Anasayfa /  Politika /  Cumhurbaşkanlığı

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan canlı yayında önemli açıklamalarda bulundu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan katıldığı sosyal medya ve televizyon ortak yayınında Ahmet Hakan, Işıl Açıkkar ve Salih Nayman’ın sorularını yanıtladı.

Abone ol
Abone ol 20 Haziran 2019 22:08

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satır başları;

- YSK kararını verdi. YSK'nın vermiş olduğu kararla da şimdi seçime gidiyoruz. Cuma, cumartesi 2 gün kaldı. Cumartesi günü zaten belli bir saate kadar kampanya yürüyebilir. Bu iki günle de birlikte de pazar gününe hazırlıklarımızı yapıyoruz. Ancak burada tabii bir sıkıntı var. Acaba tabii Batı bununla neden ilgileniyor sorusu var. Nitekim yabancı basınla toplantım oldu. Toplantıda çok fazla bu konuya girmediler, bazı basın mensupları sordu. İlgilenmeleri tabii manidar. 31 Mart seçimlerinde biliyorsunuz çok ciddi saldırılar oldu. Yunan basını bu işin başına çok farklı gitti.

ORDU VALİSİ

Her şeyden önce burada hukuki durum neyse küfrün karşılığı tabii neyse sayın valimiz bu işi yargıya taşıma kararlılığında. Sağ olsun burada seçimin ardından bu savcılık müracaatını yapma ferasetini de gösterdi. Tabii burada kararı kim verecek? Yargı verecek. Bu ülkenin valisine it demenin ne demek olduğunu yasal olarak karar verecek mercii odur. Bir ilin valisine, yöneticisine bu tür küfürlerin karşılığı belli. Burada ben büyük bir ispat yapacağım. Belediye başkanı seçilmeden böyle bir şey yaptı. Ben İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken okuduğum bir şiir nedeniyle mahkum oldum. Bu mahkumiyetle belediye başkanlığımı elimden aldılar. Devletin resmi yayın organlarında yer alan bir şiiri okudum. Elimden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını aldılar. Bana orada bir soru sordun? Sizin yerinize gelecek olana kefil misiniz? Ben siyasette babam bile olsa kefil olmam. Ama ekonomik olarak gücüm neye yeterse ona kefil olurum dedim. Şimdi burada bu kadar önemli bir durum söz konusu. Çünkü siz vali demek ne demek? Cumhurbaşkanının önündeki vekil demektir. Siz bir valiye 'it' derseniz kusura bakmayın bunu kimse yemez. Ben de bir cumhurbaşkanı olarak valiye sahip çıkmak durumundayım. Bunların bildiği iki şey var algı operasyonu ve mağduriyet. Bu hukuk içerisinde olacak bir şey. Buranın tabii yargı böyle bir şeyi verdiği takdirde vermesi halinde zaten düşer. Hele bir konu var ki o da şudur; Özellikle bu tür yargı süreci içerisinde belli bir süreyi aşan cezayı alması halinde bu düşecektir. O süreyi aşmazsa göreve devam eder. 

Göreve gelmeden bu işi yapma suretiyle cezayı aldığı anda bir defa bu benim kanaatimdir. Nasıl benim de düştüyse onun da düşer. Bana bu cezayı verdiler, benim belediye başkanlığım 4 yıl 6 ay gibi bir süre geçmişti, düştü. Benden sonra Meclis'te seçim yapıldı ve bir başka arkadaşımızla süre tamamlandı.

 Bütün bu kayıtları gördükten sonra halk şunu da söylüyor. Bir cumhurbaşkanı olarak siz valinize sahip çıkmayacak mısınız? Buna da sahip çıkmak öncellikli görevlerimiz arasındadır.

