Bakan Soylu: Çocuklarımızın eline kalaşnikof değil, bilgisayar verilmeli
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hakkari'de düzenlenen muhtarlar, kanaat önderleri ve sivil toplum kuruluşları buluşması toplantısına katıldı. Soylu, "Burada henüz daha 14-15 yaşında, neredeyse boyu kadar olan çocuğa kalaşnikof verildiği zaman bu memleketin bir evladı olarak sorumlu olmadığımızı mı sanıyorsunuz. Bizim çocuklarımızın ellerine kalaşnikof değil, kalem, bilgisayar, hemşireyse tansiyon aleti, mühendisse, doktorsa, tarihçiyse o mesleği icra edecek o güzelim araçlar verilmeli" dedi.
Abone olBakan Soylu'yu valilik binası önünde uzun kuyruklar oluşturan
yüzlerce kişi karşıladı. Esnafı ziyaret eden Soylu, daha sonra
düğün salonunda muhtar, kanaat önderleri ve sivil toplum
kuruluşları buluşması toplantısına katıldı. Konuşmasına
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın selamlarını ileterek başlayan
Bakan Soylu, "Önümüzdeki seçim ne olursa olsun bilinmelidir ki
bizim bu operasyonlarımız kesilmeyecektir, terörle mücadelemiz bir
saniye bile hız kesmeyecektir. Türkiye zorlu bir sürecin sonundaki
çıkışa doğru ilerliyor. 31 Mart'ta yapılacak seçim ülkenin son
seçimi değil, fakat sürecin son seçimi ve getirilen doğruların heba
olmaması için önemlidir" diye konuştu.
Türkiye'nin yaklaşık 40 yıldır terörle mücadele
ettiğini belirten Soylu, "Çok çabaladık. Çok canlar
verdik. Çok sıkıntı çektik. Memleketin her tarafındaki insanlar
sıkıntı çekti. Ancak Türkiye, son 6-7 yıldır, geçmiştekilerden çok
farklı bir süreçten geçmektedir ve 15 Temmuz'dan itibaren de bu
mücadelede arka arkaya çok doğru işler yapmıştır. Önemli mesafeler
katettik ve şimdi bu sürecin son kapısına doğru ilerliyoruz.
Önümüzdeki seçimden sonra yeni sistemin getirdiği avantajla 4-5 yıl
daha Türkiye'de seçim olmayacak. Hepimiz işimize bakacağız. Biz
terörle mücadele ediyoruz ve bu mücadelede bugün hiç olmadığımız
kadar güçlüyüz. İrade olarak, teknik kapasite olarak, strateji
olarak güçlüyüz" dedi.
'ÜLKEMİZE DIŞARIDAN EKONOMİK SALDIRILAR
YAPILIYOR'
Bakan Soylu, Türkiye'nin ne zaman belini doğrultmaya kalksa, ülkeye
dışarıdan ekonomik saldırılar yapıldığını kaydederek, "Neden; milli
sermayemiz olmasın, milli üretimimiz olmasın, milli yazılımlarımız
olmasın da hep onlara muhtaç olalım. Hep onlara belimizi bükelim,
boynumuzu eğelim, dizimizi kıralım. Bunu istiyorlar. Daha da
güçlü olacağız. Türkiye, başı dik ve onurlu şekilde yoluna devam
ediyor" diye konuştu.
Soylu, ülkede dünyanın en büyük havalimanıyla beraber 56 havalimanı
yaptıklarını vurgulayarak, artık kendi savunma sanayisini üreten
bir ülke haline gelmenin gururunu yaşadıklarını söyledi.
'ÇOCUKLARIMIZIN ELİNE KALAŞNİKOF DEĞİL, KALEM VE BİLGİSAYAR
VERİLMELİ'
Bakan Soylu, terörle mücadelede çok güçlü bir dönemde olduklarını
ifade ederek şunları söyledi:
"Ben de bir annenin evladıyım. Kız çocuklarını gördüğümüzde hepimiz
bir başka oluruz. Onlar bizim için bir başka. Burada henüz daha
14-15 yaşında, neredeyse boyu kadar olan çocuğa kalaşnikof
verildiği zaman bu memleketin bir evladı olarak sorumlu
olmadığımızı mı sanıyorsunuz. Bizim çocuklarımızın ellerine
kalaşnikof değil, kalem, bilgisayar, hemşireyse tansiyon aleti,
mühendisse, doktorsa, tarihçiyse o mesleği icra edecek o güzelim
araçlar verilmeli. Gençlere o aydınlık günler için gece gündüz
demeden adım atıyoruz. Kendi haber kanallarındaki havalı laflarına
aldanmayın, bir panik hali, telsiz konuşmalarına bile
yansımaktadır. Dağda bayırda, sınırda, sınırın ötesinde,
teröristi nerede buluyorsak, gereğini yapıyoruz. Türkiye'de teröre
bulaşmış ne kadar ailenin çocuğu varsa hepsine gidiyoruz. Onlara
diyoruz ki, 'ne olur arayın ve çocuklarınızı ikna edin. Gelsinler
burada onları adalete teslim edelim. Bize itimat edin ve güvenin.'
