Anasayfa /  Popüler  /  Önemli günler

4 Eylül Tarihte bugün! Cumhuriyet'in temellerinin atıldığı Sivas Kongresi 100 yaşında

Atatürk'ün 100 yıl önce Sivas Kongresi'nde temellerini attığı Türkiye Cumhuriyeti bugünlere ulaştı. O gün Sivas'ta hocasıyla, öğretmeniyle, doktoruyla, mühendisiyle, çiftçisiyle, esnafıyla, askeriyle bir ulus nasıl Mustafa Kemal'in arkasında durduysa, bundan böyle de 81 milyon vatan evladı Büyük Önderi'nin izinden gidecek ve Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza taşıyacak.

Abone ol
Abone ol 04 Eylül 2019 09:25

Atatürk'ün 100 yıl önce Sivas Kongresi'nde temellerini attığı Türkiye Cumhuriyeti bugünlere ulaştı. O gün Sivas'ta hocasıyla, öğretmeniyle, doktoruyla, mühendisiyle, çiftçisiyle, esnafıyla, askeriyle bir ulus nasıl Mustafa Kemal'in arkasında durduysa, bundan böyle de 81 milyon vatan evladı Büyük Önderi'nin izinden gidecek ve Türkiye Cumhuriyeti'ni sonsuza taşıyacak.

“Manda ve himaye” fikrinin reddedildiği, ulusal kurtuluş mücadelesine ışık tutan kararların alındığı 108 gün boyunca Milli Mücadele ve Cumhuriyet’in temellerinin atıldığı Sivas Kongresi 100 yaşında.

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları tarafından 4 Eylül 1919’da gerçekleştirilen Sivas Kongresi’ne ev sahipliği yapan, “manda ve himaye” fikrinin reddedilerek ulusal bağımsızlık düşüncesinin benimsendiği, ulusal kurtuluş mücadelesine ışık tutacak kararların alındığı, 108 gün milli mücadelenin merkezi olan Sivas’ta, tarihi kongrenin 100. yıl dönümü coşkusu yaşanıyor.

Tarihi kongrenin 100. yıl dönümü dolayısıyla kentte yıl boyunca düzenlenen etkinlikler, bu hafta daha da yoğunlaşarak devam ediyor.  Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve çok sayıda bakanın katılması beklenen kutlamalar kapsamında 4 Eylül’de Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi bahçesinde tören düzenlenecek. 4 Eylül Çarşamba günü, Sivas Kongresi’nin temsili olarak canlandırılmasının ardından protokol konuşmaları yapılacak. Çeşitli yarışmalarda dereceye girenlere ödüllerinin verilmesinin ardından Sivas Kongresi’nin 100. yılı dolayısıyla “100 milyon birinci fidanın dikimi” gerçekleştirilecek. Solotürk ve Türk Yıldızları’nın gösteri yapacağı etkinliklerde, fuar, kitap günleri ve konser gibi çok sayıda organizasyon da düzenlenecek.

Sivas Kongresi’ne uzanan yol

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’da başlattığı ulusal kurtuluş mücadelesini Amasya’dan sonra, 27 Haziran 1919’da ”güvenilir kent” olarak gördüğü Sivas’a gelerek sürdürdü. Sivas’ta yapılan toplantıda ülkenin durumu görüşülerek, en kısa zamanda kentte milli bir kongre yapılmasına karar verildi. Erzurum Kongresi’ne katılmak üzere Amasya’dan ayrılan Mustafa Kemal Paşa, 27 Haziran 1919 günü Sivas’a geldi ve Sivas halkı tarafından coşkuyla karşılandı.

Sivas Kongresi ile ilgili gerekli talimatları veren Mustafa Kemal Atatürk, 28 Haziran’da Erzurum Kongresi’ni toplamak için bu kente gitti.  Mustafa Kemal Paşa, 2 Eylül 1919’da yeniden geldiği Sivas’ta 18 Aralık 1919’a kadar kaldı. Mustafa Kemal Paşa ve beraberindeki heyet tarafından 4 Eylül 1919 Perşembe günü saat 14.00’te bugünkü Atatürk Kongre ve Etnografya Müzesi binasında, Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atıldığı Sivas Kongresi yapıldı.

Sivas Kongresi’nde manda tartışmaları

Kayıtlara göre resmi çalışmaları 7 gün süren kongrede, Mustafa Kemal Atatürk başkanlığında ulusun kurtuluşu için çeşitli gündem maddeleri görüşüldü. 8-9 Eylül 1919 tarihlerinde “manda” tartışmalarının yaşandığı kongre, 11 Eylül 1919’da sonuç bildirgesinin yayımlanmasıyla kapandı. Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye, 12 Eylül 1919’da halkın da

katılımıyla gerçekleştirilen toplantıda, ulusun kurtuluşu için çeşitli kararların yer aldığı kongre beyannamesini yayımladı.

