Son dakika! Cumhurbaşkanı Erdoğan: Suriye'de yine kritik bir eşikteyiz, İdlib köprüden önce son çıkış!
Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Suriye ve İdlib çıkışı! Cumhurbaşkanı Erdoğan, Amerikan Wall Street Journal gazetesine Suriye krizi ve İdlib sorunu üzerine bir makale kaleme aldı. Suriye'de yine kritik bir eşikte olunduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İdlib köprüden önceki son çıkış" dedi.
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan'dan Suriye ve İdlib çıkışı!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerikan Wall Street Journalgazetesine Suriye krizi ve İdlib sorunu üzerine bir makale kaleme aldı.
“Dünya Esed’i durdurmalı” başlıklı makalesinde
Erdoğan, şunları kaydetti:
Esed rejimi, yedi yıldır Türkiye’nin güney sınırında Suriye
vatandaşlarını keyfî tutuklamalar, sistematik işkence, topyekûn
idamlar, varil bombaları ve kimyasal ve konvansiyonel silahlarla
hedef almaktadır. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Konseyi’nin
“İkinci Dünya Savaşı’ndan beri yaşanan en büyük insan kaynaklı
felaket” olarak tanımladığı Suriye iç savaşı neticesinde
milyonlarca masum insan mülteci durumuna düşmüş veya kendi ülkeleri
içerisinde yerlerinden edilmiştir.
Suriye halkının acısını hafifletmek için olağanüstü çaba gösteren
Türkiye, bugün yaklaşık 3.5 milyon mülteciye, yani diğer ülkelerin
tamamından daha fazla kişiye, evsahipliği yapmaktadır. Aynı zamanda
yanıbaşımızda faaliyet gösteren terör örgütleri DEAŞ ve PKK’nın
hedefi olduk. Ancak ne insani yardım çabalarımızın yüksek maliyeti
ne de güvenlik endişeleri kararlılığımızı zayıflatmadı.
"TÜRKİYE KRİZE SİYASİ ÇÖZÜM BULMAK İÇİN DİPLOMATİK
GİRİŞİMLERDE BULUNDU"
Türkiye, bu tür zorluklarla karşılaştığı bir dönemde aynı zamanda
krize siyasi bir çözüm bulmak için diplomatik girişimlerde bulundu.
Bu kapsamda Suriye muhalefetini Cenevre’de pazarlık masasına
getirdik; Rusya ve İran ile birlikte Astana Süreci’ni başlattık.
Sonuç olarak Türkiye, ateşkes anlaşmaları yaptı, çatışmasızlık
bölgeleri kurdu ve sivillerin rejim saldırısı altındaki bölgelerden
tahliyesini sağladı.
Bugün bir kez daha kritik bir eşikte bulunuyoruz. Esed rejimi,
müttefiklerinin de yardımıyla, üç milyon kişiye evsahipliği yapan
ve yerlerinden edilmiş Suriyeliler için son güvenli limanlardan
biri olan İdlib’e büyük bir taarruz gerçekleştirmeye hazırlanıyor.
Hükümetimiz, bu saldırıyı engellemek amacıyla bir çatışmasızlık
bölgesinin kurulmasına katkıda bulundu ve ateşkes ihlallerini
belgelemek ve raporlamak amacıyla 12 gözlem noktası oluşturdu.
"TERÖRLE MÜCADELE ADINA MASUM İNSANLAR KURBAN
EDİLEMEZ"
Esed rejimi, yaklaşan saldırısını terörle mücadele zemininde
meşrulaştırmaya gayret etmektedir. Şunu açıkça ifade edelim:
Terörle mücadelenin önemini hiçbir ülke, Suriye krizi bölgeye
güvensizlik ihraç etmeye başladığından beri ciddi terör
saldırılarına hedef olan Türkiye’den daha iyi anlayamaz. Ancak
Beşşar Esed’in çözümü sahte bir çözümdür. Terörle mücadele adına
masum insanlar kurban edilemez. Böyle bir adım ancak yeni terör ve
aşırıcılık yuvaları yaratmaya sebep olur. Nitekim DEAŞ’ın ortaya
çıkışı, Suriye’de yaşananların sebebi değil, sonucu niteliğindedir.