Mursi içeri alındığından kısa bir süre sonra özellikle bu CHP'nin trolleri benimle ilgili şu başlıkları atmaya başladılar: Erdoğan'ın akıbeti de Mursi gibi olacak dediler. Şimdi de yine aynı şekilde Mursi adeta orada 20 25 dakika çırpınırken en ufak bir müdahale olmadığı halde yine bu troller devreye girdiler. Erdoğan'ın akıbeti de aynı Mursi gibi olacak dediler. Şu anda benim pazar günüyle alakalı şeyim bir zihniyet çatışması. Bir tarafta Sisi tarafları var bir tarafta da Binali Bey'in durumu var. Şimdi böyle bir anlayışla pazar günü seçime gidiyoruz. Dikkat edilirse bundan önce 31 Mart seçiminde nasıl bir benzetme yapıldı? Bütün Yunan gazeteleri nasıl devreye girdiler? Zihniyet benzetmelerini yapmak suretiyle de siyasi düşüncelerimizi güçlendirmek durumundayız. Yani bütün basını Erdoğan'a neden saldırıyor, neden dolayı saldırıyor? Bir zihniyet meselesinden dolayı saldırıyor. 

(PAZAR GÜNÜ YAPILAN YAYIN=

Samimi söyleyeyim. Ben yayını beğenmedim. Neden beğenmedin derseniz, yayında objektif bir anlayış yoktu. Dakikalardan soru şekillerine kadar ciddi bir tarafgirllik söz konusuydu. Soru soruş biçimlerinde tarafgirllik çok ön plana çıkıyordu. Binali Bey'e başkan adayı, diğer adaya başkan diye hitap edilmesi gözden kaçmadı. İki adayın konuşma sürelerine baktığınızda dikkat edilmemiştir. Mesela Sayın Yıldırım'a 4 dakika daha az süre tanınmıştır. Çok da ilginç bir şeydir. Sayın Yıldırım'ın sözleri hep kesilmiş, rakibinin böyle bir sıkıntısı olmamıştır. 10 kez CHP adayı müdahaleye uğruyor. Ama Yıldırım'ın 26 kez sözü kesilmiş. 

İkinci soruya gelince özellikle bazı şeyleri anladık. O akşam orada bunu tespit ettik. 3 gün önce moderatör CHP adayı ile bir araya geliyor. 45 dakika bunların orada görüşmesi var. Tüm doneler, ne tür sorular sorulacak, bu tamamen bir soru çalma sanatıdır. FETÖ'cülerin sanatıdır bu. Konu başlıklarına göre o gösterdiği kartonlar var. Soruyu moderatör soruyor. Sorduktan sonrada oradan o karton çıkarılıyor ve gösteriliyor. Böyle bir hırsızlık olur mu? Bunlar 45 dakika çalıştılar.

Sayın Baykal ile Dündar'ın programımız olmuştu. Çok da güzel bir tartışma oldu. Gayet güzel değerlendirmeler yapıldı. Hiç buna benzer olumsuz şeyler olmadı. Gönlümüz isterdi ki yine öyle olsun. Bir moderatörün o madem ki görüşmemiş, ne soracağı belli olabilir mi? Sürpriz bir soruyla karşınıza çıkabilir. Sen benim danışmanımı alıyorsan rakibinin danışmanı da al. Eşit olarak hazırlanalım. Şimdi nedir bu bir moderatör olarak kendini bitirmiştir. Ben farklı isimler vermiştim. Ama bu isimler adaylar tarafından makul karşılanmadı ve iş bu noktaya geldi. Şimdi tabii öyle ya da böyle o akşamki tartışmanın da hasılasını pazar günü sandıklarda göreceğiz. Bu netice kendini çok açık ve net gösterecek. Ordu valisi konusu, polislerle ilgili konular, sandıklarla ilgili yapılan çeşitli hırsızlıklar... CHP adayının böyle bir görüşmeyi 45 dakika moderatörler yapması da CHP adayının ne kadar sorumsuz olduğunun göstergesi.

HANGİ İSİMLERİ ÖNERMİŞTİNİZ?