Tıbbiyeli Hikmet’ten Büyük Önder’i duygulandıran sözler

”Manda ve himaye kabul olunamaz” gibi ulusun kurtuluşu için çok önemli kararların alındığı kongrede, ilginç bir olay da yaşandı. Yurdun çeşitli yörelerinden delegelerin katılımıyla 4 Eylül 1919 tarihinde düzenlenen ve “manda’ konusunun da tartışıldığı kongrede, öğrenci arkadaşlarının temsilcisi olarak, aralarında topladıkları parayla kente gelen Hikmet ismindeki askeri tıbbiye öğrencisi de bulunuyordu. Heyecanlı manda tartışmalarının yaşandığı 8 Eylül akşamı, Mustafa Kemal Paşa’nın odasında yapılan toplantıda, askeri tıp öğrencisi Hikmet, şunları dile getirdi:

“Paşam, delegesi bulunduğum tıbbiyeliler, beni buraya istiklal davamızı başarmak yolundaki mesaiye katılmak üzere gönderdiler. Mandayı kabul edemem. Eğer kabul edecek olanlar varsa bunlar her kim olursa olsun, şiddetle ret ve takbih ederiz. Farzımuhal, manda fikrini siz kabul ederseniz sizi de reddeder, Mustafa Kemal’i vatan kurtarıcısı değil, vatan batırıcısı olarak adlandırır ve telin ederiz.”

Bu sözler karşısında duygulanan ve “Arkadaşlar gençliğe bakın, Türk milli bünyesindeki asil kanın ifadesine dikkat edin” diyen Mustafa Kemal Paşa, daha sonra Hikmet Bey’e dönerek, “Evlat, müsterih ol. Gençlikle iftihar ediyorum ve gençliğe güveniyorum. Biz, ekalliyette (azınlıkta) kalsak dahi mandayı kabul etmeyeceğiz. Parolamız tektir ve değişmez, ya istiklal, ya ölüm.” dedi.

O dönem, Sivaslı kadınlar, Trabzon ve Erzurum’dan gelen çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan göçmenlerle yakından ilgilendi. Mustafa Kemal Paşa’nın Türk kadınlarının da Milli Mücadele’ye örgütlü olarak katılması gerektiğini ifade etmesi üzerine Sivaslı kadınlar dernek kurmak için çalışmalara başladı. Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti adı verilen dernek, 9 Aralık 1919’da kuruldu.

Sivas Kongresi’nden Cumhuriyet’in ilanına giden süreç

Atatürk başkanlığında 4-11 Eylül 1919 tarihlerinde gerçekleştirilen Sivas Kongresi ile Mustafa Kemal Paşa’nın gençlik yıllarından beri düşündüğü ve seslendirdiği, Samsun’a çıktığı andan itibaren resmi yazışmalarında en önemli mesele olarak yer verdiği “milli egemenlik” ve “milli irade” kavramları devlet hayatına yansıtılmaya başladı.

Halkın bütününü kapsayan ilk örgütsel faaliyet Sivas’ta gerçekleştirildi ve Sivas Kongresi, şekli ve içeriği itibarıyla adeta milli bir meclis işlevi gördü. Kongrede yeni seçilen üyelerin katılımıyla yurdun tamamını kapsayan Heyeti Temsiliye, ülkenin kaderinde birinci derecede söz sahibi bir kurul halini aldı, ulusal hareketin meşru organları biçimlendirilmiş oldu.

Yedi günlük çalışmayla Sivas Kongresi, devletin önündeki engelleri ortadan kaldırarak halkı bir bütün halinde, çizdiği program doğrultusunda harekete geçirmeyi sağladı. Bu hareket, 9 Eylül 1922’de büyük bir zafere kapı açıp 29 Ekim 1923’te Cumhuriyet’in ilanıyla taçlandı.

Sivas Kongresi önemi nedir?

Kurtuluş Savaşı öncesi son kongre olması bakımından önemlidir. Misak-ı Milli’nin kabulü, milli birlik ve beraberliğin sağlandığı ve gücün milli iradeden gelmesi gibi konular ortaya çıkmıştır. 

Sivas Kongresi’nde alınan kararlar nelerdir?



•    Osmanlı Devleti ile itilaf Devletleri arasında yapılan Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalan ve her noktasında çok büyük bir İslâm çoğunluğunun bulunduğu Osmanlı ülkesinin parçaları birbirinden ve Osmanlı topluluğundan parçalanamaz ve hiçbir sebeple ayrılmaz bir bütündür. Bu ülkede yaşayan bütün Müslüman halklar, birbirine karşılıklı hürmet ve fedakârlık duygularıyla dolu, birbirlerinin ırkî ve sosyal haklarına saygılı, yaşadıkları muhitin şartlarına tam olarak riayetkâr öz kardeştirler.

