Daha kaç kez uyaracağız sizi?

Bizler Karayolları ile büyüdük. 
Türkiye’deki birçok otoyol, otoban o kuruluşun eseridir. 
5539 Sayılı Yasa ile kurulan bu büyük kuruluş, O zamanki adıyla Bayındırlık Bakanlığı’na bağlı, tüzelkişiliğe haiz, katma bütçe ile idare edilmekteydi. 
Amacı otoyol, devlet yolu ve il yoları ağına giren güzergâhları belirlemek, yol inşasının yapımını, bakımını teknik şartlarla yerine getirmekti. 
Yolların kullanımını teknik ve emniyet açısından kontrol altında tutmaktı. 
Gerekli araç gereçleri kendi bütçesiyle almak onları korumak için garajlar yapmak ve tamirleri için atölyeler kurmak gibi tam bağımsız çalışan bir kuruluştu.
Portakal rengi kepçeleri, vinçleri, greyderleri ve arabaları yapılan yollarımızı süslerdi. O araç ve gereçleri sanki bizim öz be öz kendi malımız gibi benimser ve sevgi duyardık. 
Çünkü onlar toplum için bir umuttu. 
Uzakları yakın edeceğine inandığımız bir özlemdi.
Yaptığı yol, köprü sağlamdı, teknik açıdan hatasızdı. 
Yaptıkları eserler hakkında olumsuz tartışma hiç olmazdı. 
Çünkü çalışan teknik kadro alan bilgisi yönünden iyi eğitilmişti. 
Duygusal açıdan vatansever, dürüst insanlardı.
Karayolcu olmak bir mühendis için de, işçi için de hatta memur için de ayrıcalıktı. 
O zamanlar okulunu bitiren her mühendisin hayaliydi Karayollarında çalışmak.
Sosyal tesisleri, lojmanları, hatta çalışma binaları Batı tarzında kurulmuştu. 
O insanlar, gecesini gündüzüne katarak çalışır ama boş zamanlarında da dinleneceği, eğleneceği kendi kuruluşları vardı. 
Kampları, lokalleri, dinlenme bahçeleri ne güzeldi. 
Hep imrenir, bir tanıdık aracılığıyla oralara gitmek için can atardık.
Bugün böyle bir özerk kuruluş var mı? 
Gerçekten öğrenmek istiyorum. 
Evet, Karayolları binaları var. 
Genel, Bölge, İl Müdürlükleri de var; ama eskisi gibi özerk bir kuruluş var mı? 
Bence yok. 
Demokrat Parti iktidarı döneminde kurulan bu kuruluş, 24 Ocak Kararları ve 12 Mart Darbesine kadar gerçekten çok büyük işler başardı. 
Her şeyde olduğu gibi burada da bir Cumhuriyet kazanımı olan Karayolları da tanınmaz hale getirildi. 
Batı ile yapılan ikili anlaşmalar, onların içteki temsilcileri bu büyük kuruluşun altını oydular.
Küçüklüğümde sık sık akraba ziyareti nedeniyle Orhangazi-Yalova-İzmit güzergahından Sakarya’ya giderdik.
Bir kabus idi Orhangazi-Yalova yolu.
O zamanlar DP iktidarı zamanında yaptırılan tek şeritli yol vardı. Zamanla bugünkü iki şeritli yol halini aldı.
Ama değişmeyen tek şey var…
Yıllar geçse de ne Orhangazi-Yalova yolunda ne de İznik-Mekece-Sakarya Yollarında canına yandığımın tadilatı bir bitmedi.
Her sene onarım, her sene bakım…
Üç dört yıl ara ile defalarca yol yeniden yapıldı. 
Çünkü eski Karayollarının ciddiyeti bu yolların yapımında yoktu. 
Çünkü yapım özel şirketlere peşkeş çekilmişti.
Bu yazımı okuyan bir yetkili lütfen bu güzergâha gelsin ve yapılan çalışmaları görsün. Kimi yer çökmüş, kimi yer tamamen bozulmuş ve ne yazık ki ülkede en fazla kullanılan yol olmasına rağmen bir çıkmaz sokak burası. 
Derler ya perşembenin gelişi çarşambadan belli olur. 
Biz o çalışmalar yapılırken nasıl malzeme kullanıldığını, çalışan kişileri nasıl sıradan olduklarını hep izliyor ve bu sonucu bekliyorduk.
Aslında o kadar uzağa gitmeye gerekte yok.
Karayolu yapımının yanında alt geçitler konusunda da sınıfta kalan bir karayollarımız var.
Örneğin;
Orhangazi’de karayollarının yaptığı 5 alt geçit bulunmakta.
Karayolları yaparsa anca bu kadar yapar…
Yapılan alt geçitler bir rezalet.
Kışın içinden geçmek için mutlaka bir bot almak gerekir. 
Çünkü akar yok ve en az 50 cm su yüksekliği var. 
Yazdık, telefon ettik, ama Karayolları Bölge Müdürlüğü’nü kim dinliyor ki?
Çünkü bu özel şirketler direk birinci kişiye bağlılar.
Hız tahdidinin konulduğu kaldırımı gördüğünüzde bu kuruluşun ne kadar yozlaştığını ve şirketlerin nasıl at oynattıklarını her halde görmek mümkün.
Ben görevimi yaptım sanıyorum.

Yorumlar