdi geçersizdir.
Örneğin, bir kimsenin kendi kızını bir adama nikahlayıp, karşı
tarafın kızıyla evlenmesi bu nikah türüne girmektedir. Kadınların
takası dışında arada herhangi bir mehrin olmadığı bu nikah akdinde
bir kadın diğer bir kadının bedeli sayıldığı için halk arasında
yanlış bir telaffuzla takas anlamına gelen "Berdel" ismiyle meşhur
olmuştur.
2 kişi kız veya kız kardeşlerini birbirine vermek ister, karşılıklı
evlenmeyi birer şart olarak görmez ve nikahlanacak herkesin rızası
olursa alimlere göre nikahlar bu durumda Berdel’den çıkıp normal
nikah şartlarını taşır ve caiz olur.
Türkiye’de günümüzde “Berdel” adı altında gerçekleşen nikahların
çoğunlukla bu şekilde gerçekleştiği düşünülüyor.
Berdel usulü evlilik büyük ölçüde ekonomik zorluklar sebebiyle veya
2 ailenin birbiriyle kan bağı kurmak istemesi sonucu ortaya çıkmış
bir evlilik şekli.
Evlenen çiftlerin birbirleriyle zoraki evlendirilmiş olmaları
halinde aile içi huzursuzluğa yol açma ihtimalinin olması,
tarafların yaşadığını karşı tarafın kızına da yaşatma gibi
uygulamalara gitmeleri de bu nikahla ilgili karşılaşılan
sorunlardan biri.
Beşik Kertmesi: Bebek Nikahı
Beşik kertmesi çok eski tarihlerden günümüze kadar gelmiş ve halen
Türkiye’nin bazı bölgelerinde kullanılan bir çeşit evlilik
akdidir.
Beşik kertmesi 2 farklı ailenin bağlarını kuvvetlendirmek adına
beşikteki bebekleri veya küçük yaşlardaki çocukları ileri bir
zamanda evlendireceğine dair verdiği sözdür.
Sözünden cayan ailenin yaşadığı kültür içinde saygınlığının
azaldığı ve diğer ailenin onuruyla oynadığı varsayıldığından nikah
akdinden kolay kolay vazgeçilmez.
Anadolu’da nikah Beşik kertmesi yerine, Beş kertme, beşik kesme,
beşik Kertiği gibi kelimeler de anılıyor.
Tarihçiler bu geleneğin Türk Boyları Oğuzlar’dan geldiğini
belirtiyor. Oğuz geleneğinde insanlar, küçük çocuklarını
nişanlarken sadakat işareti olarak çocukların beşiklerinin bir
yerini kerterlerdi.
Kaynak : The Independentturkish