Bu konu artık kapandı geçti. Yine o günün şartları belirler. Şimdiden onu konuşmak doğru olmaz. Böyle bir şey ben hiçbir zaman girmedim. Girmemenin nedeni bu tür endişeler. Her şeyde maalesef bir sıkıntı var. Artık ideolojik yaklaşımlar bu tür tartışmaları bozuyor. Ben o zaman ki daha yeni bu sürecin içerisindeydim. Sayın Baykal benden çok deneyimli bir lider olmasına rağmen biz o tartışmayı yaptık. Bu gün de yarın da artık belli deneyime sahip lider olarak ben herkesle bu tür tartışmalara girerim. Mesela biz bu çalışmayı yaparken Rusya'da nasıl oluyor, ABD'de nasıl oluyor? Hepsini aldık inceledik. Biz bu tartışmada Amerika'daki tartışmasını aldık. Ona benzer bir tartışma olsun dedik. Ve hakikaten hazırlıklar bu iyi niyetle karşı tarafa götürüldü.

Şimdi bir defa bu iki şekliyle ele aldığımız zaman Binali Bey'in duruşunda bir olgunluk bir derinlik var. Şu anda bu ülkenin 81 vilayetinin her ilinde yollarından alt yapısından havalimanlarından varıncaya kadar elinin değmedi yer yok. İstanbul'da böyle bir seçim yaparken İstanbul seçiminde diyor ki siz 25 senede İstanbul'da ne yaptınız? İnsanın gözü varsa bunu görecek. Sen kalkıp da Avrasya Tüneli'ni, Marmaray'ı görmeyecek misin? 350 milyon insan geçti orada. Bütün bunlar İstanbul için bitirilmiş olan yatırımlar. Söğütlüçeşme'den kalkan metrobüsler Beylikdüzü'ne kadar gidiyor. Bunları yapan AK Parti belediyeciliğidir. Almanya'da Berlin havalimanı 17 yıl oldu hala bitirilemedi. Bizim ki 5 yılda bitti. O eksikler bittiği andan itibaren bizim havalimanımız dünyanın en iyi havalimanı haline gelecek. Yaptıkları zaten yapacaklarının teminatı durumunda.

Öğrencilere ücretten bahsediyor. İşte bu da bir yalan. Ben burs veriyordum. Benim verdiğim bursu CHP o zaman yargıya taşıdı. Ondan sonra yargı veremez dedi belediye, kaldırıldı. Bu bursu kredi de dahil başbaşkanlığa bağladık. Belediyeler hala burs veremez ama buna rağmen yalan söylüyor. Biz bir adım daha attık. Biz bu işi KYK'ya bağladık. şimdi 500 TL veriyoruz. Daha da öteye gidiyorum şu anda yüksek lisans öğrencilerine bu rakam 750 TL. Doktora öğrencilerine bin 500 lira ücret veriyoruz. Burada yalan söylemeye, yapmadıklarımızı ya da yapamayacaklarımızı söylemeye gerek yok. Sen acaba belediyenin geliriyle bunları nasıl halledeceksin? İstanbul susuzdu, İstanbul'u suya biz kavuşturduk. Haliç'i temizledik o pislikten boğazdan su pompaladık. Biz Haliç'ten çıkardığımız çamuru Alibeyköy'de bir taş ocağına pompaladık. 650 bin metrekarelik bir alan oluşturduk. Şimdi orada bir oyun parkı var. Çıkmış israftan bahsediyor.

Feshane'yi biliyorsunuz Sözen Eczacıbaşı'na vermişti, orayı halledemediler. Biz belediyeye gelince bugünkü Feshane'yi biz ele aldık. Bir Küçükçekmece'de Yahya Kemal Kültür merkezi var. Tek kelimeyle muhteşem. Bunları görmek lazım. Görmediği için bir şey yok diyor. Bizim hemen hemen her ilçemizde kongre kültür merkezleri var.