2017'de 170, 2018'de 190 aile, bizim arkadaşlarımızın ikna edilmesi
sonucu çocukları geldiler ve adalete teslim ettik. Bizim görevimiz
buna devam etmektir. Bunu hep beraber sağlıyoruz. Terör örgütüne
katılımdan çok daha fazla ikna ederek getirdiğimiz ve adalete
teslim ettiklerimiz var. Bu önemli bir sonuçtur. Önümüzdeki seçim
ne olursa olsun bilinmelidir ki bizim bu operasyonlarımız
kesilmeyecektir, terörle mücadelemiz bir saniye bile hız
kesmeyecektir. Bu günlük siyasetle mütalaa edilecek bir mesele
değildir."
'BİZİM GÖREVİMİZ VATANDAŞIN CAN VE MAL GÜVENLİĞİNİ
SAĞLAMAK'
Bakan Soylu, terörle mücadele tavırlarının net ve kesin olduğunu
vurgulayarak, "Birileri gelecek, annenin dizinin dibindeki evladını
alıp dağa kaçıracak. Her türlü iğrençliği, tecavüzü, istismarı
ortaya koyacak, hiçbir şey yapmasa bile o çocukları katil yapacak,
belki doktor, mühendis, mimar olacak evlatları, evlenip çoluk
çocuğa karışıp anne babasına torunlar verecek evlatları tutup
mağara kovuklarında sefil bir hayata mahkum edecek, insanların
evlerini iş yerlerini basacaklar, yollara el yapımı bombalar
yerleştirecekler, belediyelere musallat olacaklar, belediyenin
araçlarıyla milletin evini, sokağını yıkacaklar, canını yakacaklar,
kimseye üç kuruşluk hayırları olmayacak, biz bütün bunları kenardan
izleyecek miyiz? Bizim bu meseleleri seçim sonuçlarıyla mütalaa
etmemiz mümkün olabilir mi? Böyle bir devlet aklı olabilir mi?
Elbette terörle mücadele başka şeydir, demokrasi başka şey. Seçim,
demokratik bir hadisedir, vatandaşlığın en temel hakkıdır. Bizim
görevimiz, vatandaşımızın can ve mal güvenliğini temin etmek, hür
iradesini sandığa yansıtabileceği, terör örgütünün tehditleriyle
vicdanı arasında kalmayacağı bir seçim ortamını tesis etmektir. Bu
çizgimizden sapmamız mümkün değildir." diye konuştu.
'TERÖRE AKTARILAN PARALARIN ÖNÜNE GEÇTİK'
Soylu, belediyelere yapılan görevlendirmeyle hem teröre akan
paraları, lojistik imkanları kestiklerini hem de vatandaşı
hizmetle buluşturup, terör örgütü ve onun destekçilerinin
karşısında kendisini yalnız hissetmesinin önüne geçtiklerini
belirterek konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sadece Hakkari'ye 86 kilometre sıcak asfalt, 175 kilometre içme
suyu yaptık. Hakkari'de kendi dönemlerinde suların neden
akmadığını, aktığı zaman da neden çamur aktığını, şimdi pırıl pırıl
suyun nasıl aktığını izah etsinler. Hakkari'de görevlendirme
yapılan belediyelerin tamamında 848 kilometre içme suyu hattının, 9
tane de içme suyu kuyusunun nasıl tamamlandığını gelsinler bir izah
etsinler. Böyle bir şey olabilir mi? Bir şehirde haftada 3 saat su
akacak, onda da çamur akacak ve sen de orada 'belediye başkanıyım'
diye oturacaksın. Neymiş efendim, örgütmüş, Kandil'miş, saçma sapan
işler. Madem mücadeleye bu kadar meraklıydınız, biraz da milletin
rahatı için mücadele etseydiniz ya. Elimizi vicdanımıza koyalım, şu
ülkenin nesi eksiktir? Dağımız mı yok, kayak yapacak kar mı yok,
yaylamız mı yok, tarihi eserlerimiz, doğal güzelliklerimiz mi
yok? Şimdi bütün bunları bırakalım, yaptığımız her şeyi,
kazandığımız huzuru bir kenara koyalım da 3-5 tane kafası karışık,
kendinden başkasını düşünmeyen, tasması kimin elinde belli olmayan
adamların peşinden mi gidelim? Elbette ki hayır. Artık o eski
sahneleri tekrar izlemenin, filmi başa sarmanın alemi yoktur. Biz
milletimizin huzurunu ve güvenini hiç kimsenin keyfine peşkeş
çekmeyiz. Milletimiz rahat olsun. Ancak bunların kırıntılarına son
bir tokat vurmak da sizlerin elindedir. Hepimizin çoluk çocuğu var.
Hepimiz onlar için güzel bir gelecek bırakmak istiyoruz. Herkes
oturup düşünmelidir. Bu ülke bu adamlardan bugüne kadar sıkıntıdan
başka bir şey görmedi, bundan sonra da başka bir şey beklemek akıl
karı değildir. Oysa Türkiye kendine yeni ve umut dolu bir istikamet
çizmiştir. Sınırımızın altındaki işler, yakın zamanda bitecektir.
Ortadoğu hep böyle kalacak değildir."
Soylu, daha sonra belediyenin Halife Derviş Mahallesi'nde
yaptırdığı oyun merkezinde incelemelerde bulunup, çocuklarla
basket topu atışı yaptı. Kendisini karşılayan çocuklara oyuncak
hediye eden Bakan Soylu, ardından Rengi Hakkari Sanat Topluluğunun
Kültür Merkezi'nde düzenlediği gösteriyi izledi.