Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Fazıl Say konseri ile ilgili açıklama
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Ocak'ta katıldığı Fazıl Say konseriyle ilgili "Cumhurbaşkanı olarak o gece, ülkemizi uluslararası alanda başarıyla temsil eden bir sanatçımızın yanında bulunmaktan memnuniyet duydum. Ancak malum kesimler, daha konser daveti şahsıma ulaştığı andan itibaren büyük bir linç kampanyası başlattılar. Bugüne kadar sanatçılarımız arasında ayrım yapmadığımız gibi sanat türleri arasında da ayrım yapmadık" dedi.
Abone olCumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 18 Ocak'ta katıldığı Fazıl Say konseriyle ilgili "Cumhurbaşkanı olarak o gece, ülkemizi uluslararası alanda başarıyla temsil eden bir sanatçımızın yanında bulunmaktan memnuniyet duydum. Ancak malum kesimler, daha konser daveti şahsıma ulaştığı andan itibaren büyük bir linç kampanyası başlattılar. Bugüne kadar sanatçılarımız arasında ayrım yapmadığımız gibi sanat türleri arasında da ayrım yapmadık" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen
'Mülki İdare Amirleri Buluşması'nda konuştu. Mülki idare
amirlerinin görev yaptıkları yerlerdeki diğer kamu görevlileriyle
aralarında oluşan 'özlük hakkı' ayrışmasının farkında olduğunu
belirten Erdoğan, "Böyle bir durumu kabullenmek mümkün değildir. Bu
konuda İçişleri Bakanlığı tarafından yürütülen bir çalışma var. Bu
çalışmanın süratle neticelendirilerek önümüze getirilmesini
bekliyoruz. Zaten bu sorunu en geç 2019'da çözme sözü vermiştik.
İnşallah gayretlerini ve fedakarlıklarını yakından bildiğimiz
kaymakamlarımızın bu sıkıntısını da çok yakında neticeye
kavuşturmuş olacağız" diye konuştu.
Özlük haklarına ilişkin açıklamasının, idare
amirlerince kuvvetle alkışlanması üzerine Cumhurbaşkanı
Erdoğan, "Gerçekten para, çok muktedirmiş" dedi.
'CUMHUR İLE CUMHURİYETİN BARIŞMASINI TEHDİT
GÖRÜYORLAR'
Cumhuriyetin, 'elitlerin cumhuriyeti' olmasından çıkıp, 'cumhurun
cumhuriyeti' olmasının tarihi başarı olduğuna dikkat çeken Erdoğan,
şöyle konuştu:
"Ülkemizde sayısı az ama sesi çok çıkan bir kesim, devlet ile
vatandaşları arasındaki uçurumun kapanmasından rahatsız oluyor. Bu
kesim cumhur ile cumhuriyetin barışmasını, kucaklaşmasını, kendi
ikballerine, çıkarlarına yönelik büyük bir tehdit olarak algılıyor.
En sert tepkiyi de normalleşme yolunda atılan adımlar karşısında
gösteriyorlar. Ülkemizde sosyal gerilimleri düşürecek, milletimizin
tüm farklılıklarıyla kenetlenmesini sağlayacak çabalar niyeyse
bunları çok öfkelendiriyor. Bu kesimler, kendi ipoteklerinde
olduklarını düşündükleri sanat, müzik, resim ve edebiyat gibi
alanlarda bir başkasının bırakın varlık göstermesini, söz
söylemesini dahi kabul edemiyorlar. Çünkü bunların nazarında
sanatçı ancak kendilerine hizmet ettiği, kendi çizdikleri sınırlar
içinde hareket ettiği sürece sanatçıdır. Bunlara göre sanat, sadece
kendilerinin onay verdiği kalıplarla olduğu zaman sanattır. Bunlara
göre müzik sadece belli türlerde olduğu zaman değerlidir. Aynı
nobran tavır resim, roman, hikaye, şiir için de geçerlidir.
Kalıplarına sığmayan, ideolojik ön kabullerine uymayan her şeye
düşmanlık etmeyi de bunlar muhaliflik zanneder. Biz bugüne kadar
olduğu gibi bundan sonra da milletimizin safında yer alarak, milli
iradenin üstünlüğüne olan inancımızdan taviz vermeyerek, yolumuza
devam edeceğiz."
'LİNÇ KAMPANYASI BAŞLATTILAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 18 Ocak'ta katıldığı Fazıl Say konserini
anımsatarak, şunları söyledi:
"Gerçekten güzel bir müzik ziyafetini hep beraber yaşadık.
