DENİZE DOĞRU

Hafifçe gözünü açtı, karanlıktı!.

İki ayı aşkın süredir kendisini çevreleyen karanlığa burnunun ucundaki sivri oluşumla bir iki kez vurdu.. Çevresinde de eş zamanlı aynı uğraş yaşanıyordu.. Sanki güç aldı bu durumdan; hızlandı..

Karanlık duvarla cebelleşti epey bir zaman!. Gücü tam tükenecekken yüzünde, gözünde bir serinlik, karanlık ama rahatlatıcı bir ferahlık hissetti.. Yorulmuştu!. Kumdan perdeyi hafifçe aralayıp etrafında onlarca kendisine benzer şeyi görünce rahatladı.. Yiten gücünü yeniden kazanmak için hareketsiz kaldı..

Saatler sonra minik gözlerini açtığında aynı karanlık, serin kumun içinde olduğunu anladı!. Üzerine çevrilmiş onlarca çift gözün kimini gördü, çoğunu hissetti. Bir iki hareket edince diğerlerine çarptı!. Olmayacaktı böyle!. Genetik kodlarından gelen bir güdüyle küçük kafasını yukarıya doğru çevirdi.. Şimdi hepsi ona kilitlenmişti!.

Bir iki dakikalık devinimsizlikten sonra ön yüzgeçleriyle, gözleriyle, kabuğuyla, minicik yüreğiyle adeta haykırdı : Haydi!.

Bir anda müthiş bir hafriyat çalışması başladı.. Öyle ki; iki gündüz bir geceye yayılan bu çalışma adeta bir kurtuluş savaşıydı!. Yukarıya doğru kazdıkça kazıyorlar; bedenlerinin üzerinden aşağılara doğru akan ıslak kum tanecikleri çok değil iki gün önce yırttıkları ilk karanlığın kabuklarına doluyor, doğal merdivenler oluşturuyordu.. Hedef denizdi deniz olmasına da; yolculuk bir martının gagasında son bulabileceği gibi ulaşmak istedikleri aydınlığın kaynağı güneş de sonları olabilirdi. Aldırmadılar, yukarıya doğru çılgınlar gibi kazdılar!. Bir zaman sonra o ıslaklığın yerini kabuğuna rağmen vücudunu ürperten bir görünmezlik aldı.. Boşluğa doğru bir iki kez daha devindi ön yüzgeçleri!.

Dışarıdaydı.. Dışarıdaydılar ama yine karanlıktı!.

Yarısına yakını sahilin tam tersindeki tesisin ışıklarına doğru koştular. Ah bu gençler!.

Az bekledi yanındaki diğer yarıyla.. İlk anda  hissettikleri ürpertinin kat be kat fazlasıyla karşılaşmaları fazla uzun sürmedi!. Tüm uzuvlarıyla haykırdı : Kaçın!.

Kalan yarının büyük çoğunluğunun kısa ömrü aç martıların gagalarında son bulmuştu..

Kendisi de ciddi iki saldırıdan kısmetine düşen martının dilini ısırmak suretiyle yırtmıştı!. Şans ya; denize yakın bir yere fırlatmıştı canı fena halde yanan martı kendisini!.

Ama, yine sorun vardı!. Ters dönmüş bir halde çırpınıyordu dalgaların erişebildiği yere sadece kırk santim uzaklıkta..

Dakikalarca boşluğu dövdü yüzgeçleriyle.. Şafak sökmek üzereydi!. Yüzgeçlerinin dövüşü giderek zayıflıyordu.. Gücünün son damlalarında ıslak kumlarda bir titreşim hissetti..

Yaklaşık yüz yumurtadan yanı başında bekleyen kardeşi son gücüyle toslayarak düzeltti onu.. Ve hiç bakmadan denize doğru paytak paytak koşarken ekledi : Haydi!.. 

Yorumlar