Anasayfa /  Politika

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten İlker Başbuğ'la ilgili flaş karar

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulunuyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İlker Başbuğ'la ilgili yaptığı çağrıyla ilgili konuşan Çelik "Yarın arkadaşlarımız suç duyurusunda bulunacak." dedi.

Abone ol
Abone ol 06 Şubat 2020 15:37

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ'un FETÖ'nün siyasi ayağına dönük açıklamasıyla ilgili, "Meclis'in mutlak dokunulmazlığına dönük bu saldırı, kuşkusuz Cumhuriyet savcılarının görev alanı içerisine girmektedir" dedi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası basın toplantısı düzenledi. Çelik, Türkiye'nin koronavirüs salgını karşısında gereken bütün tedbirleri aldığını, Çin’deki vatandaşlarını başarılı bir operasyonla tahliye ederek Türkiye’ye getirdiğini söyledi.

'RUSYA'YA 2 DEFA BİLDİRİM YAPILDI'

Suriye'de Türk askerlerine yapılan saldırıyla ilgili konuşan Çelik, Türkiye'nin Soçi Mutabakatı'na sonuna kadar sadık olduğunu ancak Suriye rejiminin hiçbir şekilde bu mutabakata uygun davranış sergilemediğini söyledi. Rejim saldırısının Suriye'deki askeri unsurlarına tahkimat sırasında meydana geldiğini ve Türkiye'nin bu tahkimat ile ilgili Rusya'ya önceden bilgi verdiğini vurgulayan Çelik, "Altını çizerek söylüyorum, Rus tarafına birden çok kere askeri unsurlarımızın bu hareketi konusunda bilgi verilmiştir, kim diyorsa ki; 'Rusya tarafına bu bilgi verilmemiştir, Rusya tarafı bu bilgiye sahip olmadığı için rejim bu saldırıyı gerçekleştirmiştir' baştan aşağı yalandır. Burada resmi olarak 2 defa bu bildirimin yapıldığını biliyoruz. Buna rağmen rejim unsurları 3 Şubat’ta ağır bir topçu ateşiyle askerlerimize saldırmıştır” dedi. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) derhal rejime ait 54 hedefi ateş altına aldığını ve 70’ten fazla rejim unsurunu etkisiz hale getirdiğini hatırlatan Çelik, "Hem Rusya tarafının bildirdiği 'Bize haber verilmedi' bilgisi doğru değildir, hem de Rusya’nın orada rejimi kontrol altına alamamasının altının kuvvetle çizilmesi gerekmektedir" ifadelerini kullandı.

'BERLİN DUVARINI YIKAN İRADE GALİP GELMELİ'

İngiltere'nin Brexit ile AB'den ayrılmasına da değinen Çelik, reform sürecinin durması nedeniyle AB'nin cazibesini yitirdiğini ve dağılma tehlikesiyle karşı karşıya geldiğini kaydetti. Berlin Duvarı'nın yıkılmasından sonra Avrupa'da görünmez Berlin Duvarları'nın oluştuğunu aktaran Çelik, şöyle konuştu:

"Görünmez Berlin Duvarları aşırı sağ tarafından oluşturulmaktadır. Pek çok Avrupa ülkesinde ikinci parti durumundadır. Biz Berlin Duvarı’nı yıkan iradenin galip gelmesini arzu ederiz. Umarız Avrupa bu Brexit sürecinden bir ders çıkarır, daha adil, kapsayıcı, reforma dayanan bir entegrasyon süreci konusunda yeni açılımlar ortaya koyar."

'ABD BUNUNLA TARAFSIZLIĞINI KAYBETTİ'

Çelik, ABD Başkanı Donald Trump'ın açıkladığı tek taraflı Orta Doğu Barış Planı ile ilgili ise "Filistin halkının haklarının hiçe sayıldığı bir planı bizim kabul etmemiz mümkün değil. ABD bununla tarafsızlığını kaybetti, Filistinlilerin iradesini hiçe sayarak böylesine bir yaklaşım ortaya koydu. Bu tamamen Filistin’i işgal ve yok etme planıdır. Filistinlilerin rıza göstermeyeceği bir plana hiçbir şekilde, İsrail’in saldırganlığını da gösteren bu plana hiçbir şekilde meşru bir gözle bakmayacağımızı ifade ediyoruz. Filistin devleti BM kararlarına uygun olarak kurulmalıdır. Filistin topraklarını ve iradesini gasp eden bu yaklaşımı meşru görmeyeceğimizi açık ve net bir şekilde ifade etmek isterim" dedi.

