Beynimizdeki Odalar

 O kadar çok aradım ki.. Her yere baktım ama işte her yer o kadar karışık ki.. Olması gereken yerde olmasını umduğum eşyamın, orada olmaması ve ararken daha da dağıtmam ve dahası unuttuklarımı bulmam ama aradığımı bulamamam..

 Hepimizin başına sıkça gelir, değil mi? Belli bir düzenden yoksunsak ya da başkalarının düzeni ve ‘bize göre düzensiz’ gelen bu düzenden muzdaripsek, bir an için ‘acil lazım olan’ bir şeye kolayca ve hatta hiç erişemeyebiliriz! Bu da bizi ölesiye çıldırtır! Çünkü bulunamayan şey, işte ‘o aranan, kutsal şey’ birden hayati olup, ihtiyaç listesinde zirveye oturur! Ve genellikle, bu durumdan dolayı, karşımızdakileri suçlarız.

Düzen, plan, tertip, nizam ve aklınıza gelen benzer kelimeler, eğer size göre şekillenmez ise, tam bir karmaşa yaratır. Başkalarının düzeni, sizin karmaşanızdır ve kendi düzeninizi yaratmaz ve başkalarının müdahale etmesine izin verirseniz, bu karmaşadan siz sorumlusunuz. Ve bu her zaman somut olmak zorunda da değil üstelik! Somut sonuçlara da sebep olan, soyut örnekler vermek mümkün. Misal, beynimizdeki düşünceler sırasıyla oturmadığı, kayıp, yitirildiği yani anımsanmadığı ya da iç içe geçtiği sıra, benzer bir karmaşa yaratabilir. Zihnimiz yorulur ve yapılacaklar, alınacaklar, acil şeyler, sosyal hayat, iş hayatı vb. şekilde gruplandırılabilir düşünceler, önem ve anlam sırasını yitirebilir ve buna bağlı çok fazla yan etki yaratabilir. Bu yan etki sonucu, kendimize ve karşımızdakilere karşı, hiç de nazik olmayan tutum sergileyebiliriz. Oysa bunların temeli, tamamen soyut kaynaklı düzensizliktir. İşte evimizde, iş yerimizde, arabamızda vb. yerlerde aradığımız düzen ve planı benzer şekilde zihnimizde de oluşturmamız, yaratmamız, uygulamamız gerekir. 

 Bazen, bedensel yorgunluktan çok daha ağır sonuçlar doğurabilir; zihinsel ve mental yorgunluk.. İşte tam bu noktada, beynimizi tıpkı bir apartman dairesi gibi odalara bölmeliyiz! Bir odada sosyal hayatımızla ilgili planlara, bir oda iş hayatına, diğer odalar ona, buna, şuna yani siz nasıl düzenler ve döşerseniz! Mimar sizsiniz, unutmayın! Ve burada metrekare başına en büyük odanın sahibi düşünce için başlayarak alt düşünceleri, edindiğiniz planlayıcınıza -ahh, evet, bir planlayıcı ve ajanda edinin bu arada- lütfen her daim kaydedin! Elinizin altında bu küçük işlevsel planlayıcılar hep olsun! Alışveriş eksikleriniz, bitmeyen okul projeleri, taksidi gelmiş ödemeleriniz, araba bakımınız, iş gezileriniz, veli toplantısı, bla, bla hepsi yapıldıkça üstü çizilsin, karalansın! Bu sizi öylesine rahatlatacak ki! Bırakın zihniniz de dinlensin ve sizi özgür kılsın! Böylece yukarıda bahsettiğim olumsuz yan etkileri sizi ve sevdiklerinizi etkilemesin. Çünkü inanın, öbür türlü en basitinden kahvenizi yudumlarken bile, aklınızdan geçenler sizi bir türlü rahat bırakıp, huzur vermeyecek. Zihnimiz en büyük karmaşadır; sonuçta bütün rüyalar, kabuslar, hayaller, buluşlar ve eylemler buradan çıkıyor, değil mi?

 

Yorumlar