Aklına Tükürmek

Bugün kendime dedim ki, yahu sen insanların yüreğine, ruhuna hitap eden ne güzel yazılar yazıyordun. Hayatta yaşadığın her kıssadan kendine daima bir hisse çıkarmış bir fert olarak son zamanlarda yazdığın gerek siyasi gerek güncel konularda yazdığın yazılarda neyine nesi? Sorularıyla kendimle içten içe konuşur, hatta kendime kızar olmuştum. Senin siyaset ve güncel meseleler ile ne işin var dedim kendime. 


Ne yazıkki son zamanlardaki gelişmeler beni doğrusu bu güncel mesele ve siyasi kutuplaşmaları yazmaya mecbur kıldı. Bu yazıyı yazarken bile hala kendime soruyorum İstanbul senin neyine? Ülkedeki meseler neyine? Sen insan ruhlu yüreklere dokunmaya devam et. Senin mecran sevgi, aşk ve insan!


Doğrusu bu güncel meselelere nasıl evrildiğim ise bende bile soru işareti. 


Sonra dedim ki, sen bir insansın. Senin içinde kavrulan başka sevda var. Bu vatan sevgisinden başka bir şey değil. Mesele vatansa yazacaksın kardeşim. Buna mecbursun… Korkmayacaksın!


Şimdi Mesele İstanbul! 


İstanbul bu vatanın en önemli şehri. Tarihimizin en önemli şehri. İstanbul’un girişinde ne kadar 15 milyon nüfus yazıyorsa da, bana göre 84 milyonun ve ülkenin her yerinden insanın buraya gelip görmek istediği bir şehir. Sadece 84 milyon olsa iyi, dünyada yaşayan 7,78 milyar insanın görmek istediği maneviyatı ve tarihi ile dolu bir şehir. 


Bu şehrin son iki yıldır ucube bir hal aldığını görmek yüreğimi sızlatıyor. 


Bir önceki dönemin Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş beyefendi tarafından yaptırılan dikey bahçeler vardı yol kenarlarında hatırlarsanız. İstanbul’un ne kadar değeri varsa bu dikey bahçelere işlenmişti tek tek. Şehrin sembolü olan ne varsa; Sultanahmet Camii’ni, minarelerini, Kız kulesini, denizini, martılarını, Galata kulesini, Lalesini, Kapalı çarşının nazar boncukları o dikey duvarlara tek tek işlemişti. 


Ekrem İmamoğlu beyefendinin 2019’da seçilip Başkan olmasıyla birlikte, halkın beklentileri adeta artmıştı. Herkes şehirde bir çevrecilik patlaması beklentisindeydi. Çocuklara ise sütler dağıtılacak, fakirlere kimsesizlere aş, iş imkanları sunulacaktı. “İstanbul'da halkın değil bir avuç kesimin çıkarları için çalışan bir israf düzeni var" bunu bitireceğiz demişti. “Bu kent,  İstanbul'a ihanet edenlere emanet edilemez" vurgusu yapılmıştı. 16 milyonu hizmetten mahrum bırakan bu israf düzeni inanıyorum ki, 2 hafta sonra artık son bulacak. İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde israf düzeni son bulacak. Kayırmacılık, verimsizlik bitecek. Adil, akılcı ve hakça bir yönetim anlayışı ile İstanbul'u ayağa kaldıracak seferberlikleri başlatacağız'' demişti. Kenti çocuklar, gençler, kadınlar, engelliler ve tüm sakinleri için yaşanılabilir bir şehir haline getireceğiz diyordu İmamoğlu. “Her şey çok güzel olacak” diyordu! Bu masallara ne güzel inanmışız. Hala bekliyoruz “Her şey güzel olacak” diye…


Hepimiz inanmıştık sana İmamoğlu!


Topbaş tarafından yapılan dikey bahçeler, maliyeti nedeniyle yerini “Grafiti” denilen ucube bir anlayışa terk etti. 


“Grafiti, çoğunlukla kamusal bir alanda yer alan bir duvar ya da yüzeye çizilmiş, kazınmış veya püskürtülmüş yazı ve çizimlerdir. Kelime, Yunanca "graphein" kelimesinden gelmiş ve İtalyanca "sgraffio" kelimesinden türemiştir. İlk çağlardan beri bir durumu resmetme, tanımlama ya da dikkat çekme yöntemlerinden birisi anlamına geliyor.”


