AK Partili Cevdet Yılmaz darbe girişiminin ekonomiye faturasını açıkladı
AK Parti Ekonomi İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, "Darbe girişiminin ekonomiye doğrudan ve dolaylı birçok etkisi olduğu için bu işin faturasının net olarak çıkartılması çok kolay değil. Geçen yılın ilk altı ayında yüzde 5'e yakın bir büyüme görüyoruz. Darbe girişimi olmasaydı bu büyüme ikinci altı ayda da devam edecekti ve yüzden 5'e yakın büyümeyle Türkiye ekonomisi 2016'yı kapatabilecekti. Yani darbe girişimi nedeniyle büyümemizde yüzde 2 civarında kayıp hesaplayabiliriz. Bunun karşılığı yaklaşık 17 milyar dolar veya 60 milyar lira gibi bir rakam" dedi.
Abone olCevdet Yılmaz, AK Parti Genel Merkezi'nde ekonomi muhabirleriyle
bir araya geldi. Dünyadaki ekonominin gidişatını iyi analiz etmek
gerektiğine dikkati çeken Yılmaz, aksi takdirde sağlıklı ve etkili
politikaların uygulanamayacağını söyledi. Küresel krizin
etkilerinin tüm dünyada hissedilmeye devam ettiğini belirten
Yılmaz, dünya ekonomisinin hala kriz öncesi seviyelere dönemediğini
kaydetti.
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, Türkiye ekonomisinin darbe
girişiminden olumsuz etkilendiğini belirterek, Kredi Garanti Fonu,
İstihdam Seferberliği, KOBİ'lere sağlanan kredilerle bazı
ödemelerin ötelenmesinin de aralarında olduğu doğru ve zamanında
alınan bazı tedbirler sayesinde söz konusu olumsuz etkinin hızlı
bir şekilde ortadan kaldırılmaya başlandığını bildirdi.
"DARBE GİRİŞİMİ BAŞARILI OLSAYDI EKONOMİYİ
ÇÖKERTECEKTİ"
Dünya ekonomisindeki olumsuzlukların yanında FETÖ'nün darbe
girişiminin de Türkiye ekonomisini etkilediğine dikkat çeken
Yılmaz, "15 Temmuz sadece millete, ülkeye ve demokrasiye yönelik
bir darbe girişimi değil, ekonomimize yönelik de bir darbe
girişimidir. Darbe girişimi başarılı olsaydı ekonomimizi
çökertecekti. Ülkeyi dış müdahaleye açmayı amaçlayan bu girişim,
ekonomiye de darbe vuracaktı" dedi. Darbe girişiminin Türkiye
ekonomisine faturasının ne olduğunun sorulması üzerine AK Parti
Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, şunları söyledi:
"Darbe girişiminin ekonomiye doğrudan ve dolaylı birçok etkisi
olduğu için bu işin faturasının net olarak çıkartılması çok kolay
değil. Bütün etkilerin özetlendiği alanın büyüme olduğunu
düşünüyorum. Büyüme oranımıza yaptığı etkinin diğer bütün alt
etkilerin aslına bir toplamı gibi düşünebiliriz. Geçen yıla
baktığımızda 860 milyar dolarlık bir ekonomimiz var. Yüzde 2,9
büyüme sağladık. Darbe girişimi olmasaydı, ekonomi ne kadar büyürdü
diye düşündüğümüzde; geçen yılın ilk altı ayında yüzde 5'e yakın
bir büyüme görüyoruz. Darbe girişimi olmasaydı bu büyüme ikinci
altı ayda da devam edecekti ve yüzden 5'e yakın büyümeyle Türkiye
ekonomisi 2016'yı kapatabilecekti. Yani darbe girişimi nedeniyle
büyümemizde yüzde 2 civarında kayıp hesaplayabiliriz. Bunun
karşılığı yaklaşık 17 milyar dolar veya 60 milyar lira gibi bir
rakam. Bu kısa vadeli bir etki. Türkiye, darbenin olumsuz etkisini
alınan tedbirlerle çok hızlı bir şekilde atlattı. Türkiye'nin bu
yapıdan kurtulması, kurumlarımızın çok daha sağlıklı bir büyümeye
kavuşmasına sağlayacağı için orta ve uzun vadede ekonomimizi
güçlendirecektir. Kısa vadeli bir takım maliyetler olsa da orta ve
uzun vadede çok daha güçlü bir ekonomiyi inşa edeceğiz. Kırk yıllık
geçmişi olan bu yükten Türkiye'nin kurtulmuş olması büyüme
kabiliyetini artıracaktır"
"ÜÇÜNCÜ ÇEYREKTE YÜKSEK BÜYÜME ORANI
GÖRECEĞİZ"
Avrupa Birliği (AB) ekonomisinde yaşanan canlılığın, Türkiye
ekonomisini olumlu etkilediğini belirten Yılmaz, özellikle AB
ülkelerine yapılan ihracatın ekonomiyi güçlendirdiğini söyledi.
Türkiye'nin, bu yılın ilk çeyreğinde önemli bir büyüme seviyesine
ulaştığını kaydeden Yılmaz, şöyle devam etti:
"İkinci çeyrek büyümesine ilişkin veriler yayınlanmadı. 11 Eylül'de
yanlış hatırlamıyorsam TÜİK ikinci çeyrekle ilgili rakamları
yayınlayacak onu bekliyoruz. İhracat, sanayi ve istihdam, elektrik
tüketimi gibi öncü göstergeler baktığımızda ikinci çeyrekte de
büyümenin yüksek seyredeceğini görüyoruz. Bu yılın üçüncü
çeyreğinde ise muhtemelen yılın en yüksek büyüme oranını göreceğiz.
Çünkü baz etkisi de devreye girecek. Dolayısıyla hem öncü
göstergeler hem de baz etkisi dikkate alındığında 2017'nin üçüncü
çeyreği muhtemelen en yüksek büyümeyi elde ettiğimiz dönem olacak.
Dördüncü çeyrekte de yine yüksek büyümeyle Orta Vadeli Planda
ortaya koyduğumuz 4,4'lük büyümenin üzerinde bir büyüme
gerçekleştireceğimizi şimdiden söyleyebiliriz. Tabi dünyadaki ve
Türkiye'deki mevcut koşullar altında"
"YIL SONUNDA İŞSİZLİK VE ENFLASYON ORANI RAKAMLARI TEK
HANELİ OLACAK"
Türkiye'nin ekonomik göstergelerin olumlu yönde olduğunu dile
getiren Yılmaz, yıl sonunda hem işsizlik hem de enflasyon oranın
tek haneli rakamlarda olacağını vurguladı. Enflasyon oranın
düşürülmesini hem ekonomik hem de sosyal açıdan önemli gördüklerini
belirten Yılmaz, AK Parti'nin fiyat istikrarını sağlamada başarılı
olduğunu söyledi.
Türkiye ekonomisinin uygulanan başarılı ekonomi politikaları
sayesinde artık başka bir aşamaya geçtiğini anlatan Yılmaz, "15
yılda ekonomide büyük adımlar atıldı ama bunları yeterli
görmüyoruz. 'Halep oradaysa arşın burada' diye bir söz var.
Türkiye'nin yeni bir atılıma ihtiyacı var. Amacımız Türkiye'yi
yüksek gelire sahip ülkeler ligine çıkartmak. Bunun için her alanda
daha nitelikli politikalar yürütmeliyiz. Artık makro politikaların
yanında mikro politikaları hayat geçirmeliyiz" diye
konuştu.
"YENİ YÖNETİM SİSTEMİ EKONOMİYE KATKI
SAĞLAYACAK"
Cumhurbaşkanlığı hükümeti sisteminin, Türkiye'nin ekonomik
hedeflerine ulaşmasına katkı sağlayacağını belirten Yılmaz, şunları
kaydetti:
"Yeni yönetim sitemiyle birlikte güven ve istikrarın kurumsal bir
güvenceye kavuştuğunu göreceğiz. Cumhurbaşkanımızdan ve AK
Parti'den kaynaklanan bir güven ve istikrar yaşıyor Türkiye.
Önümüzdeki dönem ise yeni yönetim sistemiyle birlikte artık
sistemden kaynaklanan bir güven ve istikrar olacak. Yani sistemin
kendisi güçlü ve istikrarlı yönetimleri garanti edecek. Bu durumda
ekonomimize güç verecek. Ülkemizin yüksek gelir ligine çıkma
hedefine katkı sağlayacak. Kalkınma hedefimize güç verecek
bürokrasinin çok daha hızlı çalıştığı etkili çalıştığı ve
istikrarla öngörülebilirlik ve beş yılda bir seçimlerin olduğu bir
ülke içinde bir siyaset içinde ekonomimiz de inşallah çok da hızlı
bir şekilde gelişme imkânı ne kavuşmuş olacaktır"
'MEMUR ZAMMI' AÇIKLAMASI
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yılmaz, 4'üncü dönem toplu
sözleşme görüşmelerinde, hükümetle sendikalar arasında gerçekleşen
pazarlığa dair şöyle konuştu:
"AK Parti hükümetleri döneminde gerek çalışan kesim gerek asgari
ücret bakımından hiç bir zaman enflasyona ezdirilmedi. Bizim genel
prensibimiz en az enflasyon kadar bu artışların sağlanması. Birçok
yılda da bunun üzerinde paylar verildi. Ücretin yanında sosyal
haklarla birlikte çalışanlarımızın refahtan daha fazla pay alması
için elimizden gelen gayreti sarf ediyoruz. Kamunun da bir bütçesi
var. Bu bütçe içerisinde çeşitli harcamaları ve dengeler var.
Görüşmeler devam ediyor. Birinci önceliğimiz çalışanlar ile
hükümetin anlaşması. Anlaşma olmaması halinde de Hakem Heyetinde
karar ortaya çıkacak. Hepimizin tercihi tarafların anlaşması."