DİKKAT! YAPAY KITLIK GELİYOR 


Kimse altının ya da dövizin yükselmesine sevinmesin… Para ile para kazanmak dünyanın geleceğine katkı sunmaz.


Dikkat! Yapay kıtlık geliyor. 
Asıl yatırımın tohuma, tarıma yapılması gerekiyor; Yapay kıtlık küresel anlamda geliyor. Tohumlar, dünyayı yöneten dört şirketin elinde şu an. Her geçen gün marketlerde fiyatlar artıyor. Yağmur ve kar yağmadığı sürece fiyat artışları devam edecek. Büyük bir felakete doğru gidiyoruz. Bunu önlemenin yolları var. Altının ne kadar arttığı önemli değil. Yani tedarik zinciri bozulursa sıkıntı. Altından daha önemli olan tarımdır.


Kıtlığın sebebini ekonomik verilerde aranması yanlıştır. Kıtlığın asıl sebebi kesinlikle iklim değişikliğidir. Hem devlet yöneticileri hem de uluslararası kuruluşlar mevcut duruma iklim değişikliğinin neden olduğu konusunda hemfikir. 


BM, 2030 yılına kadar açlık sorununu tümüyle ortadan kaldırmayı hedeflese de bu amaca ulaşmak mevcut koşullarda oldukça uzak bir ihtimal olarak görülüyor. Küresel açlık, son dört yıldır insan kaynaklı çatışmalar, iklim değişikliği ve ekonomik gerilemeler nedeniyle sürekli artıyor. Koronavirüs de cilası oldu. Bugün, 821 milyondan fazla insan kronik açlık yaşıyor. 149 milyon çocuk yeterli beslenemediği için bodur ve hastalığa en duyarlı olanlar bu insanlar.


Dünya ekonomisini elde tutan üç beş kapitalist yüzünden insanlık sürekli geriliyor. Komşunuzu aç bırakmak iyi bir politika değil. Ülkeler birbirine bağlı bir dünyada yaşıyor ve önlemleri ülkeler koordinasyon içinde alması gerekir. Ülkelerin eylemleri yapay kıtlık yaratmamalı.


Kuraklık ciddiye alınmalı. Tüm ülkeler susuzlukla birlikte ciddi mücadele etmelidir. Suyun yüzde 80’inin tarımda kullanıldığı düşünülürse bu oranı yüzde 50’lere çekmenin yolları aranmalı. 

 


Eylemlerimiz, işsiz kalan çoğu kişinin satın alma gücünün olmadığı bir zamanda yapay kıtlıklar veya fiyat artışlarına neden olmamalıdır.


İş gücüne katkı sağlayan ülkemizdeki yabancıların acilen bir yasa ile sanayiye entegrasyonu sağlanmalı ve vergilendirilmelidir. Yoksa vergi kayıpları nedeniyle devlet zor durumlara düşebilir. 

 


Ayrıca kamuda lüzumsuz personel alımı yapılmamalı. Sanayide çalışacak eleman bulunamamaktadır. Bu nedenle ülkemizdeki potansiyel iş gücünü koruyabilmek için kamuda ve özellikle Belediyelerde (İstanbul Büyükşehir Belediyesinde sadece 35.000 fazladan personel bulunmaktadır) personel alımı azaltılmalıdır. Kamuya alınan gereğinden fazla personelin Sanayiye büyük zarar verdiği unutulmamalı. Bu durum iş gücünü zayıflatmaktadır. Bu sebeple yabancılara yer açılmaktadır.


Ayrıca emekli olan vatandaşların köylere dönüşü teşvik edilmeli. Yoksa 10 ila 15 yıl içerisinde köylerde toprakları işletecek veya tarım yapacak vatandaşların kalmayacağını hatırlatmak istiyorum.

 


Gıda stokçularının izleri sürülmeli ve tekelleri kırılmalıdır. Özellikle stokçular köylerde değilde Büyükşehirlerde aranmalıdır. Marketlerin alım yaptığı firmalar takibe alınırsa gıda stokçularının izi ortaya çıkacaktır. Bu tür stokçu firmaların faaliyetlerine derhal  son verilmeli ve tüm sermayelerine el konulmalıdır. Yoksa açlıkla ve kıtlıkla uğraşırken, öteki taraftan alım gücünün zayıflaması kaçınılmaz olacaktır. 

Şehirlerdeki nüfus azaltılmalıdır. Şehirde yaşayan fazla nüfusu tarıma yönlendirme politikaları benimsenmelidir. Bunun için acil bir toprak reformu yasası çıkarılmalı ve gerek kamuda gerekse 20 yıldır ekilmeyen arazilerin kamulaştırılması yapılarak bu alanlarda istihdama yönelik adımlar acilen  atılmalıdır. 


Kısaca ekilecek bir karış toprağın boş bırakmamak, kuraklıkla mücadele etmek şarttır. 


Selam ve saygılarımla 

 

Yorumlar