Yani duvarlara anlamsız ucube şekiller çizmek sanat oldu şimdilerde İstanbul’da. Şekillere saatlerce bakıyorum ama bir anlam çıkartamıyorum. Cami sembolümü diyorum yok, Galata kulesinin “G” harfimi yoksa diyorum yok efendim bir anlam yükleyemedim. Lütfen ben bir mana çıkartamadım vatandaşlarımız bir baksın lütfen. Bir mana çıkaran varsa bana ne olur yazsın. 


Ancak bunlarla kalsa iyi, 1.5 yılda 10 binin üzerinde yeni araç kiralanmış. Üstelik Yenikapı şovundan sonra gönderdikleri hizmet araçlarını 3 katına geri kiraladılar. Meclis Araştırma Komisyonu'nun denetim raporuna göre; AK Parti döneminde 1.289 TL'ye kiralanan araçlar, CHP döneminde 3 bin 400 TL'ye kiralandı. CHP'li İBB Başkanı 1.5 yılda yaptığı yeni araç kiralama ihaleleriyle 10 binin üzerinde yeni araç kiraladı. Hani israf vardı? Hani o araçlar gereksizdi? Hani tasarruf yapacaktınız? Yalan ve beceriksizlik bu meselenin özeti. 


Beykoz’da yaşayan bir dostum var. İmamoğlu bize 2024 yılına metro sözü verdi o nedenle Beykoz’dan çok iyi oy aldı dedi. Seçim öncesinde Üsküdar Beykoz Metro hattını 5 yılda yapma sözü veren İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun vaadi boş çıktı. 2 yıl geçmesine rağmen bir adım atılmayan metro hattı projesi 2024'te beklenirken 2029 sonrası planlanan hatlar arasında yer aldığı söyleniyor. Beykoz’lu dostum 2029’a kadar İmamoğlu bu şehrin Başkanı kalırsa inşallah görürsün diyelim.


Yaşadığım semtte, evime 100 metre yakınında 5-6 yıl önce Kirazlı-Halkalı Metro inşaatı başlatılmıştı Topbaş döneminde. Mahalle halkı olarak epey heyecanlandık. Hatta İnşaat yüzde 70-80 lerde olduğu 2020 yılında hizmete açılacaktı. Metro durakları semtin en işlek caddelerine konduğu için, ana caddeler kapatılmıştı. Her akşam eve giderken o inşaatların durması nedeniyle, sokakların içine dalıyoruz haliyle. Sokalar trafiği karşılayamadığından, 2,5 km’lik yolu neredeyse yarım saatte kat ederek eve ulaşıyoruz. Eski metro inşaatlarının etrafı güvenlik amacıyla kapatılmıştı. Ayrıca inşaat görüntülerini kapatmak ve halkı bilgilendirmek amaçlı  inşaatın kenarlarına metal profillerin üzerine gerilen brandalarda durak isimleri ve kaç dakikada Kirazlı’dan Halkalı’ya gidileceği yazıyordu. Bu brandalar çıkartılıp Ekrem İmamoğlu’nun ismi yazıldı. Bir nevi reklam tabelası yaptı kendine buraları. Tekrar bir çalışma yapılacağı sanılırken, metro inşaatı kendi kaderine terk edilip gidildi. Trafiğinin çilesi bize kaldı. 


Bu civarda yaşayan halk şöyle diyor? Ah “Aklıma tüküreyim” nasıl yuttuk bu zokayı biz! Aynı şeyi bende söylemedim değil doğrusu. Hani “Her şey güzel olacak” tı…
Aklıma tüküreyim diyorum bende şimdi.
Mahallede yaşayan halk ile çok zaman bir araya gelip bu meseleyi İmamoğlu’na aktarmayı düşündük. Bir çok kez Beyaz Masa’ya başvurduk.  Kirazlı'dan Halkalı'ya gidecek metro hattının İBB'nin yeni kredi anlaşması sayesinde iş makinelerinin yeniden çalışmaya başladığı metro inşaatı, 2023 yılında tamamlanacağını söylüyorlar. Ancak bir çalışma varmı yok mu hala bilmiyoruz. 3 yıl gecikmelide olsa, trafik çilesinden kurtulma adına metrodan vazgeçtik yolların açılmasını bekliyoruz. 


Bekleyip göreceğiz artık. 


Ancak, İmamoğlu’ndan Metro istemekten vazgeçti artık. En azından İstanbul’da uygulamaya konulan Grafiti denilen ucube çalışmalarını durdurmasını bekliyoruz. İki yılda 24 milyar daha borçlanan belediyeden bir şey beklemek artık iyi niyet olur düşüncesindeyim. 


İmamoğlu’na kendi partisinin sloganı ile sesleniyorum GRAFİTİ’ye HAYIR!


Umarız böyle anlar…


İyi günler temennisiyle hoşçakalın. 

 

Yorumlar