Ah benim dermisim, epidermisim,

’Kalp kalbe sığdı mı, göz gözü kusurlu görmez’’ Cenap Şahabettin,

Sevgili okurlar hepinize selam,

Sağlıklı ve keyifli bir yaşam için, elimizden ne gelirse yapmaya çalışıyoruz. Konu güzellik oldu mu hepimiz heyecanlanıyor ve sağlıklı olmanın yanında, daha fit, daha güzel nasıl oluruz diye düşünüyoruz. Biliyor musunuz? Kadınlar ilk önce kendisi için, sonra hemcinsleri için, en son da karşı cins için daha güzel olma peşindeymiş. Bunu ben söylemiyorum, bilim adamları söylüyor. Sonunda, geldiğimiz nokta, artık herkes kendi dermisinden, epidermisnden haberdar. Işıltılı, güzel ve sağlıklı bir görünümün kaynağı cildimizin en önemli katmanları.

Cildimiz temel olarak ve kabaca üç katmandan oluşur, en azından bizi ilgilendiren bu üç katman önemlidir diyebiliriz. Dermis, Epidermis, Hypodermis. Gördüğümüz katman epidermis, sürekli yenilenen, cildimizin durumunu bize gösteren en üst katman. Dermis, orta katman, her olay orada dönüyor, üst deride ne görüyorsak hepsi dermisin işi. Bu yüzden biz cildimizde ne görmek istiyorsak, neyi görmek istemiyorsak, bunu Dermis yani orta deriye inerek yapabiliyoruz. Bu yüzden bilim adamlarının hedef noktası dermis. Dermise hükmeden ürün, sistem, işlem sonuçta güzel cilde ulaşır.

Şöyle biraz geriye doğru gittiğimde eski günlerimi hatırlıyorum, mesleğe ilk önce güzellik salonu işletmecisi olarak adım attım, o zamanlar, cilt bakımı hanımlar için çok da önemli değildi, daha doğrusu çoğunluk olarak değildi diyebiliriz. Bir nemlendirici veya bir gece kremi verdiğimizde normal kullanım ile üç ayda bitmesi gerekirken bir  yıl kullanırlardı, bitmezdi. Genellikle gezmeye giderken kullanılan lüks ve özel bir eşya gibiydi kremler.  Çok şükür meslekte otuzuncu yılın sonuna geldiğimde bakıyorum, herkes ürün kullanıyor, hiç kullanmayan bile, bir nemlendirici veya bir güneş koruyucu ürün mutlaka kullanıyor. Bu çok sevindirici. Ancak, ne kullandığımız önemli!

Tıpkı beslenmede olduğu gibi, yemek yiyoruz karnımız doyuyar ama hücrelerimiz aç, cildimize de ürün sürüyoruz cildimiz yumuşuyor, nemleniyor ama hücreleri aç.

İşte bütün mesele bu!

Krem yapmak kolay, isteyen evinde bile krem yapabilir, ancak gelişen teknoloji ile yaratılan kremler cildimizde mucizelere imza attı adeta.  Fransızlar ilk önce lipozomu buldular, yani cildin hücrelerini doyuracak yemeği  yapmayı başardılar. Dermise  inmesini istediğimiz, vitaminleri, bu küçük topçuklara yerleştirdiler ve bu topçuklarla  dermisin karnını doyurdular. Hatırlayın reklamlarda havada uçuşan lipozom topçukları, bu buluş tüm kozmetik firmalarını ayağa kaldırdı, hummalı çalışmalar sonucu, hop mezoterapiyi  yarattılar, bu muhteşemdi, Fransızlar bayrağı ellerine aldılar koşuyorlardı. Mezoterapi cilt bakım tarihinde bir sıçrama noktası oldu. Çok hızlı cildi iyileştirmenin yolu bulundu, kremler yerini sıvı halde serumlara bıraktı, cilt altına enjekte edilen çok çeşitli serumlar ile direk cilt hücrelerimize ulaştılar. Cansız, lekeli ciltler, skarlı ciltler, yenilendi , ışıldadı. Mezoterapinin ikinci ayağı, vücut uygulamaları oldu. Elveda selülitler, parçalanamayan lokal yağlar. Gene reklamları hatırlayalım, kadınların bacaklarından sıyrılan portakal kabukları, altından çıkan sütün gibi bacaklar. Kadınların en korkulu rüyası çatlaklar, hoşça kal çatlaklar.  Artık kozmetik ve cilt bakım dünyasının önlenemez yükselişi başladı. Bu dünyanın çalışanları şunu keşfetti ki işlemler ne kadar zorlaşsa da, acısı ne kadar artsa da ve fiyatı katlasa da kadınlar kendilerini bu dünyadan alamıyor gittikçe artan bir ilgi ile bakımlı kadınlar kulübü üyeleri her geçen gün artıyordu.

Mezoterapileri,  peptitler takip etti, bir peptit üç maddeyi takıyor koluna hop dermise iniyor. Derken kremlerde nano teknoloji, asansör kutular ve mucize cihazlar. Daha neler neler ve biz kadınlar bunları çok sevdik. Çünkü her geçen gün daha çok güzelleştik, ışıldadık parladık. Hepsini ama hepsini size bir bir anlatacağım. Nano teknoloji ile dermise gitmesini istedikleri  maddeleri derlediler, topladılar sıkıştırdılar ve minik çok minik taşıyıcılarla, cildi yormadan hop dermise göndermeyi başardılar. En baba asitleri cilde sürdük, hafif kızardı, azıcık yandı ama akıllı akıllı gitti, yavaş yavaş çözüldü, nereye ne lazımsa oralara onları bıraktı, tıpkı güdümlü füze gibi nokta atışı yaptı. Öyle akıllı temizleyiciler oldu ki, onunla cildimizi temizlediğimizde, yağlı bölgeyi kurutarak temizledi, kuru bölgeyi nemlendirerek temizledi. Bu ürünler mükemmel ciltler yarattı. Biz uzmanların ve nihai tüketicilerin yüzü güldü, bedelleri  pahalı olsa da yüzümüzün gülmesi bize yetti. Geriye tek bir soru kalıyor. Nasıl bileceğiz, neye ihtiyacımız olduğunu nasıl belirleyeceğiz. Hangisini alacağız, ne zaman? Nasıl kullanacağız? Uzmanına sorarak elbette. Hadi bana sorabilirsiniz.

Almak istediğiniz ürün, kullanmak istediğiniz ürün dermisinize mi? Epidermisinize mi?

Sevgiyle kalın, güzel kalın.

 

Yorumlar