ÇEMBER DARALIYOR,

‘’Körler memleketinde, görmek bir hastalıktır’’ Cenap Şehabettin

‘’Akıl için en tehlikeli hastalık gururdur’’ Aristo

‘’Hastalık , ölümün hizmetçisidir’’ Francois Rous

Hastalık için söylenmiş daha o kadar çok söz var ki. Hastalık insanlık ile yaşıt. Çok çeşitli hastalıklar var ve hastalıklar bireyseldir, ancak bulaşıcı hastalıklar sıkıntılıdır, aynı zamanda birçok insanı etkiler, grip gibi. Bir de ölümcül bulaşıcı hastalıklar var bunlar en kötüsü, malum şuan başımızın belası. Geçen yıl Ocak ayında bomba gibi Dünya’nın ortasına düştü, Corona adında hatta sıra numarası covit-19 olan gözümüzle bile göremediğimiz bir virüs. Hepimizin hayatını altüst etti. Hatırlayalım, geçen sene ocak ayı 2020 yılına yeni girmişiz, yeni hayaller, yeni umutlar, istek ve dileklerle güle oynaya karşılamışız bu yeni yılı, yeni bir on yıllık sürece başlamışız, derken yılbaşı sarhoşluğumuzu üzerimizden atamadan, pembe rüyalardan corona kabusunun içinde bulduk birden kendimizi.  Eh her zaman ki avunma cümlemizi araya sıkıştırmadan söze devam etmeyelim, beterin beteri var, Allah bunla bıraksın, Şükür bugünümüze vb. Her cümle kifayetsiz kaldı durumumuzu anlatmaya.  Ben elli beş yaşındayım, ne hayatımda gördüm nede anamdan babamdan atamdan böyle bir hikaye dinledim. Çağdaşlarımız ve yüzyıllık geriye doğru giden zaman diliminde yaşayanlar böyle bir şey görmedi. Savaş görmüşler, kıtlık görmüşler, doğal afet görmüşler ama böyle bir şey görmemişler. İnsanlık  yüz yıl önceki İspanyol gribinden sonra ilk kez bu denli büyük bir salgın ile karşılaştı. Ebola ve sars virüsü salgını çıkmıştı ama bu kadar yayılamamıştı. Corona illeti çok kısa bir sürede tüm dünyayı etkiledi.  Bir ay içinde hepimizi  eve tıktı, öylece bekledik.  Hepimiz katlandık, dayandık, sabrettik, neler çektiğimizi tekrar yazmanın hiç manası yok, hepimiz biliyoruz. Bu günlere geldik. Topluca içerdeyken, tek hayalimiz hastalığı yeneceğiz ve bitip gidecek diye umutlandık, bu duyguyla dayandık. Bilim adamları, hekimler, toplumbilimciler, herkes konuştu, tartıştı anlamaya çözmeye çalıştılar, hala da tedavi ve aşı çalışmları hümmalı bir şekilde devam ediyor. Elbette birçok spekülasyonlar ve komplo teorileri de üretildi, kimine inandık, kimine de inanmak istemedik. Bildiğim bir şey var ki o da umudumuzu kaybetmemeliyiz. Tüm olanlar sonucunda geldiğimiz nokta ‘’çember daraldı’’  .

Artık corona hepimizin kapısına dayandı, önceden şuradan buradan haberler alırken, artık herkesin bir yakını, akrabası, konusu komşusu,  çocuğu, kendisi corona olmaya başladı. Elbet acı kayıplar yaşanmaya devam ederken, atlatanların sayısı artmaya başladı. Genç, yaşlı , ağır ya da hafif atlatmaya başladı. Bu haberlerin artması sevindirici. Ben bu konuda uzman ya da bilim adamı değilim. Herkes gibi okuyor ve dinliyorum haber ve bilgi sahibi olmaya çalışıyorum, gözlem yapıyorum. Bazı gözlemlerimi de buradan paylaşmak istedim.  Bilim adamlarının da defalarca anlattıkları gibi bu duracak. Sonuçta sürü bağışıklığı gelişecek, ve corona ile yaşayacağız. Daha önce sars ve eboladan bahsettim, aslında onlar Coronadan çok daha güçlü ve ölümcül virüslerdi, bu bizim için hem dezavantaj, hem de avantajdı. Çünkü bu virüsler çok ölümcül ve çok hızlı öldürdükleri için, yayılamadan kontrol altına daha kolay alındı ve bastırıldı. Yani virüs  bulaştıktan sonra kişi birkaç saat içinde kötüleştiği  için bulaş yapamadan tecrit edildi ve  yayılması engelledi.  Corona ise farklı.  Virüsün  amacı da yaşamak, bulunduğu bedeni öldürmek istemiyor, konaklayıp birlikte yaşamak istiyor. Bu yüzden de bizi öldürmeden yaşamanın yolunu arıyor ve sürekli mutasyona uğruyor.  Bunun için hastalığı atlatanların sayısı hızla artıyor. Ancak süreç daha bitmedi. Corona hızlı belirti vermeyip, çok çabuk öldürmediği için bulaş hızı çok yüksek. Geldiğimiz nokta ‘’çember daraldı’’

Bilim adamları ve hekimler çalışıyorlar, çözüm üretmeye ve bu illetten insanlığı bir an önce kurtarmaya uğraşıyorlar. Peki, biz ne yapıyoruz?

Elbette üstüne düşeni birey olarak fazlasıyla yerine getiren birçok kişi var sözümüz onlara değil zaten, bu noktada yarası olan gocunsun, üstüne alsın diyeceğim ancak ne kadar etkili olacağını bilmiyorum, farkında olsalar yapmazlar diye düşünüyorum. Bu süreçte bizlerde lütfen daha dikkatli olalım, maske takmaya ama maskeyi doğru takmaya özen gösterelim, kişisel bakım ve el temizliğine önem verelim, mesafemizi koruyalım, evet hepimiz evde durmaktan sıkılmış olabiliriz, ama gerekmedikçe dışarı çıkmayalım.  Zorunlu olmadıkça toplu taşıtları kullanmayalım. Alışveriş ve temel ihtiyaçlarımızı karşılamak, hava almak, yürüyüş yapmak için kendi kent sınırlarımız içinde kalalım. Maske ve eldivenlerimizi, sokağa atmayalım, onlar, etrafta hem kötü görüntü oluştururken, hem de mikrop saçmaya devam ediyorlar, evdeki çöplerimizi düzgün paketleyip, saçılmayacak hale getirerek çöp bidonlarına özen ile bırakalım. Düğün, taziye, asker uğurlaması gibi etkinliklere çok güzel çözüm üretenler var onları örnek alalım. Biraz daha sorumluluk alıp biraz daha duyarlı olmak hepimizin sağlığı ve geleceği için çok önemli. Bu arada beslenmemize dikkat etmek, bol su içmek, bağışıklığımızı destekleyecek bazı önerilere uymak , besin takviyesi kullanmak hepimize fayda sağlayacaktır.

Sağlıkla kalın, mutlu kalın.

Dilek Elmas

Yorumlar