Anasayfa /  Foto Galeri

Alice müzikalinin biletleri iki saatte tükendi!

Alice müzikalinin biletleri iki saatte tükendi! - Sayfa 1

Hürriyet Gazetesi'nden Ayşe Arman, Alice müzikalinde sahne alacak olan Serenay Sarıkaya ile bir röportaj gerçekleştirdi. 31 Aralık’ta ‘Alice’ müzikalinin ilk videosu yayımlandı. Ve iki saat içinde tüm biletler tükendi. Heyecan var mı? - Hem de nasıl. Heyecandan ölüyorum. Nasıl bir Alice olacaksın? - Ona izleyiciler karar verecek. Çok emek harcadık, çok çalıştık. Galiba güzel bir şey çıkıyor ortaya. Bu bir uyarlama. Bize de benzetebilmek için değişik şeyler ekledik. Müzik, dans, oyunculuk, her şey var. Müthiş bir enerji, o enerji sahneden seyirciye taşacak.

Alice müzikalinin biletleri iki saatte tükendi! - Sayfa 2

Ne kadar zamandır çalışıyorsunuz? - Ekimden beri, dört aydır. O gün bugündür dans ve şan dersleri tam gaz. Klasik müzikaller gibi değil, konuşurken birden müziğe geçmiyoruz. Değişik bir sahne anlayışı. Bazı bölümleri tiyatro, bazı bölümleri müzikal. Peki izlediğimiz müzikallerden farkı ne? - Türkiye’de sanırım bugüne kadar yapılan en büyük prodüksiyonlu müzikal. 3D uygulamasıyla, mapping dijital teknikleriyle izleyenlere çok farklı ve yeni gelecek. Alice’in kek yedikten sonra büyümesi, bir şey içtikten sonra tekrar küçülmesi gibi şeyleri mapping uygulamasıyla yapıyoruz. Kısacası, teknolojik olarak da çok enteresan şeyler kullanıyoruz. Tabii en mutluluk verici olan, mayısa kadar biletler bitmiş durumda! İnanılmaz bir şey!

Alice müzikalinin biletleri iki saatte tükendi! - Sayfa 3

Bu sende nasıl duygular uyandırıyor? - Acayip mutluyum. Acayip de korkuyorum! İnsan bilmediği şeyden korkarmış ya, bu sahne işi benim hakikaten hiç bilmediğim bir şey. Heyecanlıyım, çok istiyorum, ölüyorum filan ama ilk defa bu kadar canlı reaksiyon alacak bir şey yapıyor olmak da beni korkutuyor. “Bunun tadı hiçbir şeyde yok! Birebir reaksiyonu aldıktan sonra bir daha bırakamayacaksın!” diyorlar. Hakikaten öyle bir his de var içimde. Sanki hayat boyu bunu yapabilirmişim gibi. Seni Alice yapan kim? - Müzikal yapma isteği bende hep vardı. Çocukluğumdan beri bunun hayalini kurardım. Ama bunu kiminle, nasıl yapabileceğime dair hiçbir fikrim yoktu. ‘Fi’ dizisinde Beyhan Murhpy’yle çalışmaya başladık. İnanılmaz keyif aldım. Olağanüstü biri Beyhan Hoca. Sonrasında, “Birlikte bir sahne işi yapsak ne iyi olur” dedim. Baktı baktı, “Senden ne güzel Alice olur aslında!” dedi. Beni Alice yapan Beyhan Hoca yani! O günden itibaren benim rüyam başladı. Gerçekten bir rüya. 18 yaşında bir kızı canlandırıyor olmak seni zorlamıyor mu? - İçimde zaten hep bir çocuksu tarafım var. Biraz oralardan yürümeye çalışıyorum. Ama Alice bence hepimizin içindeki çocuk.

Alice müzikalinin biletleri iki saatte tükendi! - Sayfa 4

Nasıl yani? - Teknolojinin alıp başını gittiği, insanların birbirlerine bakıp birbirlerini görmeyi, dokunmayı, hissetmeyi unuttuğu bir dönemde, “Bir dakika ya, bütün bunlar olmasaydı, biz kimdik? Biz nelerden keyif alıyorduk, nelerden mutlu oluyorduk?” sorusunu sorduruyor bize Alice. Hepimizin iç sesi gibi. Sahi bu akıllı telefonlar, Instagram’lar, bilmem neler olmadan nasıl yaşıyorduk? İzlerken biraz da bunları sorguladığımız bir müzikal. Alice’in o sürreel dünyaya girmesinin sebebi de o. Her gün aynı hayat kavgasının içinde annesi ve babası. Kendi dertlerinde ve iş tempolarındalar. Sürekli gergin ve stresliler. İşte öyle bir koşturmacanın içinde, kendi kızlarının doğum gününü unutuyorlar. Alice 18 yaşına girdiği gün isyan ediyor. “Ben de bıktım her gün bunları duymaktan ve yaşamaktan. Üstelik bir de doğum günümü unuttunuz. Keşke içine girebileceğim, gerçek olamayacak kadar güzel bir dünya olsaydı!” diyor. İşte tam o sırada bilgisayarına bir link geliyor. Bir tavşan beliriyor ve diyor ki, “Bugün senin doğum günün. Sen bu oyuna girmek için hak kazandın. Tıkla ve gir!” Önce korkuyor ama sonra o dünyaya giriyor. Karşısına çeşitli karakterler çıkıyor. Karşılaştığı her karakter, her zorluk, aslında bizim de günlük hayatta her gün karşılaştığımız şeyler. Her bir zorluğu aştığında fark ediyor ki, aslında bu zorlukları, bu korkuları yaratan kendisi. Bunları bu kadar dert etmese, kendini biraz akışa, deneyime bıraksa, her şey güzel olacak. Kendi ayakları üzerinde duran bir kız olarak tekrar dünyaya gelecek. Gerçekten öyle de oluyor. Biz de anlıyoruz ki, şu dünyada herkesin kendi yolculuğunu yapması gerekiyor tamamlanabilmesi için. Aynı anda anne-babası da bir farkındalık yaşıyor. Kısacası her karakter, kendi içinde evriliyor. Tüm bunları biz bir rüya gibi kodluyoruz. Rüyada da her şeyi görebilirsin ya, çünkü o senin bilinçaltındır. Bir yanlış yoktur, bir doğru yoktur. Alice her şeyi içinden geldiği gibi yaşadığında ve uyandığında, “Aa korkacak bir şey yokmuş! Hayat, benim yaşadıklarımdan ve deneyimlerimden ibaretmiş!” gibi bir noktaya varıyor.