Erdoğan bu sözlerle eleştirdi: Adeta asalak gibi yapışan elitler...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Erdoğan, Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda gerçekleştirilen "Necip Fazıl Ödülleri" töreninde konuştu.
Abone olCumhurbaşkanı Erdoğan, "Necip Fazıl Ödüllerinin esas başarısı fikir ve sanat dünyamızın özgürleşmesine, zenginleşmesine, çeşitlenmesine yaptığı katkıdır. Bu ödüller asıl büyük değişimi, asıl büyük inkılabı burada gerçekleştirmiştir. Çünkü Türkiye'nin düşünce ve yazı hayatı çok uzun yıllar, her türlü keyfiliğin, her türlü bağnazlığın sergilendiği bir alan olmuştur. Eserin özgünlüğünden ziyade ideolojisine bakan, yazarın kimliğini eserinin önüne koyan bir kesim, tekellerine aldığı bu alanda kendi hizipleri, kendi küçük grupları dışında hiç kimseye hayat hakkı tanımamıştır. Bu kesimin senelerce baş tacı ettiği, ödüle boğduğu birçok ismin tek alameti farikası, fikirlerin orijinalliğinden, eserlerinin kalitesinden, oyunculuklarının gücünden ziyade kendileriyle aynı marjinal ideolojik kabileye mensubiyetleridir. Millete tepeden bakan, kendi insanını hor, hakir gören, kaymağını yedikleri bu ülkeye adeta asalak gibi yapışan elitler, Türkiye'nin kültür hayatının çoraklaşmasının da başlıca müsebbipleridir." dedi.
"BU FAKİRE DE ÜSTADI TAKDİM ETME GÖREVİ
VERİLMİŞTİ"
Erdoğan, "Milli Türk Talebe Birliği'nin Milli Gençlik Gecelerini
düzenlediği günlere, gecelere götürüyor. O zaman tabii Cemal Reşit
Rey yoktu, burası spor, sergi sarayıydı ve bu sarayda Milli Gençlik
Gecesini yapıyor ve burada Üstadı dinliyorduk ve bu fakire de
Üstadı takdim etme görevi verilmişti. Ben de kendisini burada
takdim etmiştim. O gece bir başka geceydi ve gittiğimiz her Milli
Gençlik Geceleri zaten oradaki spor salonlarını tıklım tıktım
dolduruyordu, İstanbul böyle, İzmir öyle, Ankara öyle. Böyle bir
yolculukta devam eden bu süreç, fakire spor sergi sarayını da
Habitat 1 toplantısı için bu hale dönüştürmesi görevini vermişti ve
burayı yıktık, bu hale getirdik, Habitat 2 Zirvesi burada yapıldı.
Belediye başkanlığımın birinci yılıydı, şimdi de burada Üstadı
anıyoruz, elhamdülillah." diye konuştu.
"BELLİ ÇEVRELERİN KARAKTER SUİKASTİNE MARUZ
KALMIŞTIR"
"Üstat Necip Fazıl son nefesini verinceye kadar statüko ve
kalemşorlarının hedefi olmuştur" diyen Erdoğan, şunları
kaydetti:
Tam 8 kez hapse giren Üstat, 79 yaşında darı bekaya, yine ardında
bir mahkumiyet kararı bırakarak göçmüştür. Fakat Üstat, yılmamıştır
ve bir keresinde hakim efendi 'artık bıktık senden sürekli buraya
geliyorsun, gidiyorsun.' Üstadın cevabı çok ilginçtir, 'Siz burada
hancı, ben bu davada yolcu oldukça ben bu hana daha çok uğrarım'
diyordu. Mesele bu, davaya inanmak bu, bu yolda yolculuk bu. Üstat,
sırf milletin değerleriyle, tarihiyle, kutsallarıyla barışık
kimliğinden dolayı sürekli belli çevrelerin karakter suikastine
maruz kalmıştır. Şiirinin gücüne, eserlerini kalibresine rağmen
sırf baskılara boyun eğmediği için takunyalı, gerici, süper mürşit
denilerek tahfif edilmiştir. O dönemin kimi gazetelerine
baktığınızda, Üstadın yazılarından dolayı her mahkemeye çıkışını
müjde edasıyla veren manşetler görürsünüz. Aynı dönemin köşe
yazarlarına baktığınızda fikirle kalemle kelamla bileğini
bükemedikleri Necip Fazıl'ı
hakaretlerle alt etmeye çabalayan zavallıları görürsünüz. Yine o
dönemi incelediğinizde Necip Fazıl'ı susturmaya yönelik her
baskıyı, her yargı kararını, her hukuksuz teşebbüsü sevinç
naralarıyla karşılayan işporta aydınları görürsünüz. Tabii bir de
ilim ve fikir yoksunu çapulcuların egemenliğine girmeyi reddeden
bir Necip Fazıl Kısakürek'i görürsünüz. 'İslamiyet denilince
burnuma çorap kokusu gelir' diyen din ve millet düşmanlarını, 'O
koku sizin ciğerinizdeki ufunetin kokusu, ciğerinizden geliyor'
diyerek susturan bir Necip Fazıl vardır.