(SAYIŞTAY RAPORU)

İstanbul sıradan bir şehir değil. İstanbul benim dönemimde 8, 8 buçuk milyon nüfusa sahipti. 94-99 arasında maliyetler belli bir fiyattaysa bu şuanda aynı bedeli çıkarmanız mümkün değil. Buradaki bedel ve maliyetler yatırımların  artmıştır. Biz belediye başkanlığını aldığımızda kavşakmış, alt geçitmiş bunlar yoktu. Ben geldiğimde metrobüs falan yoktu. Oturduk arkadaşlarımızla biz milletimize Mercedes, Mans bu tür otobüslerden alalım dedim. Benden sonra arkadaşlarım daha da ileri gitti. Metrobüs sistemini İstanbul'a kurdular. Metroyu yapmak kolay bir iş değil. Diğer metro hem zaman alan hem de maliyetleri çok çok yüksek. Her türlü metro yatırımı İstanbul'da var. Bunları yapan AK Parti belediyeciliği. Uzaktan kumanda ile gidiyor. İstanbul dünyada buna erişen nadir şehirlerden biri. Kadıköy'den Kartal civarına kadar metro sistemi kuruldu. Şimdi Mecidiyeköy'den havalimanına kadar sistem kuruluyor. Sayıştaş ne diyor? Biz böyle bir tespit yapmadık diyor. Ama Beylikdüzü'nde böyle bir tespit yapıldığını yine Sayıştay açıklıyor.

Şimdi bu anlattıklarımdan zaten bu aşkımı heyecanımı anlamanız lazım. Bunları içerisinde bizi en çok etkileyen çöp, çukur, çamurdur. İstanbul gibi bir şehre asla yakışmıyor. O arada İstanbul'da Habitat 2 toplantısı vardı. O toplantıda sonuç bildirgesinin içerisinde dünyanın en temiz şehirlerinden bir tanesi olarak İstanbul girdi. En önemli sorun suydu. Su konusunda hakikaten Veysel Bey o da İSKİ'nin başındaydı. O da orada çok başarılı bir performans ortaya koydu. Su konusunda İstanbul'un sorununu bir yıl bir buçuk yıl içerisinde çözmeye başladık. Su istasyonlarının kurulduğu bir şehirdi İstanbul. İstanbul'da hava kirliliği korkunçtu. Bu hava kirliliğini aşma konusunda 50 bin eve doğal gaz gitmişti. Ben görevden ayrıldığımda 1 milyon 250 bin doğal gaz var. 

Şimdi bu tabii bu tespit çok önemli. Anneler - babalar evlatlarına ne kadar anlatıyor bilemem. Biz nerelerden geçtik evladım... Gençler için de bu ütopya. Üniversitelerde biliyorsunuz harç alınıyordu. Bununla ilgili gösteriler yapılıyordu. Harcı biz kaldırdık, üniversite gençliğine sorsak harcı biz kaldırdık. Şu anda üniversite gençliği bir şeye bakıyor. Bu para lebleli çekirdek diyor. Fakat şunun değerlendirmesini yapmıyor. Bu ülke 94'te neredeydi, şu anda nerede. İstanbul Be-lediye Başkanlığı seçildiğim yıla denk geliyor, ülkemize sağlam belediyecilik anlayışını biz kazandırdık. Yarış ve rekabet başladı yerel yönetimlerde. Yeni genç kuşaklara bir defa diyor ki bakıyorum Binali Bey'in ve rakiplerin vaatleri var. Bazen düşünüyorum acaba vaatler doğru mu? Bakıyorsunuz işte otobüslerin ücretsiz olması, ücretsiz internet. Acaba bunlarla mı belediyeciliği tanımlayacağız diye. Ben belediyeciliği bununla tanımlamayı çok da gerçekçi bulmuyorum. Samsung'da siz yarım gün okuldasınız yarım günden sonra Samsung firmasına gider çalışırsınız. Bu hem stajdır hem de 

ücreti öyle alırsınız. Biz Türkiye'de teknopark oluşturduk. Belediyelerde aynı şekilde İstanbul bu işe müsaittir. İstanbul için büyük sanayi kuruluşlarında buna benzer yarım gün istihdamla bunun adımları atmakta fayda var. 