'VESAYETİ CANLANDIRMA GİRİŞİMİ'

Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ’un FETÖ'nün siyasi ayağıyla ilgili açıklamasını Eleştiren Çelik, şunları söyledi:

"Emekli bir askeri bürokratın TBMM üyelerini bir terör örgütü üyesi olarak değerlendirmesi, bu kanun teklifini kim hazırladıysa tamamen FETÖ ile ilgili diyerek yasamanın üyelerini bu şekilde suçlaması son derece vahim bir yaklaşımdır. Bu FETÖ'nün temizlenmesine mi hizmet etmektedir yoksa başka bir manaya mı gelmektedir? Bunu çok iyi değerlendirmek gerekir. Kim ki herhangi bir meseleyi vesile addederek yüce Meclis'i, iradesini ve sivil siyaseti aşağılamaya çalışıyorsa bunun arkasında hiçbir şekilde iyi niyet olmadığını görmek gerekir. Eski tür vesayetleri canlandırma konusunda mecali kalmamış olanlar, dolaylı yollardan bu vesayeti canlandırma yoluna gidiyorlar."

 'DEMOKRATİKLEŞMEYE KATKI SAĞLADI'

Çelik, söz konusu düzenlemeye 2009 yılında CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın öncülük yaptığını, anımsattı. Darbe mevzuatını temizlemek için dönemin siyasetçilerinin bir araya geldiğini aktaran Çelik, "Bu yasa değişikliği ne sağlamıştır? Asker kişilerin hükümete karşı suçlarının yanı sıra 30 dolayında suç için de özel yetkili sivil ağır ceza mahkemelerinde yargılanma yolu açılmıştır. Darbe mevzuatının temizlenmesi açısından son derece önemli bir aşama sağlamıştır. Türkiye darbelerden çok acılar çekmiş bir ülkedir, bu acılar Türkiye’ye çok bedeller ödetmiştir. Her seferinde bu darbeleri destekleyenler, bu darbeleri yapanlar kendilerini mevzuattaki birtakım maddelere dayandırdıklarını söylemişlerdir. Düzenleme bu maddelerin temizlenmesi konusunda demokratik bir konsensüs oluşması, sivil siyasetimizin geldiği aşama bakımından o dönemde son derece önemli bir aşama olarak kayda, tarihe geçmiştir. Bu reformların gerçekleşmesinde öncülük eden kimse, imzası olan kimse, destek veren kimse Türkiye’nin demokratikleşmesine büyük katkı sağlamışlardır" açıklamasında bulundu.

 

'YARGI YOLUNA BAŞVURACAKLAR'

CHP'nin Başbuğ'un açıklamasına destek verdiği iddialarının demokratikleşme konusunda 'geri vites' anlamına geldiğini kaydeden Çelik, yasal düzenlemede imzası olan milletvekillerinin yargı yoluna başvuracaklarını söyledi. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bir demokratikleşme adımını, onu getiren milletvekillerini FETÖ mensubu gibi nitelemek, son derece yanlış, Yüce Meclis'in iradesini ipotek altına almaya dönük bir yaklaşımdır. Anayasanın 83'üncü maddesi yasama faaliyetinin mutlak dokunulmazlığına vurgu yapmaktadır. Dolayısıyla yasama faaliyeti yapan milletvekillerinin bu mutlak dokunulmazlığına dönük bir saldırı olarak ele alınabilir. Bu Meclis iradesi ipotek altına almaya, Meclis'in Anayasanın 83'üncü maddesiyle garanti altına alınmış mutlak dokunulmazlığına dönük bu saldırı kuşkusuz Cumhuriyet savcılarının görev alanı içerisine girmektedir. İmzası olan arkadaşlarımız da birilerinin kendilerini terör örgütü mensubu olarak suçlaması karşısında yargı yoluna başvuracaklardır. Eğer bu kafa yeniden dirilirse Meclis'i hükümeti tahakküm altına almaya çalışan bu yaklaşım yeniden tevessül etmeye başlayacaktır. Zaten Türkiye'nin geçmişte yaşadığı bütün acıların sebebi bu zihniyettir. Şimdi bu zihniyetin başka bir şekilde gündeme geldiğini görüyoruz. Meclis'in yasama faaliyetinin dokunulmazlığına karşı yapılan bu saldırıyı reddediyoruz. Bununla ilgili arkadaşlarımız gereken girişimleri yapacaklar. Bu önergenin altında imzası olanlar FETÖ’cüdür deniyor. Arkadaşlarımız yasama faaliyetini, bir terör örgütü faaliyetiyle özdeşleştirilmesi karşısında hem Meclis’in itibarını korumak hem de kendi yasama faaliyetleri ve kişisel haklarını korumak için kanuni yollara başvuracaktır. Milletvekili olarak imzası olan kim varsa."

 

Yorumlar