Uluslararası toplum, terörün kök salmasını engellemek için bu
şiddeti kontrol altında tutmak zorundadır.
İdlib’de benzer sorunlarla karşı karşıya bulunuyoruz. Aralarında
HTŞ’nin de bulunduğu terör örgütleri, bu bölgede faaliyetlerini
sürdürüyor. Ancak bu unsurlar, İdlib’in toplam nüfusunun çok küçük
bir bölümünü oluşturuyor. Teröristleri ve aşırı unsurları etkisiz
hâle getirmek ve yabancı savaşçıları adalete teslim etmek için
gereken, kapsamlı bir uluslararası terörle mücadele operasyonudur.
Türkiye’nin, Suriye’nin kuzeyinde teröristlere karşı verdiği
mücadelede kilit rol oynayan ılımlı muhaliflerin sağlayacağı destek
ve yönlendirme, İdlib’de de çok önemli olacaktır.
"ULUSLARARASI TOPLUM SORUMLULUKLARININ FARKINA
VARMALI"
İdlib’e yapılacak saldırıyı engellemek, terörle mücadele adımlarını
sekteye uğratmayacaktır. Türkiye, DEAŞ ve PKK gibi terör
örgütleriyle mücadelesinde sivillere zarar vermeden başarıya
ulaşmıştır. Terörden etkilenen bölgelerde istikrarı yeniden
sağlamak uğruna çok sayıda şehit verdik. Türkiye’nin, Suriye’nin
kuzeyinde düzeni muhafaza edebilmesi, sorumlu bir terörle mücadele
yaklaşımının yerel halkın desteğini kazanabileceğinin en açık
kanıtıdır.
GEREKLİ ADIM ATILMASSA BEDELİ ÇOK AĞIR
OLACAKTIR
İdlib saldırısı yaklaşırken uluslararası toplumun tüm üyeleri
sorumluluklarının farkına varmalıdır. Gerekli adımları atmamanın
bedeli çok ağır olacaktır. Suriye halkını, Beşşar Esed’in insafına
terk edemeyiz. Rejimin İdlib’e yönelik taarruzunun amacı, gerçekten
terörle mücadele etmek değil, gelişigüzel saldırılarla muhalifleri
ortadan kaldırmak olacaktır. Bu rejim saldırısı, aynı zamanda
Türkiye, Avrupa’nın geri kalanı ve ötesi için ciddi insani riskler
ve güvenlik riskleri oluşturacaktır.
"RUSYA VE İRAN DA İNSANİ BİR FELAKETİ ÖNLEMEKLE
YÜKÜMLÜDÜR"
Bugüne kadar kimyasal saldırılara odaklanan ABD, bu keyfî ölüm
hiyerarşisini reddetmesi gerekmektedir. Zira konvansiyonel
silahlar, çok daha fazla ölüme sebebiyet vermiştir. Ancak yaşanacak
katliamı durdurma sorumluluğu, yalnızca Batı’ya ait değildir.
Astana Süreci’ndeki ortaklarımız Rusya ve İran da insani bir
felaketi önlemekle yükümlüdür.
İdlib, köprüden önceki son çıkıştır. Eğer Avrupa ve ABD dâhil
uluslararası toplum bugün gerekli adımları atmazsa, bunun bedelini
yalnızca Suriyeli masumlar değil tüm dünya ödeyecektir. Türkiye,
komşusunda yaşanan katliamı engellemek için elinden gelen her şeyi
yapmıştır. Çabalarımızda başarılı olmamız için dünyanın geri
kalanının dar çıkarlarını bir kenara bırakıp, siyasi çözüme destek
vermesi gerekmektedir.