Şimdi İstanbul'a gelenler turizm yatırımı yapmak için bizden yer istiyorlar. Belediyeciliği özellikle buralara kaydırmamız lazım. Kentsel dönüşümle beraber buradaki yapılaşmayı nasıl yapacağız. Bunun üzerinde durmamız gerekiyor. Buralar-da halka dokunacak somut uygulamaları bizim esas almamız gerek diye düşünüyorum.

Neden 94 vurgusu?

94 sadece belediyecilik değil, siyasette de bir kırılma noktasıdır. Orada vurgu 94 ruhunu yeniden yakalamamız gerekiyor. O yıllarda beraber yola çıkmış olduğumuz, aynı beraberlik ruhu ile yeni bir rotaya yürümemiz lazım. Mahalle temelli kentsel dönüşüm gibi kritik alanlarda, mimarinin korunduğu dönüşümler yapmak. Apartman ruhu ile bu ruh kayboldu. Hasta oluyor haberimiz yok. Site zaten bir felaket. Dolayısıyla acaba bunu yeniden yakalayabilecek miyiz?

Sadece iskan değil bu yapılanma içinde bir okulu olmalı. İbadethanesi olmalı, alışveriş merkezi olmalı. Buna yönelik projeleri hazırlayacaksınız diye arkadaşlarımıza talimatları verdik.

Özgürlük noktasında şunu sormak isterim, bir belediye özgürlük konusunda ne yapabilir? Bir belediyenin kalkıp da özgürlükle ilgili bir yasal düzenleme yapma yetkisi var mı? Biz özgürlükler konusunda her türlü yasal düzenlemeleri yapmış bir iktidarız. Ne var ki orada özgürlük yok, hangi alanda? Cezaevinde oğlunu ziyarete giden bir Kürt anne oğluyla Kürtçe konuşamıyordu. Parlamento da temsilcileri var mıydı yoktu? Şimdi parlamentoda düşünün ilk üç sırada yerlerini aldılar. Bu özgürlüğü bunlar yasalar içerisinde gerekli şekilde kullanmadılar. Yasa ne müsade ediyorsa sen de onu yapacaksın. Şu özgürlük yok biz bunu getireceğiz desin tamam eyvallah diyeceğiz. Kürt kardeşlerimiz şu anda her türkü hakka sahip. Şu anda Güneydoğu'ya bizim vermiş olduğumuz hizmeti on yıllarca hatta cumhuriyet tarihi boyunca vermiş olan bir iktidar yoktur. Şimdi gidin Diyarbakır'a tanıyamazsınız. Gece ışıl ışıl bir Diyarbakır şehri. Sur içini mahvetmişlerdi. Bütün o hendekler bizim tarafımızdan kapatıldı. Buralar tamamen kapatıldı ve şehir içi su içi denilen bölge tamamen elden geçirildi ve bir diğer taraftan da özellikle piknik alanları yapıldı. Bütün yol boyunca bakıyorsunuz restoranlar, sur içindeki alışveriş yerleri. Şu anda modern bir Diyarbakır var. 

Ve şu anda ben Güneydoğu'daki Kürt kardeşlerimin bu hali çok daha iyi değerlendireceğini biliyorum. Mesela bir Şırnak, Hakkari'nin bazı ilçeleri. Hakkari 20 yıl önce havalimanı yapılacak dense buna kim inanır? Ağrı'ya yaptık Kars'a yaptık. Bütün buralarda şu anda havalimanları var. Burada HDP ağırlık parti, buralara yatırımları neden yapayım? Biz öyle demedik. Batı'da ne varsa buralarda da olacak dedik. 