•    Osmanlı toplumunun bütünlüğü, milli istiklalimizin sağlanması, Hilâfet ve Saltanat yüce makamının dokunulmazlığı için Kuva-yı milliye’yi etkili ve milli iradeyi hâkim kılmak esastır.

•    Osmanlı topraklarının herhangi bir parçasına karşı yapılacak müdahale ve işgale ve özellikle vatanımız içinde müstakil birer Rumluk ve Ermenilik kurulmasına yönelik hareketlere karşı, Aydın, Manisa ve Balıkesir Cephelerindeki milli cihatlarda olduğu gibi, elbirliğiyle savunma ve direnme esası meşru kabul edilmiştir.

 Öteden beri aynı vatan içinde birlikte yaşadığımız, bütün gayr-i müslim azınlıkların her türlü hakları bütünüyle mahfuz bulunduğundan, bu azınlıklara siyasî egemenlik ve toplumsal dengemizi bozacak imtiyazlar verilmesi kabul edilmeyecektir.

•    Osmanlı Hükümeti bir dış baskı karşısında memleketimizin herhangi bir parçasını terk ve ihmal etmek zorunda kalırsa, Hilafet ve Saltanat makamı ile vatan ve milletin dokunulmazlığını ve bütünlüğünü sağlayacak her türlü tedbir ve kararlar alınmıştır.

•    İtilaf Devletleri’nce Ateşkes Anlaşması’nın imzalandığı 30 Ekim 1918 tarihindeki sınırlarımız içinde kalıp İslâm çoğunluğunun oturmakta olduğu, kültür ve medeniyet üstünlüğünün Müslümanlarda bulunduğu ve bir bütün teşkil eden vatan topraklarının taksimi görüşünden büsbütün vazgeçip, bu topraklar üzerindeki tarihi, ırki, dini ve coğrafi haklarımıza riayet edilmesine ve buna aykırı teşebbüslere son verilmesine ve böylece hakka ve adalete dayalı bir karar alınmasını bekleriz.

•    Milletimiz insani, muasır (çağdaş) gayeleri yüceltir, teknik, sınaî ve ekonomik durumu ve ihtiyacımızı takdir eder. Böylece devlet ve milletimizin iç ve dış bağımsızlığı ve vatanımızın bütünlüğü saklı kalmak şartıyla, altıncı maddede yazılı sınırlar içinde, milliyet esaslarına saygılı olan ve memleketimize karşı istila emeli gütmeyen herhangi bir devletin teknik, sınaî, ekonomik yardımını memnuniyetle karşılarız. Bu adaletli ve insani şartları(ın gerçekleşmesi), bir barışın acilen kararlaştırılması, insanlığın selameti ve dünyanın esenliği adına, en has milli emelimizdir.

  Milletlerin kendi geleceğini bizzat kendilerinin tayin ettiği bu tarihi dönemde İstanbul Hükümeti’nin de milli iradeye bağlı olması zaruridir. Çünkü milli iradeye dayanmayan herhangi bir hükümetin keyfi kararlarına milletçe baş eğilmediği gibi, böyle kararların dışta da muteber olmadığı ve olamayacağı, şimdiye kadar geçen olaylarla ve sonuçlarla ortaya çıkmıştır. Böylece, milletin içinde bulunduğu sıkıntı ve endişeden kurtulmak çarelerine bizzat başvurmasına gerek kalmadan, İstanbul Hükümeti’nin milli meclisi hemen ve hiç zaman yitirmeden toplaması ve böylece milletin, memleketin geleceği üzerinde alacağı bütün kararları milli meclisin denetimine sunması mecburidir.

•    Vatan ve milletimizin maruz kaldığı zulüm ve elemler ile ve hepsi aynı amaç ve maksatla milli vicdandan doğan vatansever ve milli cemiyetlerin birleşmesinden oluşan genel topluluk, bu kez “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adını almıştır. Bu cemiyet her türlü particilik akımlarından ve şahsi ihtiraslardan uzaktır ve arınmıştır. Bütün Müslüman vatandaşlarımız bu Cemiyet’in tabii üyeleridir.



•    Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin 4 Eylül 1919 tarihinde Sivas’ta toplanan Genel Kongresi tarafından, mukaddes maksadı takip ve genel teşkilatı idare etmek için bir Heyet-i Temsiliye seçilmiş ve köylerden il merkezlerine kadar bütün milli teşkilatlar takviye edilmiş ve birleştirilmiştir.




Yorumlar