Cumhurbaşkanı olarak o gece, ülkemizi uluslararası alanda başarıyla
temsil eden bir sanatçımızın yanında bulunmaktan memnuniyet duydum.
Ancak malum kesimler, daha konser daveti şahsıma ulaştığı andan
itibaren büyük bir linç kampanyası başlattılar. Şahsıma ve hatta
konsere katılan herkese edebe, ahlaka, vicdana sığmayacak laflar
ettiler. Bizim gelenekli sanatlarımızla bütün bunlarla beraber
modern sanatlara verdiğimiz değer ortadadır. Bugüne kadar
sanatçılarımız arasında ayrım yapmadığımız gibi sanat türleri
arasında ayrım yapmadık. Nazım Hikmet'ten Necip Fazıl'a, Sezai
Karakoç'tan İdris Küçükömer'e Evliya
Çelebi'den Ahmed-i Hani'ye, merhum Müslüm
Gürses'ten 'bozkırın tezenesi' rahmetli Neşet Ertaş'a kadar bu
toprakların yetiştirdiği bütün değerleri hiçbir ayrım yapmadan
bağrımıza bastık."
'YAPAMAZLAR, ONLARIN ÖYLE BİR DERDİ YOK'
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı yaptığı döneme atıfta
bulunan Erdoğan, "Hem modern sanatların hem de
ebrudan minyatüre, hüsnühata kadar geleneksel sanatlarımızın
ihyası ve güçlenmesi için çaba sarf ettik. Sanatçılarımızı
desteklemenin yanı sıra onların ürünlerini en güzel, en modern, en
ferah ortamlarda icra edebilecekleri fiziki mekanlar inşa ettik.
Kendi alanında ülkemizin en büyük eseri olan Harbiye Kongre
Merkezi'ni İstanbul'umuza biz kazandırdık. Taksim'deki ömrünü
tamamlamış olan AKM'nin yerine, çok daha modern bir eserin inşallah
önümüzdeki hafta temelini atacağız. E niye yapmadılar? Yapsaydılar.
Yapamazlar; çünkü onların öyle bir derdi yok. Şu
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içinde ülkenin en büyük opera ve kongre
binasını yine biz inşa ettik. Rami Kışlası'nın restorasyonunu
yaparak Türkiye'nin en büyük kütüphanelerinden birini orada
kuruyoruz. Cumhurbaşkanlığı Külliyemizde içinde 5 milyon cilt
kitabın yer alacağı, 24 saat açık olacak bir eseri ülkemize
kazandırıyoruz" diye konuştu.
'TELEFONUNUZ DEVAMLI AÇIK OLACAK'
Kaymakamların halkla iç içe olması gerektiğinin altını çizen
Erdoğan, "Kaymakam, öyle 8 saat mesai, yok öyle bir şey.
Kaymakam vatandaşıyla yatar, vatandaşıyla kalkar. Biz de öyleyiz.
Vatandaşımızla yatarız, vatandaşımızla kalkarız. Telefonumuz bizim
kapalı olmaz. Sakın telefonunuz kapalı olmasın ha. Telefonunuz
devamlı açık olacak. Aradığı zaman sizi ilgili, ilgisiz herkes
bulabilecek. Yönettiği ilçedeki her bir hanenin eksiği, gediği,
ihtiyacı, sıkıntısı, derdini bilmeyen kaymakam, bizim gözümüzde
görevini layıkıyla yerine getirmiyor demektir. Bu; kaymakam, vali
yardımcısı, vali, emniyet müdürlerimiz için böyle" diye
konuştu.
'DEMOKRASİNİN BAŞLADIĞI YER, SANDIKLAR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının sonunda, 31 Mart'ta tarihi
yerel seçim olacağını belirterek, "Bu yerel seçimle de siz
değerli kaymakamlarımız ilçelerdeki en önemli sorumluluğu
üstleneceksiniz. Demokrasinin başladığı yer; sandıklar, en ücra
köşedeki mahallelerdir. Buralarda
muhtarıyla kaymakamıyla valilerimizle sizler en önemli
sorumlu noktasındasınız. Bu süreçte sizlerden ülkemiz ve milletimiz
adına büyük gayret bekliyorum. Türkiye'nin muasır medeniyetler
seviyesinin üzerine çıkma yolculuğunda her birinizden özel bir çaba
bekliyorum. Buradaki her bir arkadaşımın vazifesinin vakarına
yaraşır bir şekilde hareket edeceğine inanıyorum" dedi.