Özgürlük noktasında bir defa bizde etnik milleyetçilik yok. Biz Alevisi, Sunnisi hepsi inancını yaşasın. Şırnak'ta bu seçimlerde seçimi kazandık. Özgürlük noktasında bizim bir sıkıntımız yok. İnanç özgürlüğü noktasında bizim derdimiz yok. Batı konuşuyor. 

Ekrem İmamoğlu'na soruldu, Selahattin Demirtaş'ın açıklamalardan memnun olduğunu cevabını verdi.

Şu anda dağdakilerin nasıl açıklamalar yaptığını biliyoruz. Millet İttifakı'nın adayına destek çağrılarını 31 Mart'ta duyduk. Demirtaş'ın 7 ayrı açıklaması var. Nereye yapıyor? Çok açık ve net CHP'nin adayına desteği açıklıyor.

Öcalan tarafsız kalın çağrısında bulundu. İmralı'dan böyle bir açıklama yapılmasında iktidarın bir katkısı var mı?

Bizim derdimiz o değil. Oralardan bize ne gelir ne gelmez biz kestiriyoruz. Bir iktidar mücadelesi var. HDP PKK kanadında yaşanan bu savaş Demirtaş - Öcalan arasında yaşanan bir iktidar savaşına kayma gösteriyor. Bu süreç içerisinde Öcalan kendi iktidarını bunların hiçbirine kaçırmak istemiyor. Bununla ilgili çok sert açıklamaları var. Demirtaş'a hesap sormaya varana kadar. Onların kendisine ihanet ettiği inancında. Onlara yönelik kesin tavırları var. Bu süreç içerisinde de beni destekliyorsanız oraya buraya değil, kendi gücünüzü ortaya koymalısınız gibi bir havanın içerisinde.  

Biz sadece MHP ile kurmuş olduğumu Cumhur İttifakı ile bu süreci götürüyoruz. Bir siyasetçi olarak ister istemez bu açıklamalarla ilgimiz oluyor. Ben Kürt kardeşlerimin istismarına karşıyım. Orada bunlarla beraber iş tutanları biliyoruz. Görsel ve yazılı medyada hep yer alıyor. Diyarbakır Belediyesi'nin önünde günlerce haftalarca ağlayan anneler hep bana geldi. PKK'nın desteğindeki terörden gelen bu siyasi partilere oylarınızı vererek oylarınızı ziyan etmeyin. Onlar sadece çukur açtılar, hendek açtılar, binaları deldiler.

Bizim işimiz liderle. Onlara gönül veren partililer bize oyunu verebilir. Ben ona kapımı nasıl kapatırım. CHP'ye, İYİ Parti'ye, HDP'ye, Saadet Partisi'ne gönül veren vatandaşlarımı da sesleniyorum dedim. Bizim işimiz yönetici kadrolarıyla. Onlara gönül verenleri yanlış istikamete sürükliyor. En basitinden, İzmir Körfezi bizim Haliç gibi kokuyor. İzmir Körfezi ne halde!

İzmir'in suyu var mıydı? İzmir'e şu andaki suyu da biz getirdik. Bakın bu çöpü herhalde mevsimsellik olduğu zaman bu koku daha ağır basacaktır. Bu işler öyle oturarak, konuşarak olmuyor.

BİNALİ YILDIRIM ZİYARETLERİ

Şu anda Binali Yıldırım üzerine düşeni yaptı ve ziyaret etmesi gereken şu anda Saadet Partisi'nin üst yönetimindeki temsilcilerini ziyaret etti. 

Binali Yıldırım'a verilen oy düşmana atılmış bir füze gibi kıymetlidir açıklaması geldi...

Yerinde bir tespit. Kandil'den açıklama yapıyor diyor ki böyle böyle. Onların desteklemiş olduğu bazı siyasiler ülkeyi bölme adımları atıyor. Ülkeyi bir defa Kürdistan olarak bölme adımı atıyor. Benim ülkem de Kürdistan diye bir bölge yok ki. Bu ülke eğer bir hukuk devletiyse tüm bu bölücü hareketlere karşı tedbirimizi almazsak, 10 yıl önce düştüğümüz yere yine düşeriz. Bu arada şehitler veriyoruz. Ben o şehit anneleri ve babaları ile görüşüyorum. Ancak ateş düştüğü yeri yakıyor. Bizim başımıza gelince tavrımız ne olacak? Olaya bu şekilde bakmak lazım. Terörle mücadeleyi sonuna kadar vermek zorundayım. Askerimiz güvenlik korucularımız terörle mücadeleyi sürdürmektedir. Büyük başarıyı özellikle şu son 1-2 yılda almış vaziyetteyiz. Temennim odur ki bu başarı devam etsin. Ben Saadet Partili kardeşlerime benim çok farklı  günlerim olmuştur. Bu günlerin içinden kalan güzellikleri bu güne taşıyalım. Davamıza faydamız olsun.

Şunu şöyle değerlendirelim, hatırlayın bir defa Osmanlı'da eyaletler sistemi vardı. Şimdi zaten biz bir coğrafi referanstan bahsetmiyoruz. Bu kavramı siyasi bir ünite olarak kullanıyorlar. Bunları karıştırmamak lazım. Biz ülkemizin birliğine, bütünlüğüne saygısızlık yapmış oluruz. Bizim için tek millet kavramı önemli. Bayrağımız üzerinden bir tartışmaya asla müsaade etmeyiz. Parlamentonun içinde olanların bayrağımızla ilgili bir sorunu var.

Bu seçimde en çok konuşulan konulardan biri de Karadeniz, Rum, Pontus tartışmaları. İmamoğlu'da bir yakıştırma yapıldı. Siz Karadenizlisiniz. Bu tartışmaya nasıl bakıyorsunuz?

Kabullenmek mümkün değil. Şu an CHP'nin adayının düşünmesi lazım. Bu yakıştırmayı yapan Yunan gazeteleri. Bize Pontus dediler diyerek puan toplamaya çalışıyor. Hiçbir belediye başkanım asla söyleyemez. Toplumsal bir dalga yakalama gayretidir.

İnsanlara umut aşılıyor, kucaklıyor. Siz bu ülkenin cumhurbaşkanısınız. Siz sert mizaçlı biri misiniz? Biz sizi babacan olarak tanıdık, halk sizi böyle sevdi... Acaba biraz daha yumuşak bir dile mi ihtiyaç var?

Sen beni benim valime it diyen bir adamla beni mukayese ederseniz üzülürüm. Biz 25 yıldır bu ülkede iktidar olduk niye? Kucaklayıcı olduğumuz için. Benim anmaktan bile imtina ettiğim ifadeleri devletin vadisine kullanıyor. Biz bu adamı nasıl kucaklama modeli olarak görebiliriz?

CHP adayı zaten tüm söylemini yalan üzerine kurmuş. Yalanları ortaya çıkmasın diye televizyonlara çıkmama kararını arkasında yöneticiler aldılar. Bunu yaparak ekrandan çektiler. CHP adayının açıkça bir yerde sıkıntı verdiğinin bir alameti. Bundan dolayı da televizyon ekranına çıkmamasının uygun olacağını düşündüler.

Ben 31 Mart öncesinde de söyledim, anketlere kesinlikle inanmıyorum. Ve anketlerde çok ciddi bir rant dönüyor. Eğer birileri beklediğini bir partiden alamıyorsa bir başka partiye giderek onlarla ilgili onun lehine anketler yapmaya başlıyor. Ünlü gibi görünen anket firmaları var ki çok garip allanıp pullanıp CHP adına anket yapıyor. Bir başkaları farklı şekilde yapıyor. Ben bir genel başkan olarak eğer üzerime düşen görevi yapmazsam doğabilecek herhangi bir sıkıntıda da ben de bir şeyler yapsaydım daha iyi olmaz mıydı? düşüncesinden kaynaklanan bir durum. Ama şu anda sadece 3 tane açılış toplantısı yapmanın dışında bazı STK'ların toplantılarına katıldım. Açılışlar tabii onlar miting havasında oldu. Bu gün de Bahçelievler'de yaptık, yarın benim mitingim falan yok. Yarın Barzani'nin ziyareti olacak akşam da iş adamlarına bir hitabım olacak. Bin bin 500 kişilik yemekli toplantı olacak. Bunun dışında artık programları böylece noktalamış olacağız. Binali Bey'in gerek yarın gerek cumartesi yoğun programları var.

Geçen seçimde en çok fiyatlarını konuştuk. Patates soğan çok önemli kavramlar. Bu seçime giderken rakamlardan bahsetmiyoruz. Yine seçim öncesinde kredi notu düşürmeleri artık prim de vermiyoruz. Ekonomideki durumu seçime nasıl bağlayabiliriz?

Batı şunu düşünecektir. Biz görevimizi yaptık. Kredi notunu düşürdük, kurlarla da oynadık. Ama netice yine böyle oldu diyecekler diye ben düşünüyorum. Batı hiç durmuyor ki. Yatıyorlar kalkıyorlar S-400, F-35.

Biz şimdi G-20'ye gidiyoruz. Yine bunları görüşeceğiz. Oradan da ben Çin'e gideceğim. Ayın 2'sinde Çin'de olacağım. Bunlar artık dünya gündeminden öte ülkenin gündemine olumlu sinyal vermesi lazım. Ekonomideki sıkıntılar zaten aşılıyor. Yatırımcıların Türkiye'ye adımlarını attığı bir dönemden geçiyoruz. Ciddi bir yatırım çekme sürecine gireceğiz. Hazine ve Maliye Bakanlığımızın bazı müjdeleri var. İstihdamda kıpırdanma var. İşsizlik aşağı doğru inecektir. Bu noktada olumlu sinyalleri alıyoruz.

O adımları zaten attık. Afrin var önümüzde. Afrin'de de bölgesine dönecek olan Suriyeliler var. İdlib'de orada çok ciddi sayıda insan yaşıyor. Orada da yine sayın Putin ile yaptığımız görüşmeler neticesinde bazı kulere taciz atışları yapıldı. Oraları da bir sukunete kavuşturduk. Bu ateşkese şu anda sadık kalınmaya başlandı. Derdimiz bir savaş bölgesi olmaktan kurtarıp ben artık evimde daha rahat kalabileceğim durumuna kavuşturmak. Tabii bunun için parasal kaynakların bulunması gerekiyor. Bizim güvenli bölge dediğimiz bir yer var. 

330 bin sayısını biz 1 milyona çıkartırız. Belki daha da fazla olabilir. Merkel bana vaatte de bulundu. Mali desteği veririm dedi. Bu işi kovalama noktasına gelebiliriz. Güvenli bölge dediğim konu yürürlüğe girdiği andan itibaren ne olacaktır, buyrun artık siz evlerine dönebilirsiniz. Sizlere artık kendi topraklarınıza gitmenizi tavsiye ediyoruz.

Bu seçimde insanların sandığa gitmesini sağlamanız gerekiyor. İçiniz rahat mı?

AK Parti 17 yıllık iktidarı boyunca büyük bir dava hareketi olduğunu göstermiştir. AK Parti davasında millete hizmet 1. öncelik olmuştur. Bir defa son günlerde bu söylediğiniz ifadeler ciddi manada önümüze geliyor. Partimizde almış isimlerin kopma ya da yeni bir yol çizme haberleri gündeme geliyor. Eğer siz bir davaya inandıysanız bu davadan kopulmaz. Yürümeye devam edersiniz. Hiçbir günümüz siyasetinde yer bulamamış unutulup gitmiştir. Partimizden grup kuracak sayıda milletvekili ile ayrılıp gidenler olmuştur. Şu an onlardan bir tanesi var mı? En üst kademelere kadar gelmiş bakanlık yapmış, ayrıldı.